Hamas'ın İsrail insansız hava aracını ele geçirme başarısı, İslami İran ile Gazze'yi yöneten Filistin İslami direniş hareketi arasındaki derin işbirliği bağlamında görülmelidir. Filistin'e öz savunma araçlarını özür dilemeden sağlayan tek Müslüman ülke İslami İran'dır. Dolayısıyla, Gazze'deki insansız hava aracının ele geçirilmesi hadisesinin jeopolitik mesajı oldukça açık.
26.01.2023
19.01.2023
11.01.2023
10.01.2023
30.12.2022
20.12.2022
Suriye kaynakları, “Suriye liderliğinin Şam'da hareketin bir temsilcisini kabul etmeye hazır olduğunu, ancak geçmişte Suriye devletine karşı keskin duruşu olmayan, askeri olmayan bir siyasi figürü tercih ettiğini bildirdiğini” ortaya koyuyor. Hamas, yakın gelecekte Suriye ile ilişkilerini tamamen yeniden kurmayı ve söz konusu ofis açıldıktan sonra Şam'a daimi temsilcilerinin gelmesini dört gözle bekliyor.
Hizbullah'ın Batı Şeria'yı silahlandırdığı ifşa edilmeden önce, Filistinli grupların yurtdışından destek alıp almadığı tam olarak belli değildi. Her ne kadar İslam Devrim Muhafızları Ordusu Şefi Hüseyin Selami geçtiğimiz günlerde Batı Şeria'nın Gazze ile aynı şekilde “silahlandırılabileceğini” ve “süreç”in zaten devam ettiğini belirtmiş olsa da.
Grubun Batı Şeria'da artan popülaritesi nedeniyle, birkaç Filistinli grup Aslan Yuvası ile bağlantı iddiasında bulundu ve direniş grubunu bağımsız hareket ettiğine dair açıklamalar yapmaya mecbur etti. Aslan Yuvası lideri The Cradle'a şunları söylüyor: "Aslan Yuvası’nda faaliyet gösteren Kassam, Saraya [Kudüs Tugayları] ve Fetih üyeleri, ulusal bir çerçevede yer alıyor ve kendi partilerini temsil etmiyorlar."
The Times of Israel’in aktardığına göre muhalefet lideri Benjamin Netanyahu ise yeni deniz sınırı anlaşmasının Hizbullah karşısında "tarihi bir teslimiyet" olduğunu söyledi. Netanyahu, “Bu tarihi bir anlaşma değil, tarihi bir teslimiyettir. Lapid tarafından yapılmış bir tasfiye satışıdır” dedi.
Hamas'taki kaynak The Cradle'a ayrıca şunları söyledi: "Katarlılar, Meşal'in bu kadar kader belirleyici bir tavır alamayacağını hissettiler." İşte bu noktada Şeyh Yusuf El-Karadavi (İhvan'ın manevi rehberi olarak kabul edilir) müdahale ederek henüz karar vermemiş Haniye'yi ve Ebu Merzuk'u baskı altına aldı.
Ebu’t-Tufayl sahâbenin küçüklerinden olup Mekke’de ikamet etmekteydi. Hz. Peygamber (s.a.a.) vefat ettiğinde sekiz yaşındaydı. Bu bilgiler ışığında İmam Ali’ye biat edildiğinde 33 yaşında olmuş olur. Mekke’de ikamet ettiğinden ve siyasî otoritenin hem bu hadisin hem de Ehl-i Beyt hakkındaki diğer hadislerin rivayetine mani olması yüzünden, o yaşına dek bunu işitmemişti! Onun zihnini tırmalayan şeyin, Gadîr Hadisi’nin İmam Ali’ye (a.s.), Rasulullah’ın ümmet üzerindeki velayeti gibi bir velayet tahsis etmesi oluşunda herhangi bir kuşku yoktur.