1990'larda Fransız ve Cezayir gizli servisleri tarafından Cezayir'de Silahlı İslami Grup'un (Groupe Islamique Armé / GIA) yaratılışına şahitlik ettik. GIA, IŞİD Suriye'de ne yaptıysa Cezayir'de kesinlikle onu yaptı. Geniş çaplı katliamlar, tecavüzler ve benzeri şeyler İslam adına işlendi. IŞİD'in Ebu Bekir el-Bağdadisi gibi Şerif Gousmi, namı diğer Ebu Abdullah Ahmed adında sahte bir halifeleri vardı.
Buharî’nin isimlerin verilmesi noktasında ilmî emanet bilinciyle hareket etmediğini anlamış olduk. İkinci olarak da muta nikâhı örneğinde de gördüğümüz gibi Hz. Resûlullah’tan (s.a.a.) aktarılan hadislerin naklinde de emanete sadık olmadığını öğrendik. Buharî, rivayetlerde de görüldüğü gibi “ilâ ecelin / belirli bir süreye kadar” ifadesini zikretmemiştir. Üçüncü olarak da Abdullah İbn Mesud’un ismini zikretmemekle onun mutayı caiz görenlerden olduğu gerçeğini sümenaltı etmeye çalışmıştır.
Siyonist rejime bağlı Jerusalem Center for Public Affairs adlı araştırma merkezinin İran İslam Cumhuriyeti'nin Hamas ve İslami Cihad'a verdiği desteği ayrıntılı bir şekilde ele alan bu analizinin tam tercümesini sunuyoruz.
Öyle bir noktaya yakınmışız gibi gözükmüyor fakat ben hala Hamas’ın muhasarayı kaldırmayı garanti edememesi ve Sisi rejimi ve onun Suudi destekçilerinin direnişin roket cephaneliğini yenilemesini imkânsız kılması durumunda Hizbullah’ın adım atmak zorunda kalacağına inanıyorum.
“Bugün Hizbullah ve İran arasındaki ilişki herkesin zannettiğinden daha iyi. Ve bağlarımız özellikle de iyimser düşmanlarımızın inanmak istediğinden daha iyi. Bu bağlar Siyonistlerle mücadeleye ve Filistin’i özgürleştirmek için çalışma zeminine dayanıyor. Şartlar ne kadar değişse ve fikirlerimiz ne kadar farklı olursa olsun herkes bu ilişkinin korunması için çok istekli.”
"Hz. Resûlullah Veda Haccından dönerken Gadir-i Hum denen bir vadide mola verdi… Allah’ın Kitabı ve itretim olan Ehl-i Beyt'im, benden sonra bana nasıl halef olacağınıza bir bakınız. Bu ikisi havuz başında bana varıncaya kadar birbirlerinden asla ayrılmayacaklardır." İmam Tahavî- şöyle diyor: Bu hadis isnad açısından sahihtir.
Son olarak, Amerika’nın başta gelen anaakım araştırmacı gazetecisi Seymour Hersh, ABD hükümetinin Üsame bin Ladin’i 2 Mayıs 2011’de öldürdüğü haberlerini “İçinde tek kelime gerçek barındırmayan büyük bir yalan” olarak vasfetti.