Davos 2023: Adaletsiz bir dünyayı korumak

Davos 2023: Adaletsiz bir dünyayı korumak
"Dünya nüfusunun en yoksul yarısından bir kişinin, en zengin %1'den birinin bir yılda kazanacağını kazanması 112 yıl sürer. Son on yılda, en zengin yüzde 1, tüm yeni servetin yaklaşık yarısını ele geçirmişti; şimdi bunun üçte ikisini yakalıyorlar. Davos'un istikrara kavuşturmak istediği dünya, işte bu aşırı adaletsiz dünyadır."

 

 

Atilio A. Boron

 

Al Mayadeen English

 

 

Güçlü bir küresel kuruluş olan Dünya Ekonomik Forumu bireyciliği yüceltiyor ama ayrıcalıklarını korumanın tek etkili yolunun dünyadaki kapitalist sınıfların kolektif eylemini geliştirmek olduğunu çok iyi biliyor.

 

Dünya Ekonomik Forumu bu Pazartesi Davos'ta toplandı. Bu, küresel ekonomik ve siyasi seçkinlerin veya Fidel'in, daha uygun bir şekilde "emperyal burjuvazi" dediği şeyin 53. toplantısı. Kapitalizm tarafından sömürülen ve ezilen dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun, çağımızın büyük mücadelelerini koordine etmek için Davos benzeri bir yapı oluşturmayı başaramamasının aksine, sağ, dünya çapında bir örgütlenmenin ve küresel müdahale stratejilerinin geliştirilmesinin faydalarını çok iyi biliyor. Bu güçlü küresel vakıf bireyciliği yüceltiyor ama ayrıcalıklarını korumanın tek etkili yolunun dünya çapındaki kapitalist sınıfların kolektif eylemini geliştirmek olduğunun çok iyi farkında. Bu, onların; küresel ve birleşik bir stratejiye sahip bir aktöre karşı yerel olarak mücadele etmekte ısrar eden çok sayıda kapitalizm muhalifiyle bir çatı altında yüzleşmek için, dünya jeoekonomik ve jeopolitik satranç tahtası üzerinde uyum içinde hareket ettikleri anlamına geliyor. Söylediklerimizi örnekle açıklamak gerekirse: Tarımdaki üretimi ve kullanımı küresel bir stratejiye dayanan Bayer'in pestisitlerine ve transgenik ilaçlarına karşı, en iyi ihtimalle çok az yerel veya bölgesel etkiye sahip, izole ve bağlantısız protestolarla mücadele edemezsiniz.

 

En başından beri Davos toplantısının tüm misyonu da buydu. Çağdaş kapitalizmin egemen aktörleri arasındaki koordinasyon çabalarını güçlendirin, onların stratejilerini ve mücadele taktiklerini geliştirin, durumun teşhisinde ve ortaya koyduğu zorluklarla yüzleşmenin olası yolları üzerinde anlaşın. Ayrıca bir güç gösterisi yapmak için beş kıtadan devlet ve hükümet başkanlarını, yüzlerce politikacıyı, ekonomisti, uzmanı ve o İsviçre kasabasında imzalanan anlaşmaları dünyaya yayacak bir sürü sosyal iletişimciyi çağırın. Küresel kapitalizmin yaklaşık 2.700 liderinin bu yıl Davos'a katılması bekleniyor.

 

Toplantı, parçalanmış bir dünyada uluslararası işbirliği çağrısında bulunacak; bu, eski liberal küreselleşmenin dağılmış olduğunun, aslında "iki küreselleşme" veya uluslararası ekonomik alt sistemin mevcudiyetinin kabul edilmesi anlamına geliyor. Birincisi Japonya, Güney Kore ve Avustralya'daki kolları-uzantıları ile Kuzey Atlantik dünyasında; diğeri de Çin merkezli, ekonomik olarak daha güçlü ve Asya'nın her yanına, "Kuşak ve Yol Girişimi" aracılığıyla gezegenin 128 ila 144 ülkesine (yılına bağlı olarak) yayılıyor. Bu çerçevede, Davos uzmanları ve stratejistleri, yavaş ekonomik büyüme, enflasyon, enerji ve gıda krizleri ile Ukrayna'daki savaşın alışılmadık bir baskıyla gösterdiği küresel jeopolitik düzeydeki çok ciddi durumun yarattığı eşzamanlı zorluklarla nasıl başa çıkılacağı konusunda bir fikir birliğine varmaya çalışacaklar. Küresel kapitalizmin meşruiyetinin giderek daha fazla sorgulandığının farkında olan Dünya Ekonomik Forumu'nun kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Klaus Schwab, "hükümetler ve özel sektör arasındaki işbirliğini" güçlendirmeyi öneriyor. Schwab, salgının zirvesinde de devletlerin ekonomik döngünün toparlanmasındaki rolünün önemli ölçüde vurgulandığı "yeni sürümlü bir kapitalizm" ihtiyacını gündeme getiriyordu. Dahası, “devlet güdümlü kapitalizm”den bahsetmeye başlamıştı. Şimdi yaklaşımını yumuşatmış ve "özel sektör" maskesinin altına gizlenerek piyasaların rolünü yeniden değerlendirmiş görünüyor. Ama hiçbir durumda, ne daha önce ne de şimdi, Schwab ve arkadaşları kapitalist devletleri demokratikleştirmeye yönelik en ufak bir niyet ima etmediler ya da son yıllarda, özellikle de pandeminin patlak vermesinden ve Ukrayna'daki savaştan beri skandal bir şekilde tekelleşen serveti, en küçük bir ölçüde olsun, yeniden dağıtmak için herhangi bir çaba sarf etmediler. Oxfam 2023 raporlarının sağladığı veriler dehşet verici. Bir düşünün, “milyarderler son 2 yılda 23 yıl boyunca elde ettiklerinden daha fazla zenginlik topladılar; gıda ve enerji milyarderleri iki yıl öncesine göre 453 milyar dolar daha zenginleşirken, 2022'de 263 milyon insan 'aşırı yoksulluk' seviyesine düştü”. Daha somut bir tasvir için Oxfam durumu şöyle özetliyor: "Dünya nüfusunun en yoksul yarısından bir kişinin, en zengin %1'den birinin bir yılda kazanacağını kazanması 112 yıl sürer." Son olarak, yeni bir Oxfam raporu, "en zengin yüzde 1; 2020'den bu yana yaratılan 42 trilyon dolar değerindeki tüm yeni servetin yaklaşık üçte ikisini aldı; bu, dünya nüfusunun en alttaki yüzde 99'unun elindekinin neredeyse iki katı kadar bir para." Son on yılda, en zengin yüzde 1, tüm yeni servetin yaklaşık yarısını ele geçirmişti; şimdi bunun üçte ikisini yakalıyorlar. Davos'un istikrara kavuşturmak istediği dünya, işte bu aşırı adaletsiz dünyadır.

 

 

Çeviri: Medya Şafak