"Zarif" için 90 adet haber bulundu

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (30): Felsefe Varlık’ı, bilim varlıkları inceler / Varlık bitişik, mahiyetler (şeyler) ayrıktır

İbrahimî Dinânî: Feyz-i Kâşânî Söyleşileri (30): Felsefe Varlık’ı, bilim varlıkları inceler / Varlık bitişik, mahiyetler (şeyler) ayrıktır

Metafiziğin anlamını kavrayamayanlar onun fizikten ayrı olduğunu sanırlar. Bazıları fiziğin bittiği yerde kocaman bir boşluğun başladığını ve metafiziğin bundan sonra geldiğini savunmaktadırlar. Bu, kuruntudan başka bir şey değil. Öncelikle bilmemiz gereken şey, varlık âleminde boşluk diye bir şeyin olmadığıdır. Hayır, tüm varlık birbirine vâsıldır. Ancak âlemdeki bu ittisalin yanında bir fasl da mevcuttur. Yani mahiyetler birbirlerinden ayrıdırlar.

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (13) (SON): Tûsî’de Tedbîr-i Menzil ve Siyâset

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (13) (SON): Tûsî’de Tedbîr-i Menzil ve Siyâset

Eğer siyaset biliminin ilerlediğini ve gelişme kat ettiğini iddia ediyorsak, bunun somut karşılığını önce insanlığın huzur ve refah seviyesinde aramamız gerekmez mi? Artık zulümler son buldu mu mesela? Günümüzde halen emperyalist siyasetçiler ve sistemler tarafından zulme uğramaya devam eden şahıslar, toplumlar ve ülkeler yok mu gerçekten? Süper güçler, emperyalist devletler daha zayıf gördükleri ülkeler üzerinde baskı kurmuyorlar mı?

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (12): Tûsî’ye Göre Amelî (Pratik) Hikmet

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (12): Tûsî’ye Göre Amelî (Pratik) Hikmet

Dünyadaki tüm bilimleri bir ağaca benzetecek olsak, bunların kökünün metafizik ve ilâhiyatta olduğunu söylememiz gerekecekti. Bu görüş, “ilâhiyâtın köklerinin nerede yer aldığı” gibi bir soru sorularak eleştirilmeye çalışılıyor. Bizim buna cevabımız şudur: İlâhiyâtın kökeni, Varlık’tadır. Vücûd ile mevcut [Varlık ile var olanlar] arasında bir fark vardır.

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (9): Zihin kalbin zuhurudur / Şuhûd, vehim ve hayal değil aklın görmesidir

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (9): Zihin kalbin zuhurudur / Şuhûd, vehim ve hayal değil aklın görmesidir

Yani akıl adeta dile gelip şöyle diyor: “Ben sonsuzun bir anlamının olduğunu biliyor, onu anlıyorum. Ancak o benim kalıplarıma sığmaz ve benim tasavvur edebileceğim bir şey değildir." Bu neyin hükmüdür? Aklın. İşte bu, kendi sınırlarının bilincinde olmaktır.

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (7): Hakk Teâlâ’nın kendi Zât’ını sevmesi, bundan sevinç duyması (ibtihâc) ve bunun tüm mazharlarda aşk olarak zuhuru

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (7): Hakk Teâlâ’nın kendi Zât’ını sevmesi, bundan sevinç duyması (ibtihâc) ve bunun tüm mazharlarda aşk olarak zuhuru

Yüce Allah kendi Zât’ına karşı mübtehicdir (kendi Zât’ından sevinç duyar). Çünkü O’nun Zât’ı mutlak kemâl ve saf ibtihâcdır. İnsan da aynı şekilde mübtehicdir [behcet sahibidir]. Hem de bu, sonsuz bir ibtihâcdır.

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (6): Tûsî’nin Düşüncesinde “Haz” ve “Acı”nın Tanımı

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (6): Tûsî’nin Düşüncesinde “Haz” ve “Acı”nın Tanımı

"Tüm algısal güçler (kuvve), beş duyu organı ve hatta bâtınî duyu organları – kısacası insandaki her şey – mutlak anlamda nefsin şuûnundan olup, onun kuvvelerindendir. Nefs-i nâtıka da huzûrun kendisidir. Biraz önce bahsettiğim epistemolojik problemin düğümü tam da burada çözülmektedir."

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (5): Tûsî’nin Düşüncesinde Hak ve Hakikatin Eşiği

İbrahimî Dinânî: Nasîrüddîn Tûsî Söyleşileri (5): Tûsî’nin Düşüncesinde Hak ve Hakikatin Eşiği

İnsanın bir sonsuzluk sancısı ve özlemi vardır. Peki, bu ne demektir? O, bu sızıdan mı sonsuzluğa varır, yoksa sonsuzluk mu bir sızıyı meydana getirir? Yoksa ikisi mi? İnsan dertsiz olsaydı ve bunu hiç tecrübe etmeseydi, sonsuzluğu hiçbir zaman anlayamazdı. İnsan bu dünyaya acıyı deneyimlemek için geldi.