Bu rejimlerin korktukları tek şey ve dolayısıyla yenilebilecekleri tek yol gerçek devrimci faaliyettir. Bu tür devrimci pratikler bölgedeki ve dünyadaki kitleleri uyandıracaktır. Bu koşullar gerçekleştiğinde, gerici tiranların ve Siyonist rejimin kaderi mühürlenecek ve zafer kaçınılmaz hale gelecektir.
Al-Arabiya haber sitesine göre, ön saflarda bulunmuş bir İsrail askeri olan Avichay Lowee, ölenlerin sayısının çok daha fazla olduğunu ve onlarcasının sakat kaldığını, büyük bir kısmının ise kendi haline bırakıldığını itiraf etti. Kendisinin de korkudan geceleri altına işediğini söylüyor. Cepheden dönmesine rağmen Hamas'ın RPG ateşinin hâlâ kulaklarında yankılandığını ve çürüyen cesetlerin pis kokusunu aldığını da ekliyor.
İsrail Rejimi Savunma Bakanlığı Rehabilitasyon Dairesi Başkanı Limor Luria 9 Aralık'ta İbranice Yedioth Ahronoth gazetesine verdiği demeçte "İsrail yaralı sayısı bakımından daha önce hiç böyle bir olaya tanık olmadı" dedi. Luria, "Sakat askerlerin yüzde 58'inin bacak ya da kollarının kesilmek zorunda kaldığını" da sözlerine ekledi.
Bu proje aynı zamanda Amerika'nın Çin'e meydan okuma ve dünya çapındaki planlarını engelleme çabalarının da zirvesini oluşturuyor. Washington bu koridorun inşasıyla, özellikle de Çin'e karşı nüfuz alanlarını korumayı amaçlayan hedeflerine ulaşmayı amaçlıyor. Ayrıca Washington bu plan aracılığıyla İsrail rejimini Arap bölgesine entegre etmeyi ve Hindistan'ın Çin karşısındaki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor.
Körfez ülkeleri, Suriye yönetimini devirmek amacıyla feci bir çatışmayı finanse etmek ve körüklemek için çok şey yapmış ve yapmaya devam ediyor olmalarına rağmen, oradaki savaştan kaçan tek bir Suriyeli mülteciyi bile kabul etmemişlerdir. Gazzelilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini asla kabul etmezler. Ancak Körfez rejimlerinin Filistinlilerin Mısır, Ürdün ve Irak gibi başka yerlere yerleştirilmesi için kesenin ağzını açmaları mümkündür.
Dünyadaki tüm bilimleri bir ağaca benzetecek olsak, bunların kökünün metafizik ve ilâhiyatta olduğunu söylememiz gerekecekti. Bu görüş, “ilâhiyâtın köklerinin nerede yer aldığı” gibi bir soru sorularak eleştirilmeye çalışılıyor. Bizim buna cevabımız şudur: İlâhiyâtın kökeni, Varlık’tadır. Vücûd ile mevcut [Varlık ile var olanlar] arasında bir fark vardır.
Siyonist rejime karşı kazanılacak bir zafer sadece Filistin'in özgürleşmesi ve işgal altındaki Arap topraklarının geri alınması olmayacak, aynı zamanda ABD ve genel olarak Batı'nın egemen olduğu tüm küresel sistemin değişmesi anlamına gelecek.