"Ürdün’den Suriye’ye Bakış"

"Ürdün’den Suriye’ye Bakış"
Abdülbari Atvan'ın Kuds el Arabi'de yayınlanan son yazısı...

Abdulbari Atvan

El-Quds el-Arabi


Ürdün'ün birçok sorunu var. Çoğunluğu siyasi olmak üzere yaşamsal koşullara kadar birçok konuda dertli. Karşısında güçlü bir muhalefet olan kral Abdullah'tan başlamak üzere, sokaktaki vatandaşa ve taksi şöförüne kadar Ürdünlülerin en büyük derdi Suriye'de devam eden olaylar, rejimin kalışı veya devrilişine kalan süre ve ülkede bu iki durum doğrultusunda olabilecek çözümler.

Birleşmiş Milletler ve Arap birliği Suriye temsilcisi Lakhdar İbrahimi krizin çözümüne dair yeni siyasi umutlardan bahsederek siyasi çözüm konusunu canlandırdı. Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın 2014'te bitecek olan görevini yetkileri olmadan bu tarihe kadar sürdürebileceği konuşulurken; Suriye cumhurbaşkanının bu çözümü reddettiği ve seçimler konusunda ısrar ettiğini söyleyenler de var.

İbrahimi sessizliğini koruyor, cebinde taşıdığı son çözüm çabaları hakkında ve misyonu gereği yorumlarında göreviyle ilgili herhangi bir ipucu vermiyor. Ama Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad'ın Moskova'ya doğru uçan uçağı, yeni girişimin veya bazı maddelerinin kabul edilebileceği izlenimini veriyor. En azından müttefikleri olan Ruslarla bu konuyu görüşecekler.

Cumhurbaşkanı yardımcısı Faruuk Şara'nın ‘Rejim veya muhalefet askeri yollarla çözüme ulaşcak güçte değil' yorumu Cumhurbaşkanı Esad'ın bir çıkış yolu aradığını gösteriyor. Ürdünlü ileri gelen bir yetkili, başkent Amman'da buluştuğumuzda ‘'Rejim, Körfez ülkelerinin dediği gibi iki ay içinde devrilmeyecek. Rejim Şam'ı korumaya odaklanacak, güçlerini Şam'a çekecek, savaş uzun sürecek ve sonuna kadar mücadele edilecek'' yorumunda bulundu. Ama çıkış yolu Ürdünlü yetkilinin –veya bu şekilde düşünen herhangi bir yetkilinin- dediği gibi olmayacak.

Cumhurbaşkanı Esad'ın önünde 3 seçenek var. Birincisi; ülkeyi bırakıp güvenli bir yere sığınmak –ki bu ihtimal şu ana kadar uzak olan bir ihitmal. İkincisi; Alevi bölgelerine ve kuzey sahillerine çekilip orayı mücadelenin merkezi yapmak veya orada Alevi devleti kurmak. Üçüncüsü; Şam içinde kalıp mücadeleye sonuna kadar ve son vuruşlara kadar devam etmek (bu da en azından şimdiye kadar devam eden bir ihtimal).

Körfezden, Esad'ın önünde iki ay var ardından rejim devrilecek tarzındaki tahminler iki ana konuya bağlıyorlar. Birincisi, bu savaş rejimin hazinesinden aylık bir milyar dolar alıyor ve ellerinde kalan paranın bir milyar dolardan az bir para kaldı. İkincisi; Amerikanın girişimiyle silahlı muhalefete ağır ve sofistike silahlar yardımı yapılabileceği ve silahlı muhalefetin destekleneceğinin söylenmesi. Uçaksavar denilen stinger gibi füze yardımları yapılabileceği söylenmesi, Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Muaz El-Hatibin ‘'silahlı muhalefetin rejimi devrimek için dış askeri müdahelelere ihtiyacı yoktur'' yorumunda bulunmasına neden oldu.

Rejimin iki ay içinde iflas edeceği ve ardından devrileceği söylemek ‘'siyasi ve askeri saflığın'' zirvesidir. Çünkü bir önceki Irak rejimi felç edici bir abluka altında 12 yıl ayakta kalabildi. Buna ek olarak Suriyelilerin yaşadığı büyük acılar uluslararası kuşatmanın yaşattığı acılardır. Gerekli refromları gerçekleştiremeyen bir pozisyondaki rejime kırgın oldukları gibi daha büyük kırgınlıkları ise uluslararsı devletlerin onları açlıktan ölmelerine varacak şekle neden olan terkedişlerinedir.

40 bin Suriyeli mültecinin bulunduğu Ürdün-Zeğtari kampını önceki gün ziyaret eden Cezayir asıllı Fransız bakan Kadir Aref ‘'yaşadıkları ortam şartları hayvanların yaşadıkları ortamlardan daha sefil bir halde'' dedi. Suriye'nin dostları eğer mültecileri bu şekjilde perişan hallerde bırakabiliyorlarsa Esad'tan sonraki dönemde Suriye'nin yeniden inşaası için on milyarlarca dolar verebilecekleri konusunda ciddi şüpheler olmalı.

Ürdün'de ilgililere Esad sonrası aşama için tahminlerini öğrenmeye çalışmak için sorularımızı sorduğumuzda ‘'krizin iki yıl boyunca süreceği'' yorumunda bulundular. Bu süre boyunca İslami radikal grupların –özellikle Nusra örgütünün- tasfiyesinin gerçekleştirileceğini ardından güvenlik ve ülkenin geri kazanılması çalışmalarının yapılacağını söylediler. Ama bu tasvir çok iyimser bir tasvir. Sahada gerçekten gücüyle var olan örgüt Nusra örgütüdür. Amerikan askeri 150 bine çıkarttığı asker sayısı ile, bu silahlı gücünü en sofistike ve en ağır silahlarla donatmasına, muhalefeti ve yönetimi devralan tarafları ve çevredeki ve bölgedeki ülkeleri yanına almasına ve General David Petraeus'un özel kuvvetler oluşturmasına rağmen El-Kaide'yi ve ona bağlı olan grupları Irak devletinden atmayı başaramadılar. Peki Esad sonrası rejim bu grupları Suriye'den atmayı başarabilecek mi?

Suriye'nin geleceği Ürdünlü komşunun gözünde pek pembe bir tablo çizemiyor. Özellikle bahsetmedğimiz en büyük endişe ise -aynı zamanda rejimin gücünü oluşturan kaynak veya elindeki son koz- kimyasal silahlardır. Bu konuda ne yapılacağı ile ilgili herhangi bir anlaşma yapılamadı daha.

İsrailliler kimyasal silah depolarının bombalanmasını istiyor. Amerikalılar ise rejimin herhangi bir zayıf veya güçsüzlüğünde bu depoları istila etmek için 8000 asker davet etti ama büyük insani kayıplar vermekten korkuyorlar. Arapların aralarından özellikle Körfez ülkelerinin korkuları gün be gün artmakta. Çünkü Suriye'de kriz devam ettikçe İslami radikallerin gücü de artmaya devam edecek ve en sonunda destekledikleri o radikaller onları etkileyecek şekilde geri tepecek.

Kimsenin önümüzdeki haftalarda ve aylarda Suriye'de neler olabileceğini tahmin etmek için kullanacağı sihirli kristal küresi yok. Son iki yılda ‘'Esad'ın günleri sayılı'' diye tahminlerde bulunan kahinlerin bu tahminlerinin yalandan ibaret olduğu ortada.

Sorun cumhurbaşkanı Esad'ın gidişi veya kalışı ile sınırlandırılamaz. Suriye başta olmak üzere Arap bölgesinin tamamı ciddi sürprizler –çoğu tatsız sürprizler olmak üzere- ile karşılaşacak ve etkilenecektir.

Kötümser bir resim mi çizdik? Evet. Kendimize ve okuyuculara sadık davranmalı,hayal kurmaktan uzak durmalı ve krizin başlangıcından beri -hatta şimdiye kadar- bazı kanalların yaptığı gibi kuruntu ve şüphe satmaktan vazgeçilmeli.

Rejimi istemeyen çok insan var ki bu da haklarıdır, rejim feci hatalar yapmıştır. Ama Suriye'yi vatani, coğrafi, halkçı ve tarihi bir şekilde sevenler sundukları temennilerden dolayı kanlı gerçekler içine düştü ve gelecekte ne olacağını görmek çok zor.

Suriye'nin iç ve mezhep savaşı yaşayacağını söyledğimizde itiraz edenler oldu, cihadist grupların Suriye'de güçlerini daha da çok arttıracaklarını söylediğimizde ‘'El-Kaide Suriye'de değil'' dediler. İntihar bombalamaları bu örgütün eseridir. Ve işte Suriye'nin ‘'dostu'' Amerika Nusra Cephesi örgütünü terör listesine aldı.

İbrahimi'nin girişiminin son olmasını ve başarıya ulaşmasını temenni ediyorum. Aynı zamanda Suriye muhalefetine akıl ve basiret dilerken kan göllerinin durmasını ve rejimin de gurur yapmayı bırakıp ve yukarda saydığım sebeplerden dolayı halka inmesini temenni ediyorum. Suriye vatandır (evdir) ve halkı da herşeyden önce gelir. Buna inanıyoruz.

Çev: Hasan Sivri

medyasafak.com