Belçika kralı bunu yapmak istemeyerek, haksız kazançlarını harcamak için muazzam bir dizi bayındırlık işine girişti ve modern Brüksel'i yarattı. Şimdi AB ve NATO burada toplanıyor ve insanlık tarihinin en acımasız zulüm örneklerinden bazılarının kazançlarıyla çevrelenmişken, evrensel insan hakları konusunda küstahça nutuklar atıyorlar.
Washington’un politik sistemi askeri sert güce dayalıdır ve bu güç bugün Çin-Rus-İran saldırı kapasitesinin gerisine düşmüştür. Bu durum Avrasya ve partnerlerinin (Türkiye, Hindistan, Katar, Pakistan, Lübnan, Suriye, Libya, Mısır, Filipinler vs.) stratejik bağımsızlığının garantisidir. Renkli devrimlere gelince, buradaki üçkâğıtçılık gün ışığına çıkmıştır ve ülkeler bu türden saldırıları sonlandırırken onları kolayca tanımakta ve hızlıca harekete geçmektedirler, tıpkı 2014’te Hong Kong’da olduğu gibi.
Rusya, ülkede savaş devam ederken Çin'i Suriye’ye getirdi. Çin donanması Akdeniz'e ulaşıp Tarsus ve Lazkiye limanlarına demir atarak aslında Amerika'ya ve müttefiklerine dünyada tek kutuplu bir hâkimiyetin ve monolitik bir tahakküm döneminin sona erdiği mesajı vermiş oldu.
Bu sebeple Suudiler farklı bir yaklaşım izlemeye karar verdi: ABD’li gazeteci Robert Parry’nin yazdığına göre İsraillileri satın aldılar. Makalede söylenenlere göre Suudi Arabistan 2012-2015 yılları arasında İsrail’e yaklaşık 16 milyar dolar verdi; bu para, Filistinlilerin acılarının daha da artması pahasına öteki Arap devletleri ve İsrail kalkınma fonları üzerinden ulaştırıldı.
Batı’dan gelen basınçla orantılı olarak artan bir şekilde Avrasya ülkeleri, ekonomilerini ABD Hazine’sinin mali yaptırımlarından bağımsız olarak büyütmenin yollarını geliştiriyor. Gelecekte geriye dönüp bakıldığında belki de ABD’nin bu yaptırımları, Washington’un Avrasya ekonomileri üzerinde tahakküm kurmak için gerçekleştirdiği en ahmakça girişimlerden biri olarak görülecek.
"Eğer IŞİD toprakları İran Devrim Muhafızları veya onun eğitip yönettiği Şii güçler tarafından işgal edilirse, sonuç Tahran’dan Beyrut’a uzanan bir toprak kemeri olabilir ve bu, bir İran radikal imparatorluğunun ortaya çıkışı anlamına gelebilir."
Hizbullah ise bugün, 2006’da olduğundan daha da güçlü. Kısa ve öz olarak söylemek gerekirse, Suriye’de El Kaide’yi yenilgiye uğratan temel olarak Hizbullah oldu. Suriye de Irak da parçalanmayacak. Ve Boru Hattı-istan cephesinde – ki bu savaşın temel nedenlerinden biri – öngörülebilir bir gelecekte İran ve Katar’ın Avrupa’ya doğalgaz satmak için bir araya geldiğini dahi görebiliriz.