Yazar Kenneth Rogoff ise Batı yaptırımlarının Rus ekonomisini felce uğratamamasını, bu yaptırımların İran ya da Kuzey Kore'ye uygulananlardan çok daha hafif olmasına, özellikle de üçüncü bir tarafa yaptırım uygulanmasını içermemesine bağlıyor.
İsrailli usta gazeteci Ben-Yishai aynı kaynaklardan aktarmaya devam ettiği makalesinde, İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızlarına bağlı güçlerin Suriye’de, Lübnan Hizbullahı’nın kurduğunu cepheye ilaveten, İsrail’e karşı yeni bir cephe oluşturma çalışmalarına yoğunlaştıklarını aktardı.
Rusya, ülkede savaş devam ederken Çin'i Suriye’ye getirdi. Çin donanması Akdeniz'e ulaşıp Tarsus ve Lazkiye limanlarına demir atarak aslında Amerika'ya ve müttefiklerine dünyada tek kutuplu bir hâkimiyetin ve monolitik bir tahakküm döneminin sona erdiği mesajı vermiş oldu.
Batı’dan gelen basınçla orantılı olarak artan bir şekilde Avrasya ülkeleri, ekonomilerini ABD Hazine’sinin mali yaptırımlarından bağımsız olarak büyütmenin yollarını geliştiriyor. Gelecekte geriye dönüp bakıldığında belki de ABD’nin bu yaptırımları, Washington’un Avrasya ekonomileri üzerinde tahakküm kurmak için gerçekleştirdiği en ahmakça girişimlerden biri olarak görülecek.
Beyrut’ta bulunan serbest gazeteci Merve Osman’a bir röportaj veren Lübnan Direniş Hareketi Hizbullah’ın Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, 25 Mayıs Direniş ve Özgürlük gününü, direnişin bir denge yaratmayı başardığını ve Lübnan’daki tam hazırlık düzeyinin en yüksek derecede kaldığını, bu yüzden de Suriye’deki varlığının Lübnan’daki düzenlemelerini etkilemediğini söyleyerek andı.
Dünya Trump’ın ABD başkanlığına gelişinin şifresini çözmeye, yahut bunu sindirmeye devam ederken, Rusya, İran ve Çin arasındaki büyük stratejik üçgende önemli değişimler vuku buluyor.
ABD, yaklaşan bir “Yeşil Devrim 2.0” provoke etmek için İran gençlerini etkilemeye ve yanlış yönlendirmeye çabalıyor; ki bu “devrim” bu kez ülkenin iç periferisinde asimetrik terörist savaşla güçlendirilecek ve ABD’nin Körfez müttefiklerinden dolaylı “perde arkası” destek alacaktır.