John McCain ve çatışma kanseri

John McCain ve çatışma kanseri
Suriye’nin 20 milyonluk nüfusunun içinden ne kadar insanın McCain’in cezalandırıcı yaptırımlardaki ısrarı sonucunda artık Suriye’de kanser tedavisi alamadığını yalnızca tahayyül edebiliriz. 2011’de Suriye’de çatışma başlamadan önce yurttaşlar, birinci sınıf en ileri kanser tedavisi de dâhil olmak üzere bedava sağlık hizmeti alabiliyordu.

 

 

 

Patrick Henningsen

 

 

21st Century Wire

 

 

 

Bu hafta, John Sidney McCain III'ün başına bazı kötü hadiseler geldi.

 

Çarşamba günü kendisiyle çalışan personel, Phoenix-Arizona'daki Mayo Kliniği'nde yapılan son testler esnasında ABD'li senatöre gliyoblastom adı verilen bir beyin tümörü teşhisi konulduğunu duyurdu.

 

O günden bu yana eski Cumhuriyetçi Başkan adayına sıcak temenni ve övgüler yağdı. Hem ABD medyası ve hem de siyasi yapı, musibetin etkisini hafifletmek için senatörün etrafında kenetlendi.

 

Geçmişteki kavgaları bir tarafa bırakan Başkan Donald Trump, Arizona Senatörüne karşı yüce gönüllü ve dostça yaklaşarak, kendisine ve ailesine en iyi dileklerini sundu. Trump, “Melania ve benim aklımız ve dualarımız Senatör McCain, Cindy ve tüm ailesiyle birlikte. En yakın zamanda iyileş” dedi.

 

Eski seçim rakibi ve eski başkan Barack Obama bile 80 yaşındaki senatör için bir parça sevgi gösterisinde bulundu.

 

McCain'e konulan teşhisle ilgili olarak, çeşitli kanser tedavilerinde, özellikle beyin kanseri söz konusu olduğunda zorluklar ve riskler olduğunu hepimiz kabul edebiliriz. Benzer şekilde, şu günlerde neredeyse herkes bu hastalık nedeniyle bir arkadaşını, sevdiğini veya yakınını kaybedebilir.

 

Bu korkunç koşullardan muzdarip olan herkese olduğu gibi Senatör'e de iyi dileklerimizi sunuyor, başarılı bir tedavi görmesini ve iyileşmesini diliyoruz.

 

Öte yandan McCain'in lehine olan çok şey var. Amerikalıların çoğunun aksine, tedavisi nedeniyle endişelenmesine gerek olmayacaktır ve paranın satın alabileceği en iyi kanser tedavisini, hatta belki de dünyadaki en iyisini alacak ve kesinlikle harcama yapmayacaktır. Bu açıdan Senatör'ün aşırı derecede şanslı olduğu söylenebilir.

 

Ve bu sebeplerden ötürü bu makaleyi yazmak kolay değil. Ortaya çıkan dramatik tıbbi durumu karşısında fazla zalim görünmemek için kişinin her türlü siyasi eleştiriyi şimdilik askıya alması beklenecektir. Bu yüzden medya, McCain hakkında her türlü negatif yayına adı konulmamış bir erteleme getirdi.

 

Bununla birlikte o, özel bir vaka.  Şu andaki koşullar altında bile sert şekilde eleştirilmeyi, herhangi bir başka siyasi lider kadar hak ediyor, zira onun jeopolitik eseri dünyanın çeşitli köşelerinde tahribata sebep olmaya devam ediyor.

 

Suriye'de kanser tedavisi

 

McCain'in sağlığı hakkındaki önemli açıklamanın hemen ardından ABD'deki ana akım medya ve Cumhuriyetçiler, onun uzun süre yasamadan uzak kalmasının, partisinin (yaygın şekilde Obamacare olarak bilinen) Hesaplı Sağlık Hizmetleri Yasası'nı yürürlükten kaldıracak kanunu geçirme olasılığıı riske atabileceği ihtimalini dert edinmeye başladı.

 

Bunu akılda tutarken, belki şu soruyu sormaya değer: ABD öncülüğünde Suriye'ye dayatılan sert ekonomik yaptırımlar sonucunda kaç Suriyeli temel tıbbi bakımdan, yardımlardan ve ilaçlardan yoksun kaldı? Bu korkunç toplu cezalandırma kampanyasına ABD'li Senatör John McCain öncülük ediyordu.

 

Elbette bir iktisadi savaş biçimi olarak yaptırım fikri Batı'da Suriye halkına tümüyle zarar veren bir şey olarak pek görülmüyor. “Yaptırımlar mı? Bunlar Suriye halkına karşı değil ki, sadece Esad'a karşı.” Yaptırımlar konusundaki genel ana akım hayal bu, oysa resmi rakamlar oldukça canlı bir yıkım hikayesi gösteriyor.

 

Suriye'nin 20 milyonluk nüfusunun içinden ne kadar insanın McCain'in cezalandırıcı yaptırımlardaki ısrarı sonucunda artık Suriye'de kanser tedavisi alamadığını yalnızca tahayyül edebiliriz. 2011'de Suriye'de çatışma başlamadan önce yurttaşlar, birinci sınıf en ileri kanser tedavisi de dâhil olmak üzere bedava sağlık hizmeti alabiliyordu (John McCain gibi kişiler halen silahlı terörist grupları destekleyerek “özgürlük” getirdiğini iddia ederken, savaşın sırf bu yalın boyutunu düşünün).

 

Terörist güçler Halep'in doğu kısmını işgal etmeden önce bu şehir, Ortadoğu'nun en önde gelen kanser tedavi merkezlerinden biri olan El-Kindi Hastanesi'ne evsahipliği yapıyordu. Bu önemli bir nokta, zira MacCain'in Mayıs 2013'te Halep bölgesine yaptığı gizli ziyaret sonrasında, tam da onun içli dışlı olduğu ve silah sağladığı “isyancılar”, yani “Özgür Suriye Ordusu” (El Nusra Cephesi'nin, bir başka deyişle Suriye El Kaidesi'nin komutası altında) bu kanser tedavisi hastanesinin bombalanması emrini verecekti.

 

Profesör Tim Anderson, Aralık 2013'te El Kindi Hastanesi'nin yıkılmasını, olay sonrasında BBC ve Batılı ana akım medyanın yaptığı utanç verici çarpıtma da dahil olmak üzere, şöyle izah ediyordu:

 

“BBC, olayları Orwell tarzı revize ederek, El-Kindi Hastanesinin yıkılmasını ‘Suriyeli isyancılar Halep'te stratejik hastaneyi geri aldı' manşetiyle verdi (21 Aralık 2013). Giriş, “kamyonlu büyük intihar saldırısı”nın “Esad yanlılarının işgali altındaki, stratejik önemdeki harap olmuş hastaneyi geri almayı” başardığını iddia ediyordu. El-Kindi'nin “terkedilmiş bir hastane” olduğu ve “teyit edilmemiş bir habere göre saldırıda 35 isyancının öldüğü” söyleniyordu. Gerçekte bu “isyancılar” Özgür Suriye Ordusu ile El Nusra Cephesi'nin oluşturduğu bir koalisyon, “Esad yanlıları” ise büyük bir kamu hastanesinin personeli ve güvenlik görevlileriydi.”

 

McCain'in “özgürlük savaşçıları”nın bomba yüklü bir kamyonu Halep'teki El Kindi Kanser Tedavi Merkezi'nin zemin katına nasıl sürdüğünü izleyin. [orijinal linkteki video]  

 

McCain'in kendi Özgür Suriye Ordusu'nun gerçekleştirdiği bu bombalamanın doğrudan sonucu olak kaç Suriyelinin hayatı yok yere son buldu? McCain'in dünyaca ünlü Mayo Kliniği'ndeki tedavisinin maliyetiyle kaç Suriyeli, El-Kindi'de veya Suriye'deki benzer şekilde sakatlanmış tesislerde hararetle ihtiyaç duyulan tedaviyi alabilirdi?

 

Buna ilave olarak, ABD'nin Suriye'nin kendi Ulusal Sağlık Hizmetleri'ni sakat bırakmış ekonomik yaptırımlarının doğrudan sonucu olarak kaç kişi ölmüş veya kalıcı sağlık sorunlarına maruz kalmıştır? Yüz bin mi yoksa beş yüz bin mi? Belki de bir milyon? Bir gün bu rakamlar kayıt altına alınacak ve biz cevabı alacağız.

 

Şu anda masada olan ve Cumhuriyetçilerin hevesle geçirmeye çalıştıkları bir diğer tasarı, 1 trilyon dolarlık ABD altyapı harcamaları paketi. Bu sahneyi, ABD Koalisyon güçlerinin ve İsrail ordusunun hava saldırılarının Suriye'nin altyapısında meydana getirdiği sistematik yıkımla ve vekil militan güçlerin karada sebep olduğu yıkımla yan yana koyun. Suriye'de meydana gelen maliyet hakkındaki tahminler 180 milyar dolar ile 275 milyar dolar arasında değişiyor. Eğer bu çatışma 2020 yılında gelindiğinde hâlâ devam ederse, bu rakamlar kolayca iki katına çıkabilir.

 

Bütün bunlara rağmen John McCain, kendisinin veya kendisi gibi savaş şahinlerinin Suriye'ye getirdiği hasar nedeniyle bir üzüntü duymadığını ileri sürüyor.

 

Çatışma kanseri

 

Barrack Obama gibi siyasi figürler, John McCain'i gerçek bir “Vietnam Savaşı kahramanı” olarak gören resmi Washington çizgisine görev duygusuyla saygı gösterirken, devlet yapısı içindeki çok az kişi güçlü Arizona Senatörü'nü yabancı ülkelerde istikrarsızlık ve şiddetli çatışma üretmedeki merkezi rolünden ötürü eleştirmeye cüret edebiliyor.

 

Amerikalılara şunu hatırlatmak gerekir: John McCain, herhangi bir başka tekil ABD'li yetkiliye kıyasla çok daha yüksek bir oranda, Suriye'de savaşan şiddet yanlısı cihadçıların ve teröristlerin eğitiminin ve silahlandırılması arkasında yer almış, bu teröristler Suriye'de ve ötesinde kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere onbinlerce masum sivili katletmiş, bu insanların hepsi Ortadoğu'da ABD öncülüğündeki bir jeopolitik güç oyununun adak taşında ve İsrail'in “güvenlik çıkarları” adına kurban edilmiştir.  

 

2012 yılında, hayal dünyasında yaşayan McCain, bir diğer kaçık savaş heveslisi olan Connecticut Senatörü Joe Liberman'le birlikte, ABD'nin “hayat kurtarmak” için Suriye'deki “isyancıları” silahlandırması gerektiğini söylüyordu. Yaptıkları açıklamada şu ifadeler okunuyordu:

 

“Akan kanın durdurulması gerekir ve hayat kurtaracak hiçbir seçeneği göz ardı etmememiz gerekir. Başka eylemlerle birlikte, Suriye içindeki hem siyasi hem de askeri muhalefet gruplarına, faaliyetlerini organize etmeleri, yaralıları tedavi etmeleri ve güvenli sığınaklar bulmaları, emniyet içinde iletişim kurmaları, kendilerini savunabilmeleri ve Esad güçleriyle savaşabilmeleri için daha iyi araçlar sunmalıyız.” 

 

2011'de çatışmaların başlamasından itibaren, McCain ve ortağı Lindsey Graham'in yaydığı küstah yalan, şiddet yanlısı cihadçıların yalnızca dost canlısı “ılımlı isyancılar” olduğu şeklinde oldu. Washington'un bu kurgusal iddiası bugün artık büyük ölçüde gözden düşmüştür.

 

Daha ileride, 2015 yılında McCain, ABD'nin Suriye'deki sözde “isyancılara” Stinger füzeleri vermesi gerektiğini duyurdu.

 

McCain, “Biz Afganistan'da tam olarak bunu yaptık. Ruslar Afganistan'ı işgal ettikten sonra, onlara karadan havaya füzeler sağladık. İnsanları eğitmemiz, donatmamız ve onlara kendilerini savunma becerisi sağlamamız güzel bir şeydir. Benim anladığım haliyle savaşın temel ilkelerinden biridir” diyordu.

 

Bu açıklamadan kısa süre sonra binlerce ABD yapımı TOW füzesi Suriye'ye kaçırıldı ve El Nusra'nın komuta şemsiyesi altındaki terörist gruplar tarafından kullanıldı.

 

Bulgar gazeteci Dilyana Gaytandzhieva, Trud Newspaper için hazırladığı son makalede, Suriye'deki binlerce terörist savaşçıyı silahlandırmak üzere ABD ve NATO tarafından yürütülen yasadışı silah kaçakçılığı operasyonunun büyüklüğünü ve dev kapsamını açığa çıkardı.

 

Suriye'deki büyük yıkıma ve politikalarının küçük düşürücü derecede başarısız olmasına rağmen McCain, Suriye'de yasadışı silah kaçakçılığı politikasından asla vazgeçmedi. Daha bu hafta McCain, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı sıfatıyla, Trump Yönetimi'nin CIA'in Suriye'deki “Esad karşıtı” teröristleri yasadışı bir şekilde silahlandırma ve eğitme yönündeki başarısız olmuş programına son verileceğini ilan etmesini açıkça protesto etti. McCain, dünyadaki geri kalan herkesin hâlihazırda biliyor gibi göründüğü şeyi – ABD'nin “eğit-donat” programının bir fiyasko olduğunu – kabul etmek yerine bir yandan meydan okuma numarası yapıyor, diğer yandan Beyaz Saray'ı bir Rus komplosunun parçası olmakla suçlayarak insanın nefesini kesen bir cehalet seviyesi sergiliyor:

 

“Eğer bu raporlar doğruysa, yönetim Vladimir Putin'in ekmeğine yağ sürüyor demektir.”

 

“Suriye için daha geniş bir strateji olmadan Rusya'ya herhangi bir taviz vermek, sorumsuz ve basiretsiz bir davranıştır.”

 

McCain son savaşlarını savunurken normal olarak, Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham'in eşlik ettiği ikili bir eylemin parçasını teşkil ediyor. Graham'in dünyaya daha da dengesiz, iki boyutlu bir çizgi roman prizmasından baktığı ileri sürülebilir:

 

“Suriye'yi İran'dan koparmak, nükleer İran'ı zaptetmek açısından yaptırımlar kadar önemli olabilir.”

 

“Eğer Suriye rejimi yerine geleceğini İranlılara bağlamayan başka bir hükümet tipi getirilirse, dünya daha iyi bir yer haline gelir.”

 

Adeta Ian Fleming'in Goldfinger'ından bakılıyormuş gibi bir dünya görüşü.

 

2008 yılında McCain'in Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adaylığına yönelmesi üzerine kendisiyle ufuk açıcı bir röportaj yapan The Atlantic dergisinden Jeffrey Goldberg, “Sizce İran'ı motive eden şey nedir?” diye sormuş, McCain ise şu yanıtı vermişti:

 

“Nefret. Ben insanların saiklerini sezmeye çalışmam. Yaptıklarına ve söylediklerine bakarım. Duygu durumları hakkında uzman olduğumu iddia etmiyorum. Fakat onların ülkelerinin ifade edilen amaçlarının ne olduğunu biliyorum, nükleer silah geliştirmeye devam ettiklerini biliyorum, İsrail devletini yıkma peşinde koşan teröristleri desteklemeye devam ettiklerini biliyorum. Duygularını konuşmak için psikoloji meseleleriyle ilgilenen birilerine sormanız gerekecektir.”

 

McCain'in Irak hakkındaki görüşleri daha da rahatsız ediciydi; temel olarak işgalin iyi bir şey olduğu ve ülkeden çıkılmaması gerektiği kanaatindeydi, çünkü “Irak'tan ayrılmak El Kaide'yi güçlendirir”di. Pekala. Bunun genel kanıya bir parça ters olduğunu kabul edelim, ama bu yeni-muhafazakârlar için uygun bir yaklaşım.  

 

McCain ve Graham'in kullandığı bu ifadeler, normal ve uyumlu kişiler tarafından değil, daha ziyade, genel olarak Arapların (ve yanı sıra Slavların, Rusların ve diğerlerinin) hayatlarını çok-uluslu “savunma” şirketlerinin seçili kadroları için askeri-endüstriyel kâr peşinde koşarken harcanacak erler olarak gören soğuk, kalbi kararmış sosyopatlar tarafından yapılmış itiraflardır - Senatör John McCain de bu çıkar çevrelerini kendi eyaleti olan Arizona'da temsil etmektedir; Boeing, Raytheon, Lockheed Martin, General Dynamics ve uzayıp giden bir liste.

 

Jeopolitik kibir burada da bitmiyor, zira McCain hâlâ – dış politika gündeminin kesin olarak patladığı 6 yıldan sonra bile – Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın devrilmesinin halen ABD'nin Suriye stratejisinin “temel bir sacayağı” olduğunu savunuyor.

 

McCain bu hafta, “Yönetim Ortadoğu'ya yönelik kapsamlı bir yaklaşım geliştirmek bir yana, daha IŞİD'in yenilmesi sonrasında Suriye'de nasıl bir vizyona sahip olduğunu bile telaffuz etmemiştir” şeklinde konuştu.

 

Elbette gerçeklik şu ki, eğer ABD öncülüğündeki “Koalisyon” ve İsrail Suriye topraklarına yasadışı müdahalede bulunmasaydı IŞİD zaten yenilgiye uğratılabilecekti. 2014 yılında Suriye hava sahasını işgal etmesinden bu yana “IŞİD'i yenilgiye uğratmak” için çok da fazla bir şey yapmamış olan ABD, elverişli bir şekilde “IŞİD sorunu”nu, kendi tarzındaki uluslararası yetkiyi genişleterek esnetti. Bu ise esas olarak, Suriye'nin son kertede federal devletlere ve etnik kantonlara bölünmesi için bir ilk adım olarak amaçlanmıştı. Bu, McCain'in egemen ulus-devletin parçalanmasına hükmedilmeden önce Suriye'de rejim değişikliği için neden acele içinde olduğunu izah edebilir.  

 

Her şey Rusya'yla ilgili

 

McCain'in kırma kararlılığına olduğu bir diğer ülke Rusya.

 

McCain geçen yıl CNN'de, o tarihteki başkan adayı Trump'ın Rusya hakkındaki olumlu ifadelerini protesto ederken “Vladimir Putin bir katildir ve bir KGB haydutudur” diye bağırıyordu.

 

Onun Boeing, Raytheon ve Lockheed Martin yönetim kurullarıyla birlikte, NATO'nun Doğu Avrupa'da Rusya sınırının hemen dibinde hareket halinde olmasından aşırı derecede mutlu olduğunu söylemek yeterlidir.

 

Fakat 2013 yılı gerçekten de Senatör'ün uluslararası düzeyde ortalığı karıştırmakla meşgul olduğu bir yıldı. Moskova'ya karşı ilk hamlenin parçası olarak, Şubat 2014'te Ukrayna'da gerçekleşen – ve nihai olarak bu ülkede bugüne kadar devam eden kanlı bir iç savaşa yol açan – ABD destekli darbenin arkasındaki itici güç McCain'di. Görünen o ki, McCain'in “Putin'i durdurma” tarzı buydu.

 

Onun epey tehlikeli bir sicili bulunuyor: söz konusu olan ister Neo-Naziler, ister cihadçı teröristler olsun, McCain her zaman şeytanla anlaşmaya hazır gibi görünüyor ve onu bu kadar tehlikeli kılan da bu.

 

Mevcut fotoğraflarda McCain'in buradan doğacak cuntanın iktidara gelmesine yardımcı olmak için Kiev'deki Nazi bağlantılı, neo-faşist sokak çetelerinin tahriklerine yardım ettiği görülebiliyor. ABD'deki bazı ana akım medya figürleri bunun hiçbir zaman olmadığını ve McCain'i itibarsızlaştırmak için “Rus propagandacılar” tarafından icat edilmiş bir komplo teorisinden ibaret olduğunu iddia etti. Onlar için üzücü ama, bu gerçek ve bunu kanıtlayan fotoğraf önümüzde.  [Orijinal linkteki sondan ikinci fotoğrafta McCain Kiev'de, Neo-Nazi “Sağ Sektör” liderlerinden Oleg Tyhanbock'la birlikte görülüyor.-Ç.N.] 

 

Onun Rusya'yla yumuşamayı savunan veya Suriye'deki militanlara ölümcül silahlar sağlamanın kötü biri fikir olduğunu söyleyen neredeyse herkese saldıran dengesiz ve ölçüsüz davranışlarına bakıldığında, idrak yeteneğine sahip olan izleyicilerin McCain'in normal bir akli dengeye sahip olup olmadığını sorgulaması şaşırtıcı değildir.  

 

Açık konuşmak gerekirse, aklı normal şekilde çalışan biri nasıl olur da her konuda bu kadar tutarlı bir şekilde yanlış tarafta olur? Bir politikacının muhakemesi nasıl bu kadar zayıf olabilir? Tabi eğer yüzeyin altında başka bir şeyler yoksa…

 

Sorular burada bitmiyor. McCain'in yakın zamanda “ABD Seçimlerinde Rus Etkisi” konulu bir Senato İstihbarat Komitesi oturumundaki performansı utanç vericiydi. McCain oturum esnasında ipin ucunu kaçırıp eski FBI Direktörü James Comey'ye şu soruyu sorduğu zaman izleyiciler şok oldu:

 

“En azından bu üyenin zihninde, olan bitenler hakkında pek çok soru kaldı. Özellikle de sizin bahsettiğiniz üzere, kampanya esnasında olanların “büyük iş” olduğu düşünüldüğünde. Bu yüzden soruşturmanın bu kısmını tamamlamış olmanızdan memnuniyet duyuyorum, ancak Amerikan halkının bu noktada, özellikle siz Rusya'nın oynadığı rolü vurguladığınız için pek çok sorusunun olduğunu düşünüyorum.”

 

“O [Hillary Clinton] o tarihte başkan adayıydı. Bu yüzden sizin tanımınızla sahte haberlerin büyük bir iş olduğu bütün bu durumun parçasıydı. Bu noktada bana yardım etmeniz gerekecek. Yani, eski Dışişleri Bakanı Clinton'un kampanyayla ilgili yaptığı her şey geride kaldı ve bundan sonra artık bu konuda endişe duymamamız mı gerekiyor?”

 

Comey'in cevabı ise şu oldu:

 

“Biraz kafam karıştı. Bakan Clinton hususunda, onun kişisel bir e-posta sürücüsü kullanımıyla ilgili bir suç soruşturmasını inceledik.”

 

Ardından McCain şu yanıtı vererek kendi kuyusunu kazmayı tamamladı:

 

“Şu halde dönemin bakanı Clinton'a karşı, Rusya'nın müdahalesi, bizim meselemiz ve bizim seçimimiz ile ilgili herhangi bir faaliyet nedeniyle başka bir suçlama getirilmeyeceğini duyurmuş oldunuz. Nasıl oluyor da size bu yapılırken onların bizim seçimlerimizi etkilemeye çalıştığına dair bütün bir soruşturmayı yürütmediğinizi hiç anlamıyorum.”

 

McCain'in neler olup bittiğine dair hiçbir fikrinin olmadığı açıktır. Bu noktada herhangi bir makul insanın varacağı sonuç onun aklını yitirdiği ve artık kamu görevi yürütmeye uygun olmadığı olacaktır. Nitekim 21WIRE, 2013 senesinde McCain, yasa koyucuların kendisinin baş mimarı olduğu savaş hakkında tartışırken iPhone'unda poker oyunu oynarken yakalandığında tam da bunu söylemiştiFotoğrafı burada. [Orijinal linkteki son fotoğraf.-Ç.N.]

 

İnsanın aklını başından alan cehalet gösterileri sürerken, telefonda poker oynama olayı McCain'in en büyük hadiselerinden biriydi ve hiç kuşkusuz herkese, bu adamın Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya gibi nükleer süper güçler arasında savaş ve barış düzenlemeleri yapmak bir yana, askeri kararların alınmasıyla hiç işinin olamayacağını gösteren bir ikaz olmalıdır.  

 

Belki yakında bir açıklama yapılır ama, 80 yaşında beyin kanseri teşhisi konulduktan sonra bunun henüz yapılmamış olması şaşırtıcı: neden McCain henüz görevden istifa etmedi?

 

Bu senatör dünyanın önde gelen tıbbi tesislerinde tedavi edilirken binlerce masum insanın ABD'nin yaptırımları ve teröristlere olan desteği nedeniyle yok yere öldüğünü söylemek adil olacaktır – ve bütün bunlar savunma ve enerji şirketleri ile daha da büyük şirketlerin çıkarları adına yapılmıştır. Bazılarının kulağına tuhaf gelebilir ama, kendilerini yönetici elitin ve onun yüksek idare sınıfının parçası olarak görenler için bu 2017 yılında mükemmel şekilde kabul edilebilir maliyettir.

 

2. Dünya Savaşı sonrasında askeri-endüstriyel kompleks ve uluslararası silah ticareti, çatışmayı dünyanın her yerine, daha önce hiç kimsenin tahayyül edemeyeceği biçimlerde, yerlerde ve ölçekte bulaşan bir hastalık gibi yaydı. Hiç şüphesiz son on yıl içinde John McCain, bu ızdırabın yayılmasında kilit bir rol oynadı. Suriye, Afganistan ve Ukrayna halkları için onun mirası bu olacaktır - “başına buyruk” bir senatörün veya bir “savaş kahramanı”nın hayal ürünü imajı değil.  

 

Bir kez daha Senatör'den, Amerikan halkı için ve dünya çapında, çıkarlarını temsil ettiği bir silah sanayisinin ellerinde acı çekmiş bütün masum insanlar için doğru olan şeyi yapmasını istirham ediyoruz.

 

Lütfen emekliye ayrılın.

 

 

 

www.medyasafak.net