As'ad AbuKhalil: Semir Caca kimdir ve dert etmeye değer mi?

As'ad AbuKhalil: Semir Caca kimdir ve dert etmeye değer mi?
Geçen hafta Beyrut'taki barışçıl protestocuların sekter bir saldırıya uğraması; sağcı, militan Hıristiyan Lübnan Kuvvetleri (LK) siyasi partisinin lideri Semir Caca'nın adını bir kez daha gündeme getirdi. Caca'nın adı, Lübnan iç savaşının tarihiyle ve bu 15 yıllık mücadele sırasında işlenen korkunç savaş suçlarıyla eş anlamlıdır.

 

 

Semir Caca kimdir ve dert etmeye değer mi?

 

 

As'ad AbuKhalil

 

 

The Cradle

 

 

Geçen hafta Beyrut'taki barışçıl protestocuların sekter bir saldırıya uğraması; sağcı, militan Hıristiyan Lübnan Kuvvetleri (LK) siyasi partisinin lideri Semir Caca'nın adını bir kez daha gündeme getirdi. Caca'nın adı, Lübnan iç savaşının tarihiyle ve bu 15 yıllık mücadele sırasında işlenen korkunç savaş suçlarıyla eş anlamlıdır.

 

Caca kanıtlanmış savaş suçu kaydına sahip tek kişi olmasa da, sicilinin bu acımasız dönemin diğer savaş ağalarınınkinden daha kabarık olduğu -en kötü vahşetlerin çoğunu işleyen sağcı milislerin standartlarına göre bile- şüphe götürmez.

 

Geçen haftaki haberlere göre, Beyrut'un Tayyune bölgesinde altı protestocunun öldürülmesinden Lübnan Kuvvetleri'ne sadık keskin nişancılar sorumluydu. Ancak daha sonra güvenlik kamerası görüntülerine dayanan hesaplar, o gün olaylarda ilk ölümcül atışı bir Lübnan Ordusu askerinin yaptığını gösterdi.

 

Hem Emel hareketi hem de Lübnanlı direniş grubu Hizbullah, bu ölüm ve yaralanmalardan Caca'yı sorumlu tuttu ve Lübnanlı solcu günlük gazete Al-Akhbar, Caca'nın Nazi üniforması içinde Lübnanlı bir Hitler şeklinde fotoşoplanmış resmini yayınladı. Suriye Sosyal Ulusal partisi, aslen bir İsrail vekil milis grubu olan ve 2005'te Caca'nın hapishaneden salıverilmesinden sonra siyasi bir partiye dönüşen LK'nin dağıtılması çağrısında bulundu.

 

1975'te Lübnan iç savaşı patlak verdiğinde, İsrail ile işbirliği yapan ve İsrail’in askeri ve mali desteğini alan birkaç sağcı (Marunî yönelimli) milis gücü vardı. Ancak Falanjistlerin (Lübnanlı bir Marunî-Hıristiyan milis grubu) askeri şefi ve Falanjist lider Piyer Cemayel'in oğlu Beşir Cemayel, sivil savaş sırasında sağcı milislerin kontrolüne giren Doğu Beyrut'taki rakip liderlere müsamaha göstermedi. Beşir tüm rakiplerini şiddet yoluyla ortadan kaldırdı. 1978'de Ehden'de Tony Franjieh'e ve 1980'de Dani Chamoun'un Kaplan milislerine karşı olduğu gibi bunu bazen de katliamlarla yaptı. Savaş sırasında Caca, Beşir Cemayel'in başkomutanıydı.

 

İç savaş başladığında, kuzey Lübnan'daki Beşhirri kasabasında mütevazı bir geçmişe sahip olan Caca, Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde tıp okuyordu. Caca, savaşın başlangıcında Falanjist milislerine katıldı ('Al-Hekim' - doktor olarak anılmasına rağmen tıp eğitimini asla tamamlamadı).

 

Caca, kısa sürede gaddarlığıyla tanındı ve bu, savaşın en vahşi milis gücü içinde oluyordu. İç savaşın en grotesk yönlerinin tümüne Falanjist milisleri öncülük etti: Filistin mülteci kamplarında ve ayrıca çeşitli Müslüman ve Dürzi köylerinde binlerce sivilin katledilmesi; yüz binlerce Filistinli ve Müslümanın Doğu Beyrut'tan zorla göç ettirilmesiyle sonuçlanan büyük çapta etnik temizlik ve mezhepçi cinayetler vb.

 

Caca ve Beşir Cemayel'in tüm kıdemli personelinin İsrail'de eğitim almış olması dikkat çekicidir. Caca, Falanjistlerın sağcı ideolojisini fanatik Hıristiyan mesihçiliğinin bir versiyonuyla mezcetti. Savaştaki kanlı rolünü Tanrı'dan mülhem olarak görüyordu. Caca, kendisi gibi kuzey Lübnan'dan gelen kuvvetlerinin üyelerini ayrı kışlalarda tuttu ve Beşir Cemayel, bir katliam veya bir güç gösterisi gerektiğinde özel görevler üstlenmeleri için onları çağırdı.

 

Caca'nın savaşçılarıyla konuştuğu o döneme ait kayıtlar, fanatiklerden oluşan bir milis kuvvetindeki dini bir fanatiği ortaya koyuyor. Caca, sevdiğini ve savunduğunu iddia ettiği ülkedeki 'başkalarını' hiçbir zaman gerçekten tanımadı veya tanımayı umursamadı.

 

Nihayetinde, Caca siyasette pragmatik olabileceğini kanıtladı ve Beşir Cemayel Suriye'ye sırtını döndüğünde (Suriye istihbaratıyla gizli anlaşmalara rağmen), yancısı Şam ile müzakerelere başladı.

 

1989-90'da Caca, 1985'te Elie Hobeika'yı devirdikten sonra Lübnan Kuvvetleri'nin başındaydı. Ardından Caca, Hıristiyanlar arasında vahşi bir mini iç savaşı ateşledi. “Tasfiye savaşı” olarak bilinen bu çatışma, cumhurbaşkanlığı Batı Beyrut’ta ve Lübnan’ın çoğu yerinde tartışmalı olmasına rağmen kendisini cumhurbaşkanı diye konumlandıran General Michel Avn’a ve Caca'ya sadık güçler arasındaydı.

 

Bu Hıristiyanlar arası savaşta her iki taraf da gaddarlık eğilimi gösterdi, ancak Caca sivillerin yaşamlarını hiçe sayma konusunda öne çıkıyordu. Milislerini, onlara korku ve dinsel şevk karışımı aşılayarak komuta etti. Savaş, Ekim 1990'da Suriye hükümetinin ABD ve Suudi desteğiyle, Fransız büyükelçiliğine kaçan Michel Avn'ın hareketini ezen müdahalesiyle sona erdi.

 

O dönemde Caca, bugün o ve takipçileri unutmayı tercih etse de, Suriye hükümetiyle iyi ilişkiler içindeydi.

 

1982'de Caca, kirli operasyonları ve suikastlarında büyük ölçüde kendisine güvendiği “Al-Sadm” (Darbe) olarak bilinen özel bir gücün kurulmasına yardım etti. 1990'da Caca'nın, Marunî siyasetindeki baş rakibi ve kendisinin şiddetle yoksun olduğu karizmayla dolup taşan Dani Chamoun'un öldürülmesi emrini verdiği iddia ediliyor.

 

Caca'nın milis kuvvetleri içindeki yönetimi ve operasyon yöntemleri hakkındaki bilgiler, 1994 yılında başbakan Raşid Kerami ve diğer yetkilileri öldürmekten mahkûm edildiği ve dört kez müebbet hapis cezası aldığı yargılanması sırasında ortaya çıktı. Lübnan kriterlerine göre, dava yüksek standartlara bağlı kaldı ve Caca kendisine yöneltilen suçlamaların bazılarını reddetmekte zorlandı. Ölüm cezasına çarptırıldı, ancak cezası zamanın cumhurbaşkanı Elias Hrawi tarafından değiştirildi.

 

Caca, koşulları çoğu Lübnan hapishanesine göre iyileştirilmiş Savunma Bakanlığı'nda 11 yıl hücre hapsinde tutuldu. Esaret altında kaldığı süre boyunca, eşi Sethrida hareketin liderliğini üstlendi ve Lübnan Kuvvetleri'nin gizli kasasını kontrol etti.

 

Caca, Suriye ordusunun Lübnan'ı terk etmeye zorlanması ve güç dengesinin ABD ve Suudi Arabistan ile müttefik yeni 14 Mart muhalefetine geçmesinin ardından, 2005 yılında parlamento tarafından affedildi. Caca, LK'nin hazinesinde kontrol ettiği milyonların ve daha önce milislerine bağışlanan silahların satışından elde edilen paranın faydasını gördü. Ayrıca Abu Dabi ve Riyad'da da hızla yeni patronlar buldu.

 

Geçen haftaki Tayyune cinayetlerinden sonra, Caca'nın adı yeniden öne çıktı. Ancak Caca'nın şahsına ülke çapında gösterilen ilgi fazlasıyla abartılmış olabilir; sonuçta Lübnan Kuvvetleri eskisi gibi değil.

 

Lübnan çevresindeki Arap ordularının çoğundan daha güçlü olan Hizbullah'ın silahlı kuvvetleri, hem içeride hem de jeopolitik olarak LK'ne karşı savaşıyor. 2005 yılından bu yana Caca, ABD ile birlikte Suudi ve BAE hükümetleriyle yakın işbirliği içindedir. Suudiler ve Birleşik Arap Emirlikleri onu aptalca Hizbullah'a karşı bir denge unsuru olarak görüyorlar. Çünkü Lübnan'daki Hristiyanların demografik ve siyasi ağırlığı - mezhepçi bir ülkede insanlar sayılarına göre ölçüldüğü için- önemli ölçüde azalmış durumda.

 

Ayrıca, birçok Müslüman müşteri gönüllü işbirlikçi olduğunda, Batılı hükümetlerin başka güvenilir Hıristiyan siyasi müşterilere ihtiyacı yoktur. Bir zamanların Hıristiyan-Müslüman ayrımı, özellikle Körfez ülkeleri İsrail'le normalleşmeye öncülük ederken siyasi olarak eskisi kadar belirgin değil. Lübnan'daki müşterileri sadece onların liderliğini takip ediyor. Örneğin Fransa'nın Sünni Müslüman Refik Hariri ve Dürzi Velid Cambolat ile ittifakı, Lübnan'daki Hıristiyan politikacılarla olan ilişkilerinden daha güçlü.

 

Wikileaks tarafından yayınlanan Suudi ve ABD belgeleri, Caca'yı çaresiz bir adam olarak gösteriyor. 2008 yılında sızdırılmış bir belgede ABD büyükelçiliğine hizmetlerini – ve adamlarını – sunarken ve karşılığında silah isterken yakalanmıştı:

 

Caca, Washington'un, harekete geçirilebilecek 7.000 ila 10.000 arasında iyi eğitimli Lübnan Kuvvetleri savaşçısı olduğunu bildiğinden emin olmak istediğini söyledi. "Hizbullah'a karşı savaşabiliriz" diyerek kendinden emin bir ifadeyle, "Bu savaşçılara silah sağlamak için sadece desteğinize ihtiyacımız var" diye ekledi.

 

Bir Wikileaks Suudi belgesi, onun para için yalvardığını gösteriyor; Suudilerin Beyrut büyükelçisi Caca adına Riyad'a bir talepte bulunuyor ve LK'nin "Hizbullah'ı caydırmak için güvendiği gerçek güç" olduğunu söylüyor.

 

İyi haber alan bir Lübnanlı gazeteci, Suudi Arabistan'ın Lübnan Kuvvetleri dışında ülkenin tüm siyasi partilerine sağladığı fonları kestiğini söylüyor. BAE hükümeti de Caca'yı destekliyor ve ona nakit para yağdırıyor. Her iki Körfez ülkesi -belki de İsrail'in emriyle- Hizbullah'a karşı olası bir karşı güç olarak ona güveniyor. ABD ise Hizbullah'a karşı koymak için öncelikle Lübnan Ordusuna ümit besliyor. Lübnan’ın kötü şöhretli ve etkisiz askeri sistemine aşina olanlar için komik bir fikir.

 

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Tayyune katliamı sonrasında, Pazartesi günü televizyonda yaptığı ilk konuşmada, adını bir kez bile belirtmeden Caca'ya odaklandı. Nasrallah, LK 'liderini' Lübnan'ı iç savaşa sürüklemesine karşı uyardı ve Hıristiyanların Caca'nın budalalığıyla riske atılabileceği konusundaki endişesini vurguladı. Nasrallah Caca'ya Hizbullah'ın sadece Lübnan'da 100.000 kişilik bir orduyu komuta ettiğini hatırlattı. 15.000 kişilik LK birliklerinin pek çok katı bir büyüklük.

 

Ancak Caca özgür bir ajan değil ve hiçbir zaman da olmadı. Milislik kariyerine İsrail'in ajandasını uygulayarak başladı ve bugün de BAE ve Beyrut'taki Suudi büyükelçiliklerindeki çalışanların emirlerini takip etmekle tenzil-i rütbe eyledi. Nasrallah konuşmasında Caca'nın “yabancı müttefikleri”ne de kimliklerini belirtmeden atıfta bulundu.

 

Dikkati Semir Caca'ya odaklamanın tehlikesi, onun Lübnan'daki Hıristiyanların "savunucusu" olarak ortaya çıkma arayışına farkında olmadan yardımcı olmaktır ki bu, Hizbullah'la yüzleşerek açıkça elde etmeye çalıştığı bir roldür.

 

Bu daha önce de işe yaramış bir taktik: 1975'te FKÖ ve Lübnan Ulusal Hareketi, geniş ölçüde Hıristiyanlara hitap edecek bir strateji geliştirmeden, sadece Falanjist partinin tehlikesine odaklanmıştı. Bir yıl içinde Falanjistler, Marunî yönelimli birkaç partiden biri olmaktan, Lübnan'ın 1943'teki bağımsızlığından bu yana Marunîler arasındaki en güçlü siyasi kuvvet haline geldi.

 

Caca, politik yelpazedeki insanlara hitap edebilecek etkili bir ulusal siyasi lider değil. Bununla birlikte LK milislerini siyasi bir partiye dönüştürdüğünden beri iyi bir siyasi organizatör olduğunu kanıtladı. Partisi 2018 Lübnan seçimlerinde büyük kazanımlar elde etti ve bugünkü kışkırtıcı eylemleriyle, yaklaşan Mart 2022 seçimlerine hazırlanıyor olabilir.

 

Ancak Caca askeri büyüklük yanılsamalarıyla malul ve yabancı fon sağlayıcılarına Hizbullah'ı sadece kendisinin yok edebileceği fantezisini satıyor. Bu, gerçeklikten o kadar uzak bir düşünce ki, Caca savaş yıllarındaki şahsiyetinin karikatürüne indirgenme riskiyle karşı karşıya. Ancak bu komik durumu; pervasız, mezhepçi seferberlik ve ajitasyon yoluyla önümüzdeki aylarda Lübnan için doğuracağı tehlikeyi hiç azaltmıyor.

 

 

Çeviri: Medya Şafak