Murray Bookchin anarşist komünite için aziz gibi bir şeydir. Sosyal ekoloji, özgürlükçü belediyecilik ve komünalizm olarak kavramsallaştırdığı fikirleri, kendisini solcu olarak tanımlayan çok sayıda insan üzerinde kalıcı etki yaratmıştır. Bununla beraber çok da dillendirilmeyen bir şey var ki, o da, Bookchin’in birçok anarşist ve liberteryen sosyalist gibi emperyalizm karşısında hoşgörülü bir mahcubiyet içinde olmasıdır.
Buna göre, Amerika ve müttefiklerinin Şubat 2001’de Libya’da tasmalarından boşanmasından bugüne kadar devam eden süreçte 250.000 Libyalı hayatını kaybetmiştir tahmininde bulunuyorum. Alt ve üst limitleri belirlemek için 5’e 1 ve 12’ye 1 oranlarını kullandığımızda öldürülen insan sayısı minimum 150.000 maksimum da 360.000 olarak belirlenmiş olur.
Bunlardan biri OilPrice.com’da 18 Eylül 2018’de yayınlanan “İran Yaptırımları Dolara Zarar Veriyor” (Iran Sanctions Are Damaging the Dollar) başlıklı makaledir. Yazarı Nick Cunningham, yaptırımların İran’ın ihracatını azalttığını doğrulamakla birlikte “sonu ABD dolarının gücünün aşınmasıyla sonuçlanabilecek uzun bir hikâyenin sadece ilk birkaç bölümündeyiz” uyarısında bulunuyor.
Sarkozy, Libya’nın yıkıma uğratılmasını ve Kaddafi suikastını istedi, çünkü seçim kampanyasını finanse etmek üzere Kaddafi’den 2007'de milyonlarca dolar borç almıştı… Söylentiler ve daha sonra ortaya çıkan belgeler, bu iddiaları doğrular nitelikteydi.
Batı’dan gelen basınçla orantılı olarak artan bir şekilde Avrasya ülkeleri, ekonomilerini ABD Hazine’sinin mali yaptırımlarından bağımsız olarak büyütmenin yollarını geliştiriyor. Gelecekte geriye dönüp bakıldığında belki de ABD’nin bu yaptırımları, Washington’un Avrasya ekonomileri üzerinde tahakküm kurmak için gerçekleştirdiği en ahmakça girişimlerden biri olarak görülecek.
Eski ABD Başkanı Franklin Roosevelt için yazılan bir bilgi notunda, başkanın Ortadoğu temsilcisi Korgeneral Harold B. Hoskins, İbn Suud’un Weizman tarafından kendisine ödenecek 20 milyon sterlin rüşvet karşılığında Siyonistlerin Yahudi devleti planını kabul ettiğini bildiriyordu.
Birçok analist onu, bölgedeki ‘Arap Baharı’nın asli teorisyeni olarak görüyor. O, şu anda Irak’ta bulunuyor ve mevcut şartlarda orada bulunuyor olması sebepsiz olamaz. Bölgede yaşanan hassas gelişmelerin derinliğine kabaca bir göz attığımızda Bernard Henri’nin varlığını açıkça gözlemleyebiliyoruz. Afganistan’dan Sudan’a, Mısır’dan, Tunus ve Libya’ya, Bosna’dan Ukrayna’ya kadar o, her yerde vardı.