Yumuşama çabalarından sonra İran-Suudi-Suriye ekonomik üçgeni mi doğuyor?

Yumuşama çabalarından sonra İran-Suudi-Suriye ekonomik üçgeni mi doğuyor?
Reuters, Esad'ın kardeşi Mahir liderliğindeki Suriye müzakere ekibinin Suudileri Suriye'de hâlâ aktif olan köktenci milislere sağlanan fonları kesmeye çağırdığını bildirdi. Öte yandan Riyad, Şam'dan, Suriye iç savaşında köktenci gruplar saflarında savaştıkları için yıllardır Suriye hapishanelerinde bulunan Suudilerin davasını kapatmasını da istemiş.

 

Alwaght

 

ABD'nin Arap müttefikleri, Suriye'ye yönelik düşmanca politikalarını gözden geçiriyor ve Şam ile diplomatik ilişkilerini yeniden kuruyor. 2011 çatışmasının patlak vermesinin ardından Suriye hükümeti ile diplomatik ilişkilerini kesen BAE ve Bahreyn, 2018'de büyükelçiliklerini yeniden açarak Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ilişkileri yeniden tesis etmek için harekete geçmişti.

 

Son iki yılda Suriye-BAE liderleri birkaç kez bir araya gelerek Şam ve Abu Dabi'nin daha yakın bir ilişki aradığını gösterdi.

 

Çin'in aracılık ettiği anlaşmanın İran ve Suudi Arabistan'ı normal ilişkilere döndürmesinden bu yana henüz bir ay geçmemişken, Riyad, Esad hükümetiyle yakınlaşmaya hazır olduğunun işaretlerini veriyor.

 

Görünen o ki, Pekin mutabakatından sonra, bir tarafı İran-Suriye ekseni olmak üzere, Çin ve Rusya gibi büyük güçlerin ortaklığıyla Batı Asya'daki oyunu değiştiren yeni bölgesel jeopolitik ortaya çıkmaya başladı.

 

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping geçen haftaki Rusya ziyaretinde Rus mevkidaşı Vladimir Putin'e dünya politikaları ve ilişkilerinde köklü değişiklikler gerçekleştiğini ve bu geçişe iki ülkenin yol açtığını söyledi. Çinli liderin bu iddiası, gerçekten de, ABD'nin geleneksel bir müttefiki olan Suudi Arabistan'ın Suriye ve İran'la yakınlaşmaya yönelmesiyle somutlaşıyor. Üstelik bu durum, Washington'un son yıllarda Tahran ve Şam'ı tecrit etmek yönündeki yoğun gayretine rağmen gerçekleşti. Ancak bu çabalar sadece para israfı olarak görülmekle kalmadı, Riyad ve Abu Dabi gibi Washington müttefikleri de Tahran ve Şam'ı kucaklamaya başladı.

 

İran-Suriye-Suudi ekonomik üçgeni

 

Singapur Ulusal Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü'nün üst düzey üyelerinden James Dorsey, Modern Policy dergisine yazdığı bir yazıda, İran-Suudi ilişkilerinin yeniden başlatılmasının ve ardından Suriye'nin buna dâhil olmasının, üç ülkenin ekonomik hedeflerini bölgesel gerilimler olmadan sürdürmesine olanak tanıyacağını açıkça belirtti. Dorsey'e göre, Suudi Arabistan'ın İran ve Suriye ile ilişkilerini düzeltmesi, Suudi ekonomisini çeşitlendirmek ve yeniden inşa etmek anlamına geliyor ve İran ve Suriye, şiddetli Amerikan yaptırımlarının etkileriyle başa çıkmaya çalışırken, Suudi Arabistan ikisi için yeni bir ekonomik ortağa dönüşebilir.

 

İran ve Suudi Arabistan arasındaki diplomatik boşluk yıllarında, ticaret fiilen durdu ve yılda maksimum 40.000 $'lık seviyeye kadar geriledi, ancak bir yıl önce müzakerelerin başlamasıyla iki ülke arasındaki ticaret 14 milyon doları aştı. Önceki yılların rakamlarına göre önemli bir sıçrama. Bu ticaret hacmi Ocak ayında, İran Gümrük Bakanlığının eski sözcüsü Ruhullah Lütfi tarafından da teyit edilmişti:

 

“İki büyük ülke İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin yakınlaşması ve Irak arabuluculuğuyla diyaloğun güçlenmesiyle İran'ın Suudi Arabistan'a ihracatı 15 milyon dolara ulaştı ve ihracatın yüzde 96,5'ini demir-çelik saclar oluşturdu.”

 

Suudi Arabistan, ekonomik büyümesine katkı sağlamak için turizmde BAE ve Katar ile rekabet etmeye devam ediyor, ancak Krallık, bölgesel bir turizm merkezi olmasına izin vermeyecek engellerle karşı karşıya. Birinci engel, Suudi mali kaynaklarının büyük bir bölümünü yutan Yemen savaşıdır. Suudi Arabistan, İran'la yakınlaşmanın Yemen davasının çözümünü hızlandıracağından emin. Öte yandan Suudi Arabistan'ın Suriye'de iddialı ekonomik planları var. BAE'den çok daha önce, ülke Suriye pazarındaki varlığını artırmıştı ve Riyad'ın Suriye'deki ekonomik rakibi Abu Dabi'nin gerisinde kalmaya niyeti yok.

 

Yaklaşık bir yıl önce, Arapça yayınlanan Al-Watan gazetesi, Suriye Yatırım Örgütü başkanının, Emirlik yatırımcılarının Suriye'nin yenilenebilir enerji sektörüne para ayırmak istediğini söylediğini aktarmıştı. Yine geçen yıl, Suriye devlet haber ajansı SANA, BAE şirketleri ile ülkenin elektrik bakanlığının başkent Şam'ın eteklerinde bir güneş enerjisi santrali inşa etmek için bir anlaşma imzaladığını bildirdi. Bu arada, Suudiler kendilerini Suriye pazarındaki rakiplerinin gerisinde görüyor ve bu nedenle Şam ile siyasi ilişkilerinin yeniden kurulmasına yeşil ışık yakıyorlar.

 

Öte yandan, Suriye hükümetinin büyük ölçüde savaş ve yakın zamanda depremle harap olmuş bir ülkeyi yeniden inşa etmek için on milyarlarca dolarlık finansmana ihtiyacı var ve Suudiler bu kritik zamanda Esad için bir ekonomik destek kaynağı olabilirler. Bununla birlikte, Fars Körfezi Arap devletlerinin potansiyel yatırımlarının Suriye'de engellerle karşılaşması muhtemeldir. Amerikan yaptırımları büyük bir engel olabilir. Ancak bu yatırımlar ABD'nin rakipleri Çin ve Rusya tarafından desteklenecek.

 

Riyad-Şam ilişkilerini yeniden tesis etmenin siyasi yönü

 

Suriye-Suudi bağlarının yeniden tesis edilmesindeki derin Kremlin desteği gözlemlenebiliyor. Wall Street Journal'ın bildirdiğine göre, Rus arabuluculuğu iki ülke arasındaki müzakerelerin açılmasında belirleyici oldu ve Rusya Devlet Başkanı son zamanlarda Moskova'da Esad'ı ağırlarken, Suriye lideriyle Krallık’la yumuşama anlaşmasının şartları hakkında görüştü. Wall Street Journal, Suudi-Suriye ilişkilerini normalleştirme çalışmalarının bir diğer bölümünün İran tarafından yapıldığını ve Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi yönetiminin, Suudilerle Pekin anlaşmasını imzaladıktan sonra Şam'ı Riyad ile diplomatik kanalları yeniden açmanın önemine ikna ettiğini bildirdi. Aynı zamanda, Esad'ı Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile ilişkileri düzeltmeye ikna eden sadece Rusya ve İran değil; her ikisi de uzun süredir arabuluculuk yapan Umman ve Ürdün de bunda rol oynadı.

 

Reuters, Esad'ın kardeşi Mahir liderliğindeki Suriye müzakere ekibinin Suudileri Suriye'de hâlâ aktif olan köktenci milislere sağlanan fonları kesmeye çağırdığını bildirdi. Öte yandan Riyad, Şam'dan, Suriye iç savaşında köktenci gruplar saflarında savaştıkları için yıllardır Suriye hapishanelerinde bulunan Suudilerin davasını kapatmasını da istemiş.

 

Ayrıca, geçen ay meydana gelen yıkıcı depremin Şam'ın diplomatik hareketliliğini artıran itici bir güç oluşturduğunu da unutmamak gerekir. Suriye'nin depremin vurduğu bölgelerine Suudi Arabistan'dan insani yardım geldi. Felaketin hemen ardından Suudi Arabistan Halep'e gıda ve tıbbi malzeme taşıyan kargo uçakları gönderdi. Depremin ardından Esad, planlarını ilerletmesine yardımcı olacak şekilde uluslararası dayanışmaya da tanık oldu. Ürdün ve BAE dışişleri bakanlarını Şam'da kabul etti ve 2011'den beri ilk kez, Bahreyn Kralı Hamad bin İsa el Halife ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi ile telefonda görüştü. Deprem sonrası yaşanan bu gelişmeler, Suriye siyaset alanını tamamen dönüştürmüş durumda.

 

 

Çeviri: Medya Şafak