"Bir gün babam bize döndü ve benzersiz bir neşeyle, bu profesör (Henry Corbin) İslam'a inandı ama koşullar bunu resmi ve aleni şekilde ifade etmesine izin vermiyor, dedi.”
17.06.2023
22.05.2023
26.07.2021
3.05.2021
2.03.2021
4.04.2020
Cennet de aynı şekildedir. Bazıları cennette sürekli yiyip içip yatıldığını düşünüyor. İnsan yiyip içmekten bıkmaz mı? Her şey insanı bıktırır. Cennette bıkmak yoktur; çünkü içinde sükûn yoktur. Cennet sabittir ama sakin değildir. Yani cennet her an bir cilveye sahiptir. Cennette olan bir mümin her an yeni bir cilve görür.
Bu, yani bir insanın batında gidebilme imkanına sahip olacağı en ileri noktadır. Mirac, Hatemu’l Enbiya’nın (s.a.a.) batıni seyridir. Bunu derken ben bunun zahirde olmadığını söylemiyorum, ancak daha çok batın söz konusudur. Bu yola herkes gidemiyor. Eğer zahirci bir insansa Allah’ı kendi tasavvur ettiği gibi bilir. O, kendi tasavvurunda yarattığı bir tanrıya sahiptir.
Merhum Allame Tabatabai, filozof ve arifti; Henri Corbin de gerçekten maneviyatçı bir insandı, görünürde Hıristiyan’dı, zahiren din değiştirmiş de değildi. Fakat bir Şii’den eksiği yoktu, gerçekten tam anlamıyla bir Şii’ydi. Ama değişimini izhar etmedi.
Tabi ki hepsi marifettir, biraz önce okuduğunuz şu beyitte ‘men be hiş numudem sad ihtimam veli ne şod’ (ben kendime yüz ihtimam gösterdim ama olmadı) derken bununla üzüm şarabının sarhoşunu mu kastediyor? Tabi ki hayır. Üzüm şarabı yüz ihtimam istemez, ayrıca üzüm şarabının sarhoşu için ‘ama olmadı’ diye bir şey olmaz ki.
O dönemde Sühreverdi, İslam dünyasının doğusunda, İran’da İbn Rüşd’ün aklına bile gelmeyen başka bir felsefe kurdu. Sühreverdi’den sonra da İslam felsefesinde bir başka akım yine İran’da başladı; Molla Sadra’dan Allame Tabatabai’ye kadar ilerledi.
Corbin irfan ve tasavvuftan söz ediyordu. Bu durumda zikir ve mürşidin de olması gerekirdi ve bu eserlerinde vardı. Ben ona şunu sordum: Siz tasavvufa hâkimsiniz, mürşidi de gerekli görüyorsunuz; sizin mürşidiniz kim peki? Ben bunu özel sormuştum ancak baktım ki herkes kulak kesilmiş.