1979'da meydana gelen olaylardan ve sonrasında bugün bize açtığı yoldan çıkarılabilecek bir şey varsa, o da İran'ın direniş ruhunu canlandırmak için etkili bir gayret gösterdiği ve topraklarını zalimlerden kurtarmaya çalışanlar için bir fener kulesi olarak hizmet ettiğidir.
Putin’in G20’de Batı liderlerine teslim ettiği dosyalarda ne vardı? Yeni dünya düzeninin, nihai savaşı onaylayacak kadar korktuğu veya umutsuz olduğu ne var? Bunlar yalnızca Rusya devlet başkanının cevap verebileceği sorular.
2013 yılının Eylül ayında İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hameney, İran’ın düşmanlarıyla ilgili bir konuşmasında beklenmedik bir ikazda bulundu. Hamaney, ABD ve İsrail gibi alışılagelmiş şüphelilerin yanında, birçok kişinin hiç duymadığı bir aktörden de söz etti: Merkezleri Batı’da bulunan Şii uydu kanalları
The Guardian'da yayımlanan önemli bir makalenin çevirisi...
Yaygın inanışa göre ABD, yalnızca ‘ılımlı’ grupların destek almasını sağlamak üzere izlenmesi ve incelenmesi beklenen Esad karşıtı isyancı grupların finanse edilmesini yeterli düzeyde denetleyemedi. Ancak yakın zamanda ortaya çıkmış olan Pentagon raporu aksini gösteriyor.
Kasım 2013’te The New York Times, Suriye’deki silahlı gruplar için fon sağlama kampanyalarının birinden sorumlu bir Kuveytli olan Ghanem el-Muteyri'nin, NYT’ye, “Biz bir zamanlar (1991’de) Irak’ta Amerikalılarla işbirliği yaptık. Şimdi Suriye’de Beşar’dan kurtulmak istiyoruz, o halde neden El Kaide’yle işbirliği yapmayalım?” dediğini yazdı.
BBC bir kez daha eski hilelere başvurarak, İran için sorun çıkarmak amacıyla hükümet dezenformasyonu yayıyor. Yakın zamanda yayınlanan bir haberde BBC, İran liderliğinin Irak ve Suriye’deki aşırıcı, sözde “İslam Devleti” (İD) grubuyla mücadele etmek için Amerika Birleşik Devletleri’yle “işbirliğine onay verdiğini” iddia etti.