Trump’ın Kudüs’e yönelik adımı ne tür sonuçlar doğurabilir?

Trump’ın Kudüs’e yönelik adımı ne tür sonuçlar doğurabilir?
Aslında bu durum, İran’ın bu şartlar altında Filistin’i savunmak için bölgesel eksen kurma işini kolaylaştırıyor.

 

 

Sadullah Zarei

 

 

Mashreghnews.ir

 

 

Amerikan hükümetlerinin çeşitli dönemlerinde, birçok üst düzey Amerikalı yetkiliden Kudüs'ün Siyonist rejimin başkenti olarak tanınması konusunda birçok sözlü plan işitmiştik.

 

Bu, kimi zaman Amerika'nın Tel Aviv'deki elçiliğinin Kudüs'e taşınması diye de tercüme edildi. 

 

Bu mesele, Obama döneminde de söz konusu olmuş; ancak bu iş Trump'a kadar gerçekleşmemişti.

 

Şimdi soru şu: Bu konu neden sürekli gündeme getiriliyor?

 

1- Siyonist lobilerin Filistin'de iki devlet kurulması planının iptal edilmesi için Amerikan hükümetlerine yaptığı baskılar.

 

Bu konu özellikle uluslararası veya bölgesel düzeyde Filistinliler lehine bir baskının mevcut olduğu ve bazı ülkelerin Amerikan hükümetinin karşı çıkmasına rağmen buna eğilim gösterdiği dönemlerde gündeme geldi.

 

Bu arada Amerikan hükümeti gündemi değiştirmek hedefiyle Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması veya ABD elçiliğinin Kudüs'e taşınması meselesinden söz etmiş, ancak bu mesele Trump'a kadar gerçekleşmemişti.

 

Bilindiği gibi geçen yıl çok sayıda Avrupa ülkesi, 1967 topraklarında Filistin devletinin kurulması planını kendi parlamentolarında kabul etmişti.

 

2- Netanyahu hükümeti, Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim merkezlerinin tamamlanması konusunda yoğun bir baskı altındadır.

 

Siyonist rejim liderleri, Filistin idealini yok etmek için Filistin'in simgesi olan Kudüs'ü tamamen ele geçirmeye ihtiyaç duyuyor.

 

Bu noktada Amerikan hükümeti de çeşitli dönemlerde Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunun açıkça ilanı konusunda Siyonist hükümet tarafından baskı altına alınıyordu.

 

Amerika geçici bir süre buna katlanıyor ve sonunda bu meseleyi Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır gibi Arap ülkelerine fatura ediyor, yani bu meseleyi ertelemek için onlardan ellerini ceplerine atmasını istiyordu.

 

Onlar da bu meseleyi kendilerinin baskılarının etkili olduğu ve Kudüs'ün İsrail tarafından ele geçirilmesinin engellendiği biçiminde yansıtıyordu. Onlar ayrıca bunu Filistin Özerk Yönetimi ve Mahmud Abbas gibi Filistinlilere fatura edip Filistinlilerden alacak talep ediyordu.

 

3- Amerika'ya bağlı Arap hükümetleri ciddi düşmanlıklarla karşı karşıya geldiğinde ve bölgede alan kaybettiklerinde, bu kaybı Amerika'nın kendilerine verdiği desteği kesmesi sebebine bağlıyorlar ve “kısmetimizi başka yerde aramalıyız” diye söyleniyorlardı.

 

Amerika da Arapların en karmaşık meselesi olan Filistin meselesine yeniden start veriyor ve onları şaşkına çeviriyordu.

 

Onlar Washington'un yollarına düşerken Amerika da onlara yönelik daha ciddi desteği onların İsrail'le daha ciddi ilişkiler kurması şartına bağlıyor yani aslında Arapları Amerika'ya bağlayan tahtaya bir çivi daha çakmış oluyordu.

 

Trump'ın davranışlarındaki farklılığı dikkate alarak neler olacağına bakmak gerekiyor. Acaba Amerikan başkanlarının şimdiye kadar yapmayıp sadece sözünü ettiği ve BM Güvenlik Konseyi'nin 338 ve 224 sayılı kararlarına aykırı olan bu karar Kongre engeline takılacak mı?

 

Acaba Trump'ın İran Devrim Muhafızlarını terör örgütleri listesine alınmasına yönelik planı Kongre tarafından revize edilecek mi?

 

Aslında bu durum, İran'ın bu şartlar altında Filistin'i savunmak için bölgesel eksen kurma işini kolaylaştırıyor.

 

 

Çeviren: Hüseyin Mahir

 

www.medyasafak.net