Arafat’ın İran’ı ziyaret ettiği ve Filistin elçiliğini açtığı gün neler oldu?
- Medyasafak.net
- ANALİZ
- 04.03.2025

Ziyaret, İran'ın Filistin meselesine yönelik dış politikasındaki dönüşün çarpıcı bir işaretiydi. New York Times o dönemde ziyaret hakkında haber yapmıştı. Gazete, “Şah, İsrail ile ilişkilerini sürdürüyor ve rejimin petrol ihtiyacının yaklaşık %60'ını sağlıyordu” diye yazmıştı.
Faramarz Kouhpayeh
Tahran Times
Ezilen Filistin ulusu, İran'daki İslam Devrimi'nden ilham alan birçok Müslüman ve Müslüman olmayan ulustan sadece biriydi. İslam Devrimi'nin zaferi, Filistinlilerin mücadelesinin geleceği için çok önemli, belirleyici ve ümit verici bir faktördü.
İslam Devrimi'nin zaferi, özellikle işgal altındaki topraklarda ve Lübnan halkı arasındaki Müslüman Filistinliler arasında büyük bir sevinç yarattı. Filistinli savaşçılar, şehirlerin sokaklarına çıktılar ve mülteci kamplarında, İslam Devrimi'nin zaferi için sevinçlerini ifade etmek üzere gökyüzüne kutlama amaçlı ateşler yağdırdılar.
İslam Devrimi'nin zaferinden altı gün sonra, 18 Şubat 1979'da, Siyonist işgalci İsrail rejiminin yakın müttefiki, devrik Muhammed Rıza Şah rejimi tarafından nefret edilen FKÖ Başkanı Yaser Arafat, ani ve habersiz bir ziyaret için Tahran'a geldi. Şam'dan Tahran'daki Mehrabad Havaalanı'na vardığında muhabirlere, "İran ve İmam Humeyni, ümmetimizin (Müslümanların) asla pes etmeyeceğini gösterdi. İranlılar Filistinlilerin etrafındaki zincirleri kırdı. Sizin bu büyük devriminiz zaferimizin garantisidir!" ifadelerini kullandı.
FKÖ başkanı ayrıca Mehrabad Havaalanı'ndaki röportajında, "Devriminiz, tüm dünyaya şok dalgaları gönderen ve İsrail ile emperyalizmi titreten bir deprem gibiydi" dedi.
Arafat'a, Filistin hareketinin İran Devrimi sonrasında kendisini daha güçlü hissedip hissetmediği sorulduğunda, "Kesinlikle. Bu alandaki tüm strateji ve politikayı tamamen değiştirdi. Her şey baş aşağı döndü!" diye yanıt verdi.
Ziyaret, İran'ın keskin dönüşünün işaretiydi
Ziyaret, İran'ın Filistin meselesine yönelik dış politikasındaki dönüşün çarpıcı bir işaretiydi. New York Times o dönemde ziyaret hakkında haber yapmıştı. Gazete, “Şah, İsrail ile ilişkilerini sürdürüyor ve rejimin petrol ihtiyacının yaklaşık %60'ını sağlıyordu” diye yazmıştı.
Pehlevi rejimi başlangıçta İsrail'i tanımayı reddetmiş, ancak Şah, iktidardaki kontrolünü sıkılaştırdıktan sonra işgalci rejimle açık ve gizli bağlar kurmuştu. Siyonistlerin çıkarlarını gözetmek amacıyla da resmi olmayan bir İsrail elçiliği yıllarca Tahran’da faaliyet göstermişti.
Filistin heyetinin Tahran'ı ziyaretiyle eş zamanlı olarak, Arafat'ın huzurunda, başkentin merkezindeki resmi olmayan Siyonist elçilik binasının kapısının tepesine "Filistin Elçiliği" yazan bir tabela yerleştirildi.
Gerçekten de, elçilik bir casusluk merkezi gibiydi. İsrailli güvenlik uzmanları, kötü şöhretli Pehlevi rejiminin gizli polisinin, SAVAK’ın kurulmasına yardımcı oldular ve teşkilatın personel eğitimine büyük katkı sundular. İsrail istihbarat servisleri ve SAVAK, Devrim’den önce İran'daki özgürlük hareketini bastırmak için yakın temas halindeydiler.
İsrail rejiminin üst düzey yetkilileri, Müslüman halklar arasında öfkeye yol açmasına rağmen, Şah rejiminin yetkilileriyle toplantılar yapmak için İran'ı defalarca ziyaret etti.
Ancak, İmam Humeyni liderliğindeki 1979 İslam Devrimi'nden sonra İran, Müslüman halkın talepleri doğrultusunda rotasını değiştirdi ve ülke, gasıp İsrail rejimiyle tüm diplomatik ve ticari bağlarını kopardı. Devrimden önce bile birçok İranlı, Güney Lübnan’da Siyonist rejim tarafından saldırıya uğrayan Şii toplumunun ezilenlerine ve oradaki Filistinli mültecilere yardım etmek için Lübnan'a gitmişti.
İmam Humeyni'nin Filistin heyetiyle görüşmesi
İmam Humeyni görüşmede Arafat'a, solcu Arap milliyetçiliğinin ve yabancı güçlere güvenmenin Filistin mücadelesini zafere taşıyamayacağını vurguladı. Bunun yerine İmam, Filistinlilere yalnızca Yüce Allah’a güvenmenin ve Kuran-ı Kerim ile İslami öğretilere dayanmanın işgal altındaki Filistin topraklarının kurtuluş yolunu açacağını söyledi.
İmam Humeyni, "Şah da umudunu Amerika, Birleşik Krallık, Çin, İsrail vb.den gelen desteğe bağlamıştı. Ancak onların desteği çok güçlü değildi. Yalnızca Allah'ın bahşettiği yardım güvenilirdir," diye konuştu.
İmam Humeyni ayrıca, Filistin meselesinin tüm İslam dünyasının meselesi olduğunu vurgulayarak, Filistinlilerin ayaklanmasını desteklemenin yalnızca siyasi mücadelelerinde değil, aynı zamanda kutsal Kudüs'ün gaspçıları ve destekçileriyle savaş meydanında ve silahlı mücadelede de tüm Müslüman uluslar tarafından üstlenilmesi gereken dini bir görev olduğunu belirtti.
Direniş Filistin sorunu için tek çözümdür
1988'de, yani İmam Humeyni ile görüşmesinden yaklaşık on yıl sonra, Arap yöneticilerin Filistinlilerin acılarına karşı duyarsızlığı karşısında Arafat, uygulanamaz iki devletli çözüm teklifinin cazibesine kapıldı. Baskılara boyun eğdi ve İsrail rejimiyle müzakerelere başladı, ardından FKÖ’nün İsrail rejimini tanıdığı ve silahlı mücadeleyi reddetme sözü verdiği Oslo Anlaşması'nı imzaladı. Bu anlaşmanın, Filistinlilerin mücadelesi üzerinde yıkıcı etkisi oldu.
Medya Şafak