Longwarjournal: Suriye’deki Kimyasal Saldırı Hakkında Sorular

Longwarjournal: Suriye’deki Kimyasal Saldırı Hakkında Sorular
CIA'ye yakınlığıyla bilinen site bile Şam'daki son kimyasal saldırı hakkındaki yorumlara şüpheci yaklaşıyor...

Suriye'deki varsayılan gaz saldırısı hakkında sorular

Lisa Lundquist  

Longwarjournal.org

Bu sabah [21 Ağustos sabahı] Reuters, Suriyeli aktivistlere göre rejim güçlerinin Şam'ın bir banliyösüne sinir gazıyla saldırdığını, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 500 kişiyi öldürdüğünü  yazdı. Ölenlerin sinir gazı zehirlenmesi izleri taşıdığı söyleniyor.

Başka muhalefet grupları daha da yüksek ölü rakamları olduğunu iddia ediyor; örneğin Suriye Ulusal Koalisyonu 650 rakamını veriyor.

Şafak vaktinde rejimin roket yağmuruyla gerçekleştiği varsayılan saldırıların, Ayn Tarma, Zamalka ve Cobar bölgelerinin sakinlerini etkilediği söyleniyor.

Birkaç saat önce muhalif Suriye İnsan Hakları Gözlemevi [SOHR] kuruluşu, rejimin bir dizi Şam banliyösüne ağır bombardıman gerçekleştirdiğini aktardı ve aynı zamanda şunları belirtti: "Zamalka ve Sakba şehirlerindeki ve Cisrin ve el-Mleyha kasabalarındaki bölgeler, havan topu ve roket rampaları kullanan rejim güçlerinin ağır bombardımanı altında ve bombardıman nedeniyle Zamalka'da onlarca kişinin hayatını kaybettiğine dair haberler geliyor. Bir aktivist, bölgenin etrafında dönen savaş uçaklarının zehirli gazlar kullandığını söyledi".

Bundan önce SOHR şunları aktarmıştı:

“Rif Dimeşk: Rejimin doğu ve batı Guta'ya yönelik şiddetli bombardımanı sonucunda, aralarında çocukların da olduğu onlarca kişi öldü. Rejim güçleri bugün şafaktan beri Erbin, Zamalka, Ayn Terma kasabaları ve Doğu Guta'nın diğer bölgelerini bombalamak için çoklu roket rampaları kullanıyor. Doğu Guta bölgesindeki aktivistler, rejimin bombardıman sırasında zehirli gazlar kullanarak onlarca ölüme, yüzlerce kişinin de yaralanmasına neden olduğunu söyledi.  Batı Guta'da, aynı zamanda çoklu roket rampalarının da bombardımanı altında olan Muadimiye şehri ve çevresinin bazı bölgelerinin bombalanması için hava kuvvetleri kullanıldı; bu, rejimin saldırılarının ve kontrolü yeniden ele alma girişimlerinin başlangıcından beri şehrin etkilendiği en ağır bombardıman olarak görülüyor. Muadimiye'deki aktivistler rejimi, buranın bombalanmasında zehirli gazlar kullanmakla da suçluyor.

Biz, SOHR olarak, BM'nin Suriye'deki kimyasal silahları soruşturma ekibine ve Kızılhaç gibi uluslararası kuruluşlara, bu haberleri soruşturmak ve teyit etmek ve kimyasal silah kullanımının sorumlularını ortaya çıkarmak üzere derhal yıkıma uğrayan bu bölgelere gitme ve bu bölgelerdeki insanlara şiddetli bir şekilde ihtiyaç duydukları yardım ve tıbbi muayeneleri sağlama çağrısı yapıyoruz.”

New York Times'ın aktardığına göre  rejim iddiaları reddetti ve bir dizi ülke derhal bir soruşturma başlatılması çağrısı yaptı.

BM kimyasal silah soruşturma ekibi halihazırda Suriye'de; birkaç gün önce, Suriye'de kimyasal silah kullanımına ilişkin önceki 13 iddiayı incelemek üzere ülkeye girmişti. BM ekibinin silahları kimin kullandığını değil, sadece silahların kullanılmış olup olmadığını ortaya çıkarmayı planladığını not etmek gerekir.

Bu noktada akla bazı sorular geliyor:

1. Rejim BM soruşturma ekibinin burnunun dibinde neden bir kimyasal silah saldırısı gerçekleştirsin?

2. Rejimin Şam banliyölerindeki son yoğun bombardımanları isyancıların kimyasal silah stoklarını vurmuş olabilir mi? Bu açıdan, zehirli kimyasalın yayıldığı söylenen bir banliyö olan Zamalka'nın Haziran ayındaki bir gaz saldırısında da hedef alındığının iddia edildiğini belirtmek gerekir. Eğer rejim kimyasal silahlar kullandığı suçlamasından kaçınmaya çalışıyorsa, bir önceki bir suçun sahnesine dönüp onu tekrar eder mi?

3. Bir diğer olasılık, bölgede kimyasal silahların isyancıların kendisi tarafından kullanıldığıdır. Bu olasılığa karşı 1. maddedeki itiraz ileri sürülebilir; BM soruşturma ekibi ülkedeyken neden bir tarafın bu silahları kullanacağı sorulabilir… Fakat isyancıların, Esad rejimine komplo kurmak için kimyasal silah kullanmış olması akla yatkındır.  

4. Ölümler kapsamlı bir şekilde gösterilirken, zehirli maddelerin kullanılma yöntemlerine dair kanıt ortaya çıkmadı veya çok az kanıt ortaya çıktı. Bunların daha kolay bulunabilir olması gerekmez mi?

Belki, Suriye ordusunun Aralık başlarında Şam'ın Zamalka ve Dariye banliyölerinde El Kaide bağlantılı güçleri hedef aldığının aktarıldığını not etmek de önemli olabilir.

Varsayılan kimyasal silah kullanımına dair parmaklar genelde Esad rejimini işaret etse de, Suriyeli isyancıların bu tür silahlara erişiminin olduğuna inanmamız için de nedenler var.

Haziran 2012'de bir Türk cihadçı sitesi, Özgür Suriye Ordusu'nun (ki El Nusra Cephesi ile Irak ve Biladüşşam İslam Devleti'nden El Kaide güçleriyle yan yana savaştığı biliniyor), önceden Başkan Beşar Esad'ın ordusuna ait olan, Halep'teki bir askeri üsten kimyasal silah donanımı elde ettiğinden bahsetmişti. [Threat Matrix'in Cihadçı site ÖSO'nun kimyasal silah donanımı ele geçirdiğini iddia etti başlıklı haberine bakınız.]

Aralık başlarında El Nusra Cephesi ve onun müttefiki olan yabancı İslamcı tugaylar, aylar süren kuşatma sonucunda Halep'te bulunan ve Üs 111 de denilen Şeyh Süleyman üssünü ele geçirmişti. Askeri tesisin Esad rejiminin kimyasal silah programına dahil olduğu söylentileri dolaşıyordu. AFP'nin Kasım ayı sonunda, zarar görmüş bir askerin iddiasına dayanarak söylediğine göre üste “amacının alt kademe askerler tarafından bile bilinmediği gizli bir bilimsel araştırma yapılıyordu”.  [LWJ'nin  El Nusra Cephesi ve yabancı cihadçılar, Halep'teki önemli bir Suriye askeri üssüne el koydu başlıklı haberine bakınız]

Bu yıl 30 Mayıs tarihinde Türk medyası, Adana şehrindeki terör operasyonunda El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi'nden 12 kişinin, toplam iki kilo (4,5 lb) sarin gazıyla yakalandığını yazdı. 12 şüpheliden beşi daha sonra serbest bırakıldı [Threat Matrix'in Haberler Türkiye'deki El Nusra üyelerinin sarin gazı saldırıları planladığını aktarıyor  başlıklı haberine bakınız.]

Haziran başında ise Irak ordusu, Bağdat'ta kimyasal silah üretmeye çalışan bir Irak El Kaidesi hücresini çökertmişti. Irak ve Biladüşşam İslam Devleti (eski adıyla Irak El Kaidesi), yani Suriye'de faaliyet yürüten El Kaide bağlantılı iki gruptan biri, bir diğer El Kaide grubu olan El Nusra Cephesi ile birlikte Suriye'deki baskın isyancı güç konumunda. [LWJ'nin Irak El Kaide kimyasal silah hücresini çökertti başlıklı haberine bakınız.]

1990'larda Irak'taki bir BM silah denetçileri ekibine başkanlık etmiş olan emekli İsveçli diplomat Rolf Ekeus bile, BM ekibinin Suriye'de olduğu sırada Esad rejiminin büyük bir kimyasal silah saldırısı gerçekleştirmesinin “çok tuhaf” olacağını ve en azından “pek zekice olmayacağını” söyledi.  

Saldırının zamanlaması, yeri ve ölçeği gerçekten de pek çok soruya yol açıyor.


Güncelleme:

Agence France Presse'e göre, kimyasal silahlar alanından pek çok uzman, varsayılan saldırıdaki sarin gazı kullanımı hakkında isyancıların iddialarını sorguluyor.

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com