Doğu Akdeniz'deki gaz çalan platformlara ya da Hayfa ve ötesindeki elektrik veya su tesislerine karşı iyi hedeflenmiş birkaç füze, İşgalci Rejimin kırılganlığını ortaya çıkaracak ve yüz binlerce yerleşimciyi kaçmaya veya geldikleri ülkelerine geri dönmeye sevk edecektir. Netanyahu'nun dönüşü bu gerçeği değiştirmeyecek. Aksine bu geri dönüş, Ehud Barak'ın öngördüğü gibi, İsrail'in varlığının sekizinci on yılını tamamlamadan önceki ölümünü bile hızlandırabilir.
21.06.2022
30.04.2022
21.04.2022
13.04.2022
9.04.2022
1.04.2022
Devrim Muhafızları’nın uyarılarını bir yana bıraksak bile, İsrail'in tehditlerinin iç ve dış tüketime dönük boş bir söylemden ibaret olduğunu söylemek için pek çok neden var. Kısacası, Tel Aviv muhtemelen aslında ne İran'a saldıracak kaynaklara ne de Tahran'ın garantili misillemesini özümseme kapasitesine sahip.
Veda Haccı’nda Resûlullah (s.a.a.) ile birlikte yetmiş bin, yüz bin veya daha fazla sayıda sahâbî bulunmaktaydı. Bu yıl nübüvvetin son yılıydı. Sahâbe, temettu haccının durumunu Hz. Peygamber’den (s.a.a.) dinlemiş, sert ve uzun tartışmalardan sonra onunla amel etmişti. Bütün bunlara rağmen Halife Ömer onlara temettu umresini/haccını yapmayı yasaklayabilmiş, bu konuda emrine muhalefet edenleri cezalandırabilmiştir. İmam Ali (a.s.), Mikdâd, Ammâr gibi birkaç sahabî dışında bu durumun önünde durmaya kimse cüret edememiştir.
Bu ret, ilk bakışta, İsrailli “müttefikinin” Emirlik'teki mevkidaşına veya kendisini, bu sistemleri ve sırlarını koruma yeteneğine güvenmediği anlamına geliyor. Tel Aviv'in Abu Dabi'den sırlarını vermesini beklediği söylenemez; bu daha ziyade İsrail’in, kendi askeri sistemlerine el koyabilecek ve teknolojik sırlarını deşifre edebilecek bir üçüncü şahıs tarafından Emirlikler'in işgali olasılığını dışlamadığı anlamına geliyor.
30 Ocak Pazar saat 14:30’da Fatih Saraçhane Parkında kitlesel basın açıklaması yapılacağı bildirildi.
"Bir kâğıt parçasından okuduğunu zar zor anlayan bunak krallarının - o eşeğin - konuşmalarına bakın! Okurken kekeliyor... O eşek okumayı bile beceremiyor... Tüm mücahitlerin efendisi Hizbullah'ı terörist olarak nitelendirene bakın hele! Gerçek terörist odur! O bir Nazi’dir!”
1980'lerin başında Hassan es-Saffar'ın kurduğu Arap Yarımadası İslam Devrimi Teşkilatı'nı unutmamak gerekiyor. Ne de Krallığın, 1996 yılında Güney Lübnan'da hazırlandığı iddia edilen bir kamyonla gerçekleştirilen ve 19 ABD askeri personelinin öldürüldüğü El-Hobar bombalamasıyla suçladığı Suudi "Hicaz Hizbullahı"nı unutmalıyız.