İsrail'in meşhur 1996 raporu (A Clean Break-Açık Bir Kopuş)

İsrail'in meşhur 1996 raporu (A Clean Break-Açık Bir Kopuş)
1996 yılında Benyamin Netanyahu ve Richard Perle gibi siyonistler tarafından hazırlanan bu ünlü rapor, günümüzdeki Suriye ve bölge karşıtı kampanyaya da ışık tutacak noktalar içeriyor.

 

Açık bir kopuş: Ülkenin emniyete alınması yeni bir strateji

 

Information Clearing House

 

 

Aşağıda, İleri Stratejik ve Siyasi Çalışmalar Enstitüsü'ne bağlı “2000'e Doğru Yeni Bir İsrail Stratejisi için Çalışma Grubu” tarafından hazırlanan bir rapor sunulmaktadır. Bu metindeki başlıca fikirler, aralarında Richard Perle, James Colbert, Charles Fairbanks, Jr., Douglas Feith, Robert Loewenberg, David Wurmser ve Meyrav Wurmser'in de olduğu önde gelen kanaat önderlerinin katıldığı bir tartışmadan doğmuştur. “Açık bir Kopuş: Ülkenin Emniyete Alınması için Yeni Bir Strateji” başlıklı rapor, kendisinden sonra strateji konusunda hazırlanan bir dizi raporun çerçevesini teşkil etmiştir.  

 

İsrail'in büyük bir sorunu var. 70 yıl boyunca Siyonist harekete hakim olan İşçi Siyonizmi, duraksamalı ve zincire vurulmuş bir ekonomi meydana getirmiştir.  İsrail'in sosyalist  kurumlarını kurtarma çabaları – ki bunların arasında ulus üstü egemenlik peşinde koşma ve “Yeni Ortadoğu” sloganını sahiplenen bir barış sürecinin peşinde koşma da vardır – ulusun meşruiyetinin altını oymakta ve İsrail'i stratejik felce ve önceki hükümetin “barış sürecine” yöneltmektedir. Bu barış süreci, ulusal kritik kütlenin aşınmaya uğradığını – elle tutulur bir tükenmişlik hissi dahil – gizlemiş ve stratejik inisiyatifi ortadan kaldırmıştır. Ulusal kritik kütle kaybını en iyi gösteren şey, İsrail'in Amerika Birleşik Devletleri'ni ülke içinde popüler olmayan politikalar satmaya sürükleme çabaları, başkenti üzerindeki egemenliği müzakere etmeye onay vermesi ve İsraillileri otobüsle işe gitmek gibi normal gündelik fonksiyonları yerine getirmekten caydıracak kadar yoğun ve trajik bir terör taşkını karşısında teslimiyetçi yanıtlar vermesidir.

 

Benyamin Netanyahu hükümeti, bir dizi yeni fikirle geliyor. Sürekliliği tavsiye edecek olanlar olsa da, İsrail, açık bir kopuş gerçekleştirme fırsatına sahiptir, yepyeni bir fikirsel temel üzerinde bir barış süreci ve strateji şekillendirebilir.  Bu temel, stratejik inisiyatifi restore edebilir ve ulusa, başlangıç noktası ekonomik reform olacak şekilde, Siyonizm'i yeniden inşa etmek için her türlü enrejiyi sergileyecek alan bırakabilir. İsrail, yakın gelecekte ülkenin sokaklarını ve sınırlarını emniyete almak için şunları yapabilir:

 

  • En tehlikeli tehditlerden bazılarını kontrol altına almak, istikrarsızlaştırmak ve etkisiz hale getirmek için Türkiye ve Ürdün'e yakın bir şekilde çalışmak. Bu, “kapsamlı barış” sloganından, güç dengesine dayalı geleneksel strateji konseptine doğru açık bir kopuşu içermektedir.
  • Bütün Filistin bölgelerinde öz savunma için sıcak takip hakkını uygulamak ve Arafat'ın Filistin toplumu üzerinde tek başına sahip olduğu kontrole alternatifleri beslemek de dahil olmak üzere, Filistinlilerle olan ilişkisinin niteliğini değiştirmek.
  • Amerika Birleşik Devletleri'yle olan ilişkiler için yeni bir zemin şekillendirmek – kendine güveni, olgunluğu, karşılıklı ilgi gösterilen alanlarda stratejik işbirliğini ve Batı'ya içkin olan değerlerin geliştirilmesini vurgulamak. Bu yalnızca, İsrail'in ekonomik reformu engelleyen yardımları sonlandırmak için ciddi adımlar atması halinde yapılabilir.
  •  

Bu rapor, METİN diye işaretlenen ve yeni hükümetin gerçekleştirme olanağına sahip olduğu açık kopuşu vurgulayan olası konuşma pasajlarıyla yazılmıştır. Raporun ana gövdesi, amacı açıklayan ve pasajların stratejik bağlamını ortaya koyan yorumlardır.

 

Yeni bir barış yaklaşımı

 

Yeni başbakanın barış ve güvenlik konusunda cesur, yeni bir perspektifi erkenden benimsemesi zorunludur. Önceki hükümet ve ülke dışında olan pek çok kişi – İsrail'i kültürel, ekonomik, siyasi, diplomatik ve askeri geri çekilme konumuna getiren – “barış için toprak” formülünü vurgulayabilir; yeni hükümet ise, Batı değerlerini ve geleneklerini savunabilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde hüsnükabul görecek olan böyle bir yaklaşım, “barış için barışı”, “güç yoluyla barışı” ve kendine güveni – güç dengesini – içerecektir.

 

İnisiyatifi ele geçirmeye yönelik yeni bir strateji hayata geçirilebilir:

 

METİN:

 

Dört yıldan beri, Yeni Ortadoğu temelinde barış arayışında olduk. Biz İsrail olarak dışarıda, masum olmayan bir dünyada masumu oynayamayız. Barış, hasımlarımızın karakterine ve davranışına bağlıdır. Biz, kırılgan devletlerin ve sert rekabetlerin olduğu tehlikeli bir bölgeye komşu halde yaşıyoruz. Bir Yahudi devleti inşa etme çabası ile, “barış için toprak” formülünü savunarak onu ortadan kaldırma arzusu arasında bir duygu ikilemi sergilemek, “şimdi barışı” getirmeyecektir. Bizim, 2000 yıldır umutla yapıştığımız toprak üzerindeki iddiamız meşru ve soyludur. Tek taraflı olarak barış yapmak, ne kadar taviz verirsek verelim, bizim kendi gücümüz dahilinde değildir. Gelecek için yegane sağlam temel, Arapların bizim haklarımızı, özellikle de toprak boyutuyla, koşulsuz olarak kabul etmesi ve “barış için barış”tır.

 

İsrail'in barış arayışı, ideallerinin peşinden gitmesinin yerini almamakta, oradan ileri gelmektedir. Yahudi halkının, 2000 yıllık düşü olan kendi toprağında özgür yaşama düşüyle kimliğine kazınmış olan, insan haklarına susamış olduğu gerçeği, barış konseptinin içini doldurmakta ve Batı ve Yahudi geleneğinde olan değerlerin sürekliliğini yansıtmaktadır. İsrail şimdi müzakerelere girişmiş olabilir, ancak bu, işte bu ideallerin peşinden koşmanın ve ulusal azmini göstermenin araçlarıdır, amaçları değil. İsrail polis devletlerine meydan okuyabilir, anlaşmalara riayet edilmesi için zorlayabilir ve hesap verebilirliğin asgari standartları için ısrar edebilir.

 

Kuzey sınırının emniyete alınması

 

Suriye, Lübnan toprağında İsrail'e meydan okumaktadır. Etkili ve Amerikalıların da sempati gösterebileceği bir yaklaşım, İsrail'in Lübnan'daki saldırganlığın temel aktörleri olan Hizbullah, Suriye ve İran'la karşı karşıya gelmek yoluyla kuzey sınırı üzerinde stratejik inisiyatifi ele geçirmesi olacak, bu, aşağıdakileri de içerecektir:

 

  • Suriye'nin Lübnan'daki, Razi Kenan üzerinde yoğunlaşan uyuşturucu parası ve sahte para basma altyapısının vurulması. 
  • İsrail'in vekil güçleri aracılığıyla Lübnan'dan gelecek saldırılardan Suriye toprağının muaf olmadığını gösteren bir örnek teşkil etmek yoluyla, Suriye'nin davranışlarının hizaya getirilmesi.
  • Lübnan'daki Suriye askeri hedeflerinin vurulması ve bunun yetersiz olduğunun görülmesi halinde, doğrudan Suriye içindeki seçili hedeflerin vurulması.
  •  

 

İsrail bu vesileyle dünyaya, Suriye rejiminin niteliğini de hatırlatabilir. Suriye, sözlerini defalarca bozmuştur. Türklerle olan pek çok anlaşmayı ihlal etmiş ve 1989 tarihli Taif Anlaşmasını ihlal edecek şekilde Lübnan işgalini südürerek Amerika Birleşik Devletleri'ne ihanet etmiştir. Suriye bunun yerine düzmece bir seçim düzenlemiş, vatan haini bir hükümet kurmuş ve Lübnan'ı, 1991 yılında, Lübnan egemenliğine son veren bir “Kardeşlik Anlaşması” imzalamaya zorlamıştır. Ve Suriye bir yandan yüzbinlerce Suriyeliyle Lübnan'ı kolonize etmeye başlamış, eş zamanlı olarak, tıpkı 1983 yılında Hama'da üç gün içinde yaptığı gibi, kendi vatandaşlarından da on binlerce kişiyi öldürmüştür.

 

Suriye vesayeti altında, Suriyeli subayların koruma ödemeleri aldığı Lübnan uyuşturucu ticareti hızla gelişmektedir. Suriye rejimi, Lübnan'da ve kendi topraklarında terörist grupları, operasyonel ve mali yönlerden desteklemektedir. Gerçekten de Silikon Vadisi bilgisayarlar için ne anlama geliyorsa, Lübnan'da Suriye kontrolünde bulunan Bekaa Vadisi de terör için o anlama gelir hale gelmiştir.  Bekaa Vadisi, “süpernotun” – algılanması imkansız olacak şekilde mükemmel yapılmış sahte ABD parası – üretim noktalarından değilse de en azından ana dağıtım noktalarından biri haline gelmiştir.

 

METİN:

Suriye gibi baskıcı rejimlerle yürütülecek müzakereler ihtiyatlı bir gerçekçiliği gerektirir. Karşı tarafın iyi niyetini makul bir şekilde görmek mümkün değildir. İsrail'in, kendi halkını öldüren, komşularına karşı açıkça saldırgan davranan, uluslararası uyuşturucu trafiğine ve sahte para işlerini bulaşmış ve en ölümcül terörist örgütlerin çoğunu destekleyen bir rejime naif bir şekilde yaklaşması tehlikelidir.

 

Şam'daki rejimin niteliği düşünüldüğünde, İsrail'in “kapsamlı barış” sloganını bırakması ve Suriye'yi kontrol altına almaya yönelmesi, dikkatleri bu rejimin kitle imha programına çekmesi ve Golan Tepeleri'nde “barış için toprak” anlaşmalarını reddetmesi, hem doğal, hem de ahlakidir.

 

 

Geleneksel bir güç dengesi stratejisine yönelmek

 

METİN:

 

Dostu düşmandan makul ve açık bir şekilde ayırmalıyız. Ortadoğu çapındaki dostlarımızın, bizim dostluğumuzun sağlamlığından ve değerinden hiçbir zaman şüphe etmemesini sağlamalıyız.

 

İsrail, Türkiye ve Ürdün'le işbirliği içinde, Suriye'yi zayıflatmak, kontrol altına almak, hatta etkisiz hale getirmek yoluyla stratejik çevresini şekillendirebilir. Bu çaba, Suriye'nin bölgesel tutkularının önüne set çekmenin bir aracı olarak Irak'ta Saddam Hüseyin'in iktidardan uzaklaştırılmasına odaklanabilir – ki bu, kendi içinde de İsrail'in önemli bir stratejik hedefidir. Ürdün kısa süre önce Irak'ta Haşimilerin restorasyonunu önererek Suriye'nin bölgesel arzularına meydan okumuştur. Bu, bir Ürdün-Suriye rekabetini tetiklemiş, Esad ise bu rekabete, sızmalar da dahil olmak üzere çeşitli girişimlerle Haşimi Krallığı'nı istikrarsızlaştırma çabalarını hızlandırarak yanıt vermiştir. Suriye kısa süre önce kendisinin ve İran'ın, eğer Ürdün'ün Saddam'ı devirme çabalarının altını oyacak ve bu çabaları engelleyecekse, zayıf, fakat zar zor da olsa ayakta kalan bir Saddam'ı tercih edebileceğinin işaretlerini vermiştir.

 

Fakat Suriye bu çatışmaya potansiyel bir güçsüzlükle girmiştir: Şam, Lübnan kanadının dağılması tehdidini meydana getiren yeni bölgesel denklemle fazla meşguldür. Ve Şam, bir tarafta İsrail, diğer tarafta merkezi Irak ve Türkiye ve ortada Ürdün'den oluşan ‘doğal eksen'in Suriye'yi sıkıştırıp Suudi Arabistan'dan koparmasından korkmaktadır. Suriye için bu, ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit edecek şekilde Ortadoğu haritasının yeniden çizilmesinin başlangıcı olabilir.

 

Irak'ın geleceği Ortadoğu'daki stratejik dengeyi etkileyebileceği için, İsrail'in Haşimilerin Irak'ı yeniden tanımlama çabalarını desteklemede çıkarının olması anlaşılır olacaktır ve bu, şunları da içerecektir: Netanyahu hükümetinin, Amerika Birleşik Devletleri ziyaretinden bile önce, ilk resmi devlet ziyareti olarak Ürdün'ü ziyaret etmesi; Kral Hüseyin'in, kendi rejimini Suriye'nin yıkıcılığına karşı koruması için elle tutulur güvenlik önlemleri sunmak yoluyla desteklenmesi; yapısal olarak Ürdün ekonomisinin Irak'a bağımlılıktan çıkarılması için – ABD'deki iş topluluğu içindeki etki üzerinden – Ürdün'de yatırımların teşvik edilmesi; ve Suriye'nin Lübnan üzerindeki kontrolünü istikrarsızlaştırmak için Lübnan muhalefet unsurlarını kullanmak yoluyla Suriye'nin dikkatinin başka tarafa çekilmesi.

 

En önemlisi İsrail'in, Suriye topraklarından içeri giren ve Suriye yönetici elitlerinie düşman olan aşiret ittifaklarının emniyete alınması gibi, Türkiye ve Ürdün'ün Suriye'ye karşı gerçekleştirdiği eylemleri diplomatik, askeri ve operasyonel yönlerden desteklemekte çıkarı vardır.

 

Kral Hüseyin, Lübnan sorununu kontrol altına almada İsrail için bazı fikirlere sahip olabilir. Güney Lübnan'ın Şii ağırlıklı nüfusu yüzyıllardan beri, İran'dan ziyade Irak-Necef'teki liderliğe bağlı olagelmiştir. Eğer Haşimiler Irak'ı kontrol edebilseydi, İsrail'in Güney Lübnan Şiilerini Hizbullah, İran ve Suriye'den uzaklaştırma çabalarına yardım etmek için Necef üzerindeki etkilerini kullanırlardı. Şiiler, Haşimilerle güçlü bağlara sahiptir: Şiiler Peygamber'in ailesinin önde gelen kişilerine hürmet ederler ve Kral Hüseyin, bu kişilerin soyundan gelmekte, damarlarında Peygamber'in kanı akmaktadır.

 

Filistinlillerle ilişkilerin niteliğinin değiştirilmesi

 

İsrail, kendisiyle Filistinliler arasında yeni bir ilişki şekillendirme şansına sahiptir. İlk ve öncelikli olarak, İsrail'in sokaklarını emniyete alma çabaları, Filistinlilerin kontrolündeki bölgelerde sıcak takibi gerektirebilir ve bu, Amerikalıların da sempati gösterebileceği, meşrulaştırılabilir bir pratik olacaktır.

 

Barışın temel  bir unsuru, halihazırda imzalanmış olan anlaşmalara uyulmasıdır. Bu yüzden İsrail, Şark Evi'nin kapatılması ve Cibril Rucub'un Kudüs'teki faaliyetlerinin yasaklanması da dahil olmak üzere, anlaşmalara riayet konusunda ısrar etme hakkına sahiptir. Dahası İsrail ve ABD, FKÖ'nün anlaşmalara riayet, otorite ve sorumluluk, insan hakları, hukuki ve vergisel hesap verebilirlik konularında azami standartları yerine getirip getirmediğini periyodik olarak incelemek üzere bir ortak uyum izleme komitesi kurabilir.

 

METİN:

 

Filistin Yönetimi'nin, ABD'den dış yardım alan ötekilerle aynı asgari standartlara tabi tutulması gerektiğine inanıyoruz. Sıkı bir barış, baskı ve adaletsizliğe göz yumamaz. Kendi halkına karşı en temel yükümlülükleri yerine getirmeyen bir rejimin komşularına karşı yükümlülüklerini yerine getireceğine güvenilemez.

 

Eğer FKÖ yükümlülüklerini yerine getirmezse, İsrail de Oslo anlaşmalarındaki yükümlülüklerden hiçbirini yerine getirmek zorunda değildir. Eğer FKÖ bu asgari standartları yerine getiremezse, gelecek için bir umut da, bugün için düzgün bir muhatap da olamaz. İsrail buna hazırlanmak için, Arafat'ın iktidar temeline karşı alternatifler yetiştirebilir. Ürdün buna dair fikirlere sahiptir.

 

İsrail, Arap halkının değil, FKÖ'nün eylemlerini sorunlu gördüğünü vurgulamak için, Araplar arasındaki dostlarını ödüllendirmeye ve onlar arasında insan haklarını ilerletmeye yönelik özel bir çaba yürütmeyi düşünebilir. Pek çok Arap İsrail'le birlikte çalışmayı düşünmektedir; onları tanımlamak ve onlara yardım etmek önemlidir. İsrail aynı zamanda Ürdün gibi, komşularının çoğunun Arafat'la sorunu olduğunu ve kendisiyle işbirliği yapmak isteyebileceğini görebilir. İsrail kendi vatandaşı olan Araplarla da daha iyi entegre olmayı isteyebilir.

 

Yeni bir ABD-İsrail ilişkisinin şekillendirilmesi

 

Son yıllarda İsrail iki nedenden ötürü, ABD'ye İsrail'in iç ve dış politikasına aktif müdahalelerde bulunma çağrısı yaptı: İsrail kamuoyunun sindiremeyeceği “barış için toprak” tavizlerine yönelik ülke içindeki muhalefetin üstesinden gelmek için ve Arapları – para, geçmiş günahların affı ve ABD silahlarına erişim üzerinden – müzakereye çekmek için. Amerikan parasının baskıcı ve saldırgan rejimlere akmasını gerektiren bu strateji, hem ABD hem de İsrail için riskli, pahalı ve çok maliyetliydi ve ABD'yi hem sahip olmadığı hem de istemediği rollere yerleştirdi.

 

İsrail geçmişle açık bir kopuş gerçekleştirebilir ve dar anlamda toprak ihtilaflarına odaklanan değil, kendine güven, olgunluk ve karşılıklılık temelinde, ABD-İsrail ortaklığı için yeni bir vizyon tesis edebilir. İsrail'in – güç yoluyla barış şeklindeki ortak felsefeye dayanan – yeni stratejisi, Batı değerleriyle devam edildiğini yansıtmakta ve İsrail'in kendi kendine yeterli olduğunu, Golan Tepeleri de dahil olmak üzere kendisini savunmak için ABD askerlerine ihtiyaç duymadığını ve kendi işlerini kendi başına yönetebileceğini yansıtmaktadır. Böyle bir özgüven, İsrail'e daha fazla hareket serbestisi kazandıracak ve geçmişte kendisine karşı kullanılan önemli bir baskı manivelasını kaldıracaktır.

 

Başbakan, bu noktayı güçlendirmek için yaklaşan ziyaretini kullanabilir ve burada İsrail'in artık en azından, ekonomik reformu engelleyen ABD ekonomik yardımlarından ve kredi garantilerinden kendisini özgürleştirecek kadar olgun olduğunu ilan edebilir. [Askeri yardım şimdilik, İsrail'in kendisini savunmada besleme sorunlarıyla karşı karşıya gelmeyeceğini garanti eden uygun düzenlemeler yapılıncaya kadar bunun dışındadır]. Enstitü'nün bir başka raporunda ana hatları belirtildiği gibi, İsrail'in kendi kendine yeterli olması ancak, artışlarla değil cesur bir inişle, ekonomisinin liberalleştirilmesiyle, vergilerin kesilmesiyle, bir serbest faaliyet bölgesinin yeniden yasal hale getirilmesiyle ve kamu arazilerinin ve işletmelerinin satılmasıyla mümkün olabilir – bunlar, Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich de dahil olmak üzere, her iki partiden İsrail yanlısı önde gelen Kongre liderlerinden geniş bir destek görebilir.

 

İsrail bu koşullar altında, bölgenin ve Batı'nın güvenliğinin karşısındaki gerçek tehditlerle karşı durmak için ABD ile daha iyi işbirliği yapabilir. Bay Netanyahu, zayıf ve uzak bir ordunun bile herhangi bir devlete karşı ortaya koyabileceği şantaj tehdidini ortadan kaldıracak füzesavar savunma sistemleri konusunda ABD ile daha yakın işbirliği yapma arzusunu vurgulayabilir.  Böyle bir füze savunma işbirliği İsrail'in varlığına yönelik somut bir fiziksel tehdide karşı koyabileceği gibi, aynı zamanda ABD Kongresi içinde İsrail hakkında az şey bilmesi muhtemel olan, ancak füze savunma sistemine çok önem veren pek çok kişi arasında İsrail'in destek zeminini genişletecektir. Böyle bir geniş destek, İsrail'deki ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma çabalarına yardımcı olabilir.

 

Başbakan Netanyahu, ABD'nin tepkilerini öngörmek ve bu tepkileri yönetip kontrol altına alma yollarını planlamak için, Amerikan yönetimlerinin Soğuk Savaş sırasında izlediği ve İsrail'e de gayet uygun olan temaları ele almak yoluyla Amerikalıların aşina olduğu bir dil kullanarak, taraftarı olduğu temaları vurgulayabilir ve politikalar formüle edebilir. Eğer İsrail yumuşak bir Amerikan tepkisini gerektirecek bazı önerileri test etmek isterse, bunu yapmak için en iyi tarih Kasım 1996'dan öncesidir.

 

Sonuçlar: Arap-İsrail çatışmasının aşılması

 

METİN: İsrail, düşmanlarını kontrol altına almakla kalmayacak, onlara baskın da çıkacaktır.

 

Seçkin Arap entelektüelleri, İsrail'in bocalaması ve ulusal kimlik kaybı hakkındaki algıları üzerine kapsamlı yazılar yazdılar. Bu algı, saldırıyı davet etmiş, İsrail'in gerçek barışa ulaşmasını engellemiş ve İsrail'i yok etmek isteyenler için umut yaratmıştır. Bu nedenle önceki strateji, Ortadoğu'yu yeni bir Arap-İsrail savaşına doğru götürüyordu. İsrail'in yeni ajandası, salt misilleme yerine engelleme prensibini yeniden tesis etmek ve ülkeye yönelik darbeleri  yanıtsız bıracak şekilde emmeye son vermek yoluyla, stratejik geri çekilme politikasını terk eden açık bir kopuşu ifade edebilir.

 

İsrail'in  yeni stratejik ajandası, bölgesel çevreyi, İsrail'in enerjisini yeniden en gerekli noktalara odaklamasını sağlayacak biçimde şekillendirebilir: bunlar, ancak İsrail'in sosyalist temellerinin yerine daha düzgün bir dayanağın geçirilmesiyle olabilecek şekilde, ulusal fikrin ihya edilmesi ve ülkenin varlığına tehdit oluşturan “tükenmişliğin” üstesinden gelinmesidir.

 

Son kertede İsrail, Arap-İsrail çatışmasını basit bir şekilde savaş yoluyla yönetmekten fazlasını yapabilir. Ne kadar çok olursa olsun hiçbir silah veya zafer İsrail'e aradığı barışı veremez. İsrail sağlam bir ekonomik temele sahip olduğunda, özgür, güçlü ve içeride sağlıklı olduğunda, artık sadece Arap-İsrail çatışmasını yönetmeyecek, onu aşacaktır. Önde gelen bir Iraklı muhalefet liderinin kısa süre önce söylediği gibi: “İsrail manevi ve fikri liderliğini ihya etmeli ve yeniden canlandırmalıdır. O, Ortadoğu tarihinin önemli bir unsuru, belki de en önemli unsurudur.” Gururlu, müreffeh, sağlam ve güçlü bir İsrail, gerçek anlamda yeni ve barışçıl bir Ortadoğu'nun temeli olacaktır.

 

“2000'e Doğru Yeni Bir İsrail Stratejisi” çalışma grubunun katılımcıları:

 

Richard Perle, Amerikan Girişim Enstitüsü, Çalışma grubu başkanı

 

James Colbert, Yahudi Ulusal Güvenlik İşleri Enstitüsü
Charles Fairbanks, Jr., Johns Hopkins Üniversitesi/SAIS
Douglas Feith, Feith and Zell Associates
Robert Loewenberg, İleri Strateji ve Siyasi Çalışmalar Enstitüsü, Başkan
Jonathan Torop, Washington Yakındoğu Politikaları Enstitüsü
David Wurmser, İleri Strateji ve Siyasi Çalışmalar Enstitüsü
Meyrav Wurmser, Johns Hopkins Üniversitesi

 

http://www.israeleconomy.org/strat1.ht

 

 

Çev: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net