Tüm Fitnelerin Ardında Âl-i Suud Parmağı Var

Tüm Fitnelerin Ardında Âl-i Suud Parmağı Var
İmam Humeyni’nin Âl-i Suud hakkındaki ikazlarını dikkate alsaydık bugün onlar İslam ülkelerinde fitne çıkaramazlardı. Bugün fitnenin hâkim olduğu bütün İslam ülkelerinde, Bahreyn’de, Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Pakistan’da, Lübnan’da, Afganistan’da… Âl-i Suud’un parmağı vardır.

Rajanews

Müslümanlar Müşriklerden Beri Olun Ayetini Hayata Geçirselerdi Bugün Hz. Peygamber'e Hakaretle Karşılaşmazdık


Tahran Beheşti Zehra Şehidliği'ndeki Hac Şehidleri Anıtı'nda 1987 yılında meydana gelen Hac katliamında şehid olan hacılar anıldı.

Reja News'in haberine göre anma töreninde konuşan Mühendis Hacı Said Kasımî, bu töreni, Allah yolunda hicret edenlere, müşriklerden beri durmayı şiar edinenlere, Aşura Kevseri'nin suyundan kana kana içenlere ve Allah'ın Evi'nde kanlarını feda eden Salihlerin Varisi'ni bekleyenlere ithaf etti.

Hac katliamının unutulmaması gerektiğinin altını çizen Hacı Kasımî, “İmam Humeyni (r.a) de hac katliamının hafızalarda canlı tutulması gerektiğini vurgular ve buna özen gösterirdi” diye konuştu.

Konuşmasında İmam Humeyni'nin “Kanlı hac hadisesi göz ardı edilebilecek bir olay değildir… Saddam meselesini bir kenara koysak, bize kötülük eden herkesi affetsek bile Hicaz meselesini unutamayız. Hicaz meselesi bambaşka bir konudur, diğer meselelere benzemez. Hicaz günü unutulmaması gereken bir gündür. O gün, İslam'a ihanetin günüdür.” (Sahife-i İmam, c. 20, s. 369) sözünü aktaran Hacı Kasımî, “Geçen seneki anma töreninde de söylediğim gibi bu olayın müsebbibi, Alman katil Ulrich Wagner'dir. Elbette katliam olaydan altı ay önce gizli bir oturumda, dönemim ABD savunma bakanı Weinberger ve Suudi mevkidaşı Abdülaziz tarafından planlanmıştır. Dönemin Suudi devlet bakanı Naif b. Abdülaziz'in de olayda parmağı vardır. Elhamdülillah her ikisi de geçtiğimiz bir iki yıl içinde ecel hakikatini idrak etmiş ve atalarına kavuşmuşlardır” dedi.

İmam Humeyni'nin hastalanıp vefat etmesinde, anlaşmanın kabulünün ve Ayetullah Muntezeri'nin azlinin yanı sıra hac katliamının da etkili olduğunu ifade eden Hacı Kasımî şöyle konuştu: “İmam bu konuda şöyle buyurmuştur: Ben bazı konularda gerçekten tahammül gösterdim. Savaş konusunda ve diğerlerinde sabırlı oldum. Ama bu olay tahammül sınırlarımı aştı. Bu olay diğerlerine benzemiyor.” (age., s. 371)

Siyasî eğilimler nedeniyle hac katliamının unutulmaya yüz tuttuğunu kaydeden Hacı Kasımî, “Hizbullah, Âl-i Suud'a yönelik mukaddes nefreti canlı tutmakla görevlidir. İmam Humeyni'nin tabiriyle İslam'ın sırtına saplanmış hançer olan fesat kaynağı Suudilerden intikam alma fırsatını ancak bu şekilde elde edebiliriz” dedi.

Hacı Kasımî, İmam Humeyni'nin 1987 Hac Mesajı'ndan alıntılarla konuşmasına şöyle devam etti:
“Tevhidî rükünlerden ve siyasî haccın farizalarından olan müşriklerden beraat, hac günlerinde mümkün mertebe görkemli bir biçimde ilan edilmelidir. İmkânlar ölçüsünde görkemli mitingler ve sokak gösterileri düzenlenmelidir. İranlı ve İranlı olmayan muhterem hacıların, Hac Kurumu yetkilileri ve benim temsilcim Hüccetülislam Kerrubi ile irtibat kurarak, bütün bu etkinliklere katılmaları sağlanmalıdır. Bütün hacılar hep bir ağızdan müşriklerden ve küresel emperyalizmden, en başta katil Amerika'dan uzak olduklarını, beri olduklarını tevhid evi Kabe'nin yanı başında haykırmalı, Allah'ın ve halkın düşmanlarına kin beslediklerini açığa vurmalıdırlar.”

“Din, Hakk'a muhabbet beslemekten ve batıldan uzak durmaktan başka bir şey midir? Muvahhidlerin aşkı, müşriklere ve münafıklara duydukları nefreti tamamen ortaya çıkarmadıkça ihlâs bulmaz. Zulmün, istismarın, köleliğin ve her türlü kötülüğün ve halk karşıtı girişimlerin açıkça telin edilmesi için en emniyetli mekân olan Kâbe'den daha liyakatli bir yer var mıdır? Misakın yenileneceği, putların yıkılacağı, Hz. Peygamber'in (s.a.a) en önemli siyasî hareketinin anılacağı ve tekrarlanacağı daha iyi bir yer var mı? Hz. Peygamber'in sünneti ve müşrikelrden beraat ilanı eskiyecek bir şey değildir. Beraat ilanı hac mevsimiyle sınırlandırılmamalıdır; Müslümanlar bütün dünyada her fırsatta müşriklerden beri olduklarını, Hakk'a aşk ile bağlı olduklarını ve Allah'ın düşmanlarına kin beslediklerini haykırmalıdırlar. Şüphe ve fitne tohumları ekenlere, taş kalplilere, yoldan sapanlara kulak asmamalı, bir an olsun bu tevhidî kutsal çağrıdan gaflet etmemelidirler. Böyle yaparsak dünyayı yiyip bitirenler, halklara düşmanlık besleyenler bundan sonra rahat yüzü görmezler. Aksi takdirde Müslümanları silahsızlandırmak, ümmet-i Muhammed'i (s.a.a) güçsüzleştirmek için her yola başvurur; Kâbe'nin kutsiyetine mitinglerle, yürüyüşlerle, sokak gösterileriyle saygısızlık etmeyin, hac ibadet ve zikir yeridir, derler. Saray mollaları da nasihatlerinde mücadelenin, beraatın, savaşın ve çatışmanın dünyaperestlerin işi olduğunu, dünyayı talep edenlerin böyle şeylerle uğraşacağını söyler, siyasî meselelere karışmanın, bilhassa hac günlerinde siyasetle uğraşmanın ulemanın şanına yakışmayacağını talim ederler.”

Bütün bu yanlış telkinlerin dünyaperestlerin gizli siyasetlerinin bir parçası olduğunu ifade eden Hacı Kasımî konuşmasını şöyle sürdürdü: “Müslümanlar sahip oldukları bütün imkânları kullanarak ilahî değerleri ciddiyetle savunmalı, mücadele ve mukaddes savunma saflarını sıklaştırıp güçlendirmeli ve şeytanın takipçilerine bundan böyle inanç saflarına ve Müslümanların izzetine saldırma olanağı tanımamalıdırlar. Dünyanın her köşesindeki Müslümanlar, özellikle Kâbe'dekiler hak ordusuna katılıp Şehidlerin Efendisi İmam Hüseyin (a.s) gibi hac ihramından çıkıp savaş zırhları kuşanmalı ve zemzem kuyusunun başında şehadet guslü almalıdırlar! Müslümanlar ancak bu şekilde yenilmez bir ümmete dönüşerek perçinlenmiş bir duvar (bunyan-ı mersus) olurlar. İşte o zaman Batı, Müslümanlara karşı koyma gücünü kendinde bulamaz. Hacda beraat ilan etmek, mücadele misakını yenilemenin ve küfürle, şirkle ve putperestlikle savaşı devam ettirmek için mücahidler ordusu kurmanın tek yoludur. Beraat ilanı, yüzyıllardır uğradığı zulümden dolayı sabrı taşan ümmetin feryadıdır. Beraat feryadı, başta Amerika ve İsrail olmak üzere Doğulu ve Batılı güç odaklarının saldırılarına uğrayan Lübnanlı, Filistinli, Afrikalı… Müslümanların feryadıdır. Beraat feryadımız, Amerika'nın ve diğer despotların zalimliklerine dayanamayan bütün Müslüman halkların feryadıdır.”

“İmam Humeyni'nin öğretilerini hayatımıza geçirseydik bugün Hz. Peygamber'e hakaret edildiğine şahit olmazdık” diye konuşan Hacı Kasımî, “İmam Humeyni'nin Âl-i Suud hakkındaki ikazlarını dikkate alsaydık bugün onlar İslam ülkelerinde fitne çıkaramazlardı. Bugün fitnenin hâkim olduğu bütün İslam ülkelerinde, Bahreyn'de, Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Pakistan'da, Lübnan'da, Afganistan'da… Âl-i Suud'un parmağı vardır” dedi.

Hacı Kasımî konuşmasını İmam Humeyni'nin şu duasıyla sonlandırdı: “Allah'ım! Hiç kimse bilmese de sen biliyorsun ki biz, din bayrağını dalgalandırmak için kıyam ettik. Resulünü izleyerek Batı'nın ve Doğu'nun karşısında durduk ve yolumuzda ilerlerken bir an olsun duraksamadık. Allah'ım! Bu toprakların çocukları, ana babalarıyla birlikte, dinin izzetini korumak için şehid oldular ve güler yüzle, iştiyakla ve ümitle sonsuz rahmet göğüne kanat açtılar. Allah'ım! Biliyorsun ki Resulünün ümmeti ülkemizde birçok komployla karşı karşıya. Şeytanın uşakları ülke içinde ve dışında onları rahat bırakmıyor. Halkımızı ekonomik darboğaza sokma çabaları günden güne artıyor. Allah'ım! Biliyorsun ki halkımız bütün sorunları göğüslemeye hazırdır. Senden başka kimseden korkmuyor, bütün sıkıntılara tahammül gösteriyorlar. Kazandıkları zaferlerin senin lütfun olduğuna inanıyorlar. Öyleyse bir kez daha bize lütfet ve halkımızın kalbini bir kez daha zafer ümidiyle teselli et! Askerlerimizi gaybî yardımlarınla ve görünmez ordunla destekleyip muzaffer kıl! Sıkıntılar karşısında tahammül gücümüzü artır. Yenilgi ve zafer halinde razı olma nimetini bizlere bağışla. Senin dinin uğrunda şehid, gazi, kayıp ve esir veren halkımızın kalbini kulluk yolunda aşkla doldur. Şehidlerimize velayet kevserinin tatlı suyundan nasip et ve inkılâbımızı İmam-ı Zaman'ın inkılâbına ulaştır!”

medyasafak.com