Muğîre b. Şu’be’nin Emevî ailesine en üst düzeyde bağlı olduğunu ve onları başkalarına karşı candan desteklediğini biliyoruz. Ebû Lülü’nün Muğîre b. Şu’be’nin hizmetkârı olduğunu ve Muğîre’nin adına çalıştığı bir Emevî teşkilatın bulunduğunu da biliyoruz... Yazar, Mekke’nin fethinden sonra “tulekâ”nın oluşturduğu gizli bir teşkilatın varlığına dair kanıtlar zikretmektedir.
5.11.2020
30.09.2020
13.06.2020
25.03.2020
11.06.2019
19.04.2019
Bugün salavattan “Âlihi” kısmını atıp da “ve sellem”i ekleyenler Ümeyyeoğullarının sünnetine tabi olduklarını bilsinler. Emeviler için bir taraftan Âl-i Beyt’in lideri olan Ali’ye (a.s.) lanet edip diğer taraftan da “sallallahu aleyhi ve Âlihi” demek mümkün değildi.
“İngiliz Şiiliği” veya “Londra Şiası” bir süredir dillerde dolaşan bir terimdir. İmam Humeyni’nin “Asil-Gerçek Muhammedi İslam” karşısında “Amerikancı İslam”ı söz konusu etmesinden sonra İslam Devrimi Lideri Ayetullah Hamenei ve ülke aydınları da “İngiliz Şiiliği” adlı tehdide dikkat çekti.
Tevatür sınırı beş iken 30’u aşkın sahabî tarafından rivayet edilen bir hadisin durumunu varın siz düşünün! Mehdi hadisleri sadece mütevatir değil tevatürün çok üstündedir. Çünkü yukarıda geçen kuralları ve İbn Hazm’ın beş sahabînin nakli şartını birbirine eklediğimizde bir haber mütevatir oluyor. Peki 30’u aşkın kişi tarafından rivayet edilen bir hadis hakkında ne denir?
Hâkim en-Nisaburî ise Mehdi ile ilgili rivayetlerin birçoğunun sahih olduğunu belirtir. O, dahası, bu rivayetlerin bir bölümü hakkında “Buharî ve Müslim’in şartlarına göre sahih olduğu halde onlar bunu tahric etmemişlerdir” ifadesini kullanır.
Albanî bu özet bölümde Gadir Hadisini 10 sahabiden rivayet etmektedir. İbn Hacer el-Heytemî ise kendi eserinde 30 sahabiden rivayet etmişti. İbn Ukde 70, diğerleri ise 150 sahabiden rivayet etmişlerdir.
Biz muasır Selefiler olarak Şeyh Haris eş-Şevkani, Şeyh Hasan Hekimi ve Nusret Taha Hoca’ın katılımı ile Kadı Ahmer el-Hicri’nin evinde düzenlediğimiz toplantılarda, İmam Ali’yi eleştirilerin hedefine alıyorduk! Bu toplantılarda İmam Ali’nin kınandığı ve karalandığını bizzat bilen birisi olarak 20’inci yüzyılda İmam Ali’ye düşmanlık eden kimsenin mevcut olmadığı iddiasını reddediyorum!