"Onlar her şeyi madde âleminde arıyorlar. Fakat şu kuralı göz ardı ediyorlar. Hiçbir şey kendini açıklayamaz. Her zaman bir şeyin amacı onun ötesindedir. Bu âlemin de bir amacı var ve bu amaç, zaman ve mekân içinde bulunmaz. O, maveradadır, ötededir. Peygamberlerin öğretisinin özü de zaten budur. "
25.06.2022
21.06.2022
14.06.2022
31.05.2022
24.05.2022
7.05.2022
Eldeki kanıtlar ve bütün işaretler kuşku götürmeyecek bir tarzda onların şûrâya inanmadıklarına delalet etmektedir. Çünkü Ebû Bekir, hastalığı ağırlaşıp da ölüm döşeğine düştüğü esnada Ömer’i veliaht tayin edip ümmetin başına atadı. Bu metodu takip eden Ömer’in kendisi dahi aralarından birisini seçmeleri için altı kişilik şûrâyı atamış ve şöyle demiştir: “Eğer Sâlim hayatta olsaydı şûrâ teşkil etmezdim.”
Batılılar İbn Sînâ’yı okudular, Ortaçağ’da ve ilahiyat için okudular, oldukça da yararlandılar, bu iyi bir şey. Ama modern dönemdekilerin de okuması gerekir. Modern dünya bugün “artık bizim İbn Sînâ’ya ihtiyacımız yok, İbn Sînâ Ortaçağ’a ve ilahiyata ait bir şeydi, biz moderniz” diyebilir. Ancak bana göre modern dünyanın da İbn Sînâ’ya şiddetle ihtiyacı var.
O, kitabının “nemetu’l-ârifîn” kısmında, âriflerin makamlarından bahsediyor. Bunun Aristo düşüncesiyle hiçbir ilgisi yoktur. Şifâ kitabında da kısmen aşmıştır. Ancak onun Aristo düşüncelerini aştığını ve antik İran düşüncesine aşina olduğunu açıkça gösteren kitabı el-İnsâf idi. El-İnsâf kitabı maalesef şu an elimizde değil. Bu kitap 20 ciltti.
Mesela, enerjiyle tedavi yapanlar bunun bir irfan olduğunu iddia ediyorlar. Ben enerji tedavisini inkâr etmiyorum, enerjiyle tedavi belki de yapılabiliyordur, ben bunu reddetmiyorum. Ama enerji maddidir. Neden maddidir, çünkü ölçülebilir bir şeydir. İrfan ise manevi meselelerle ilgilidir. Siz manayı maddi bir araçla ölçemezsiniz.
İnsanların farkında olmadığı hususlardan biri, temel meselelerin hiçbir zaman görünür olmamasıdır. Bakın tümel bir şey söylüyorum. Temel meseleler hiçbir zaman görünür değildir. Görünür olan şeyler, çok da esaslı olmayan şeylerdir. Sadece bedenden örnek vereyim, zaten görünmeyen ruhtan söz etmiyorum, sadece bedenden bahsediyorum. Sokrat ile cahil bir adam bir yerde oturuyor olsa siz sadece iki tane beden görürsünüz. Sokrat’ın düşüncesini görebilecek durumda değilsiniz.
Ayrıca Hz. Ali de Münacat-ı Şabaniye’de şöyle buyuruyor: “إِلَهِی هَبْ لِی کَمَالَ الانْقِطَاعِ إِلَیْکَ وَ أَنِرْ أَبْصَارَ قُلُوبِنَا بِضِیَاءِ نَظَرِهَا إِلَیْکَ حَتَّى تَخْرِقَ أَبْصَارُ الْقُلُوبِ حُجُبَ النُّورِ فَتَصِلَ إِلَى مَعْدِنِ الْعَظَمَهِ” (Allah’ım bize yaratılmışlardan kopup sana yönelmenin kemâlini bahşet. Kalplerimizin gözünü sana bakma ışığıyla aydınlat ta ki kalp gözlerimiz nur hicaplarını yırtıp azametinin kaynağına ulaşsın!)