Emperyalizmin neo-kompradorlara olan ihtiyacı, siyasi aktivizmi bir istihdam piyasasına dönüştürdü. Böylece, işsiz entelektüeller ve disiplinsiz solcular, devrimci deneyimlerini ve potansiyellerini emperyalist çıkarlara satmak için yarışmaya başladılar.
Öte yandan neo-liberal/insan hakları kliği Obama ve Clinton’a çok yakın ve dolaylı yoldan Müslüman Kardeşler’i ve Katar’ı destekliyor. Neo-con’lar ise tarihsel olarak Suudi Arabistan ve İsrail’e daha yakın. Bu ülkelerin her ikisi de, bölgesel kontrolü Riyad ve Tel Aviv’e bırakmak suretiyle ABD’yi dikkatini Asya’ya yöneltecek şekilde serbest bırakacak olan bir Arap NATO’su sayesinde ABD’nin Ortadoğu’daki rolünü daha az merkezi hale getirmek için Trump’ı destekliyor gibi görünüyor.
İran ise Çin ve Rusya’yla, ŞİÖ ülkeleriyle ve ilave olarak Hindistan ve Pakistan’la bütünleşerek bu hileli sistemden çıkma yolunda ilerliyor. Şimdiden önemli ölçüde dolarsızlaşmış olan bu ülkeler, dünya nüfusunun yaklaşık yarısını barındırıyor ve dünya GSYİH’sinin üçte birinden fazlasını kontrol ediyor.
Yeniden Tahran’a gitmek her zaman – ciddi entelektüel tartışma açısından – aşırı derecede cazip. Nitekim Tahran’ın, biz Batı Aydınlanması’nın krizinden kaçmanın yollarını ararken nereye gideceğimiz veya ne tür modellerin var olduğu konusunun tartışılabileceği ayrıcalıklı bir sahne olarak, Asya genelinde bir rakibi yok.
Belki de bu ilk önermelerin arkasında yatan şey, gerçekte Rusya, İran ve Çin arasındaki işbirliğini kırma isteği olabilir. Bunun gerekçeleri, Pekin, Moskova ve Tahran arasında tam bir askeri, kültürel ve ekonomik ittifak kurulursa bunun ABD için getireceği sonuçlardır. Böyle bir ittifak, ABD’yi uluslararası ilişkilerin büyük satranç tahtasında neredeyse etkisiz hale getirecektir.
"Batı’nın Sünni köktencilerle olan işbirliği hakkında yazmış olan Robert Dreyfus, Batılı kaynakların Baasçıları acımasız katiller olarak şeytanlaştırmak için Hama'daki ölüm rakamlarını kasıtlı olarak abarttığını ve Baasçıların da Müslüman Kardeşler’i yıldırmak için bu yanıltmacanın peşinden gittiğini ileri sürer."
Deraa’da şiddetin patlak vermesinden bir hafta sonra, Time dergisinden Rania Abouzeid, “rejimin düşmesi veya görece popüler olan devlet başkanının devrilmesi yönünde yaygın çağrılar yok gibi görünüyor” diye aktarıyordu.