“The Jerusalem Center for Security and Foreign Affairs” (Kudüs Güvenlik ve Dış İlişkiler Merkezi) adlı Siyonist araştırma enstitüsünün sitesinde yayımlanan bir analizde, İran’ın İsrail rejimi için birincil problem olduğu belirtiliyor. Kurum, İran İslam Cumhuriyeti karşısında izlenmesini önerdiği politikasını ise şu satır başlarıyla özetliyor:
21.10.2024
8.11.2023
6.10.2023
12.01.2022
14.09.2020
29.07.2020
Son 20 yıla ait milyonlarla ifade edilen ( tahminler 5 milyondan 20 milyona kadar uzanıyor) korkunç katliam kaydının yanı sıra ABD, dünyada atom bombası kullanmış yegâne devlet olma uğursuz ayrıcalığına sahip. (Ağustos 1945’te Japonya’ya karşı). Kore savaşında Çin ve Kuzey Kore’ye karşı biyolojik silah ve Vietnam’da ormanları yok etmek için Ajan Portakal kimyasalını kullandı.
Lübnan Hizbullahı’na ait dış operasyonlar kolu, aynı zamanda “Birim 910” olarak biliniyor. Doğrudan askeri güvenliğe bağlı olan bu birim, Hizbullah’ın Lübnan toprakları dışındaki dış operasyonlarını yürütmekten sorumludur.
İsrail’in insansız uçağının düşürmek için kullanılan silahın modelinin teşhis edilememesi, İsrail rejimi hava kuvvetlerinin sahip olduğu gelişmiş askeri uçaklarla savaşması karşısında etkili ve caydırıcı bir unsur oldu. Bu uçakların Lübnan hava sahasında hedeflenmesi, ilgili taraflara Direniş güçlerinin hava savunma sistemlerine sahip olduğu ve uygun zamanda kullanacağı mesajını taşıyor.
İsrailli usta gazeteci Ben-Yishai aynı kaynaklardan aktarmaya devam ettiği makalesinde, İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızlarına bağlı güçlerin Suriye’de, Lübnan Hizbullahı’nın kurduğunu cepheye ilaveten, İsrail’e karşı yeni bir cephe oluşturma çalışmalarına yoğunlaştıklarını aktardı.
İran, Fars Körfezi’ndeki Arap ülkelerinin petrol tesislerine saldırarak dünyada büyük bir petrol krizi yaratabilir. Amerikan halkının savaşa karşı ayağa kalkması için İranlıların bir Amerikan savaş gemisini batırması yeterlidir. İran deniz kuvvetleri, kıyı mücadelesinde son derece uzmandır.
İşgal edilmiş Filistin toprakları halkı da bu çatışmanın kapsamlılığını ve nihai sonucu doğuracağını anladıklarında silahları ellerine alıp Afganistan sınırlarında başlayarak Bab el-Mendeb’e ve ötesine uzanan Direniş Ekseni’ndeki kardeşlerinin yanında dövüşecekler.