ABD askeri hapishanesi Bucca kampı ile IŞİD liderleri arasındaki gizemli bağ

ABD askeri hapishanesi Bucca kampı ile IŞİD liderleri arasındaki gizemli bağ
Komplo teorilerinin – ki bunlar her şeyin bir plan veya gündemin parçası gibi göründüğü bir dönemde sıklıkla doğrulanmaktadırlar – ötesinde, neden IŞİD liderlerinin çoğunun, Irak’ın güneydoğusundaki Umm Kasr yakınlarında, ABD işgal kuvvetlerinin kontrolünde olan Bucca kampında, aynı hapishanede tutuklu bulundurulduklarını sorma hakkına sahibiz.

 

 

Muhammed Mahmud Murteza

 

 

El Ahbar

 

 

 

Komplo teorilerinin – ki bunlar her şeyin bir plan veya gündemin parçası gibi göründüğü bir dönemde sıklıkla doğrulanmaktadırlar – ötesinde, neden “İslam Devleti” (İD), ya da eski adıyla Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün liderlerinin çoğunun, Irak'ın güneydoğusundaki Umm Kasr yakınlarında, ABD işgal kuvvetlerinin kontrolünde olan  Bucca kampında, aynı hapishanede tutuklu bulundurulduklarını sorma hakkına sahibiz.

 

Komplo teorileri bağlamında, İD ile ABD istihbaratı veya onunla bağlantılı kuruluşlar arasındaki bağlar hakkında pek çok söylenti bulunuyor. Fakat bu teoriler ne ölçüde inanılır niteliktedir? Bunlar destekleyen bir kanıt var mı?

 

İkna edici kanıtların olmadığı hazır cevapların kabul edilir olmaması nedeniyle, bu sorular meşru görünmektedir. Ancak bu türden kanıtlar elde etmek zordur ve İD ile ABD istihbaratı arasındaki ilişki hakkındaki gerçekleri öğrenmek için yeni bir Edward Snowden'a veya WikiLeaks'e ihtiyacımız olabilir.

 

Ancak bu tür kanıtlara sahip olmamak, kesin kanıt niteliği taşımasa da, ABD istihbaratını cihadçılarla ilişkiden tamamen beri tutan anlatıyı şüphesiz sorgulatacak olan bazı ipuçları toplamaya çalışmaktan bizi alıkoymaz.

 

Her şeyden önce, İD liderlerinin çoğu, Irak'taki Bucca kampında bulunan eski ABD tutuklama merkezinden geçti. O halde, bu tutuklular içinde en fazla öne çıkanlar kimlerdi?

 

İD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi, listenin en başında yer alıyor. Bağdadi, 2004'ten 2006 ortasına kadar tutuklu kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra Sünni Ordusu'nu kurdu ve bu örgüt daha sonra sözde Mücahidin Şura Meclisi ile birleşti.

 

Bağdadi'nin Bucca'daki tutukluluğu boyunca neler olduğu halen bir sır. Bazı basın haberleri onun 2004'te 10 ay boyunca bir “sivil” hapishanede tutulduğunu söylerken, başka haberlerde onun ABD güçleri tarafından 2005 yılında tutuklandığı ve dört yıl boyunca Bucca kampında tutulduğu söyleniyor. Bu ikincisinin doğru olması muhtemel değildir, zira Bağdadi'nin Sünni Ordusu'nu kurması ve Mücahidin Şura Meclisi'ne katılması, Ebu Musab el-Zerkavi'nin Haziran 2006'da öldürülmesinden kısa süre önce olmuştur. Bu meclisin Ocak 2006'da kurulduğu akılda tutulduğunda, Bağdadi'nin ya 2005 sonlarında ya da 2006 başlarında serbest bırakılmış olması daha muhtemel hale gelmektedir.

 

Sünni Ordusu Mücahidin Şura Meclisi'yle birleştikten sonra Amerikalıların Irak'taki El Kaide liderlerini başarılı bir şekilde avlayabildiğini belirtmek gerekir. Bu, 2006'da Zerkavi'yle başlamış, 2010'da Ebu Ömer el-Bağdadi ve Ebu Hamza el-Muhacir'le devam etmiş, bu iki isimden ilkinin ölümü, Ebu Bekir el-Bağdadi'ni örgütün lideri olmasının yolunu açmıştır.  

 

Bugün İD'nin bir diğer önde gelen lideri, Saddam Hüseyin döneminde Irak ordusunda subay olan Ebu Eyman el-Iraki'dir. Bu adam da Bucca kampından “mezun olmuş” olup, şu anda İD'nin askeri konseyinin bir üyesidir.

 

Askeri konseyin Bucca'da bulunmuş bir diğer üyesi de Adnan İsmail Necm'dir. Bu kişi, Usame el-Bilavi (Ebu Abdülrahman el-Bilavi) olarak biliniyordu. İD, “Musul işgali” operasyonuna onun adını verdi. Necm de Saddam'ın ordusunda subaydı ve Ocak 2005'te tutuklanıp Bucca'ya gönderildi. 4 Haziran 2014'te Musul yakınlarında Irak ordusu tarafından öldürülünceye kadar, İD'nin şura meclisi üyesiydi.

 

Bucca kampı, gerçek adı Samir Abid Hamad el-Ubeydi el-Dulaymi olan Hacı Samir'e, nam-ı diğer Hacı Bekir'e de evsahipliği yaptı. Kendisi, eski Irak rejiminin ordusunda albaydı. Tutuklanıp Bucca'ya götürüldü ve serbest bırakıldıktan sonra El Kaide'ye katıldı. IŞİD'in Suriye'deki bir numaralı adamıydı, ancak Ocak 2014'ün ilk haftasında Halep'te öldürüldü.

 

Hapishanede görev yapmış ABD subaylarının tanıklıklarına göre Bucca kampı yönetimi, tutukluların ideolojilerine göre ayrılması da dahil olmak üzere çeşitli önlemler almıştı. Uzmanlara göre bu, insanların doğrudan ve dolaylı olarak örgüte kazanılmasını mümkün hale getirdi.

 

Eski tutuklular, belgelenmiş televizyon röportajlarında, Eylül 2009'da kapanan Bucca'nın bir “El Kaide okuluna” benzediğini, burada kıdemli aşırıcıların daha genç tutuklulara patlayıcılar ve intihar saldırıları konusunda ders verdiğini söylemişti. Adil Casım Muhammed isimli bir eski tutuklu, aşırıcılardan birinin hapishanede sadece iki hafta kaldığını, ancak orada bulunan 34 hapishane arkadaşından 25'ini örgütleyebildiğini söyledi. Muhammed ayrıca ABD subaylarının aşırıcıların öteki tutuklulara kılavuzluk yapmasını engellemek için hiçbir şey yapmadığını belirtti.

 

Bucca kampı önde gelen İD liderlerinden çoğu için bir ortak payda olduğu gibi, bir diğer ortak payda da içlerinden çoğunun Baas ordusunda subay olmasıdır ki bu durum, radikal grubun aşiretlere sızmasının ve bazı liderlerini kendi saflarına katılmaya ikna etmesinin nasıl bu kadar kolay olabildiğini izah etmektedir.

 

Belirtilmeye değer bir başka nokta da, Bucca'dan çıkan ve daha sonra öldürülen liderlerin hiçbirinin ABD hava saldırılarında ölmediği, bunların ya Irak ordusu, ya Suriye ordusu ya da çatıştıkları öteki silahlı gruplar tarafından öldürüldüğüdür.

 

O halde Bucca'da ne oldu? Bütün bu eski tutukluların daha sonra aşırıcı grubun liderleri haline gelmesine yol açan koşullar neydi? Bunlar, cevaplanmayı ve ciddi araştırmaları gerektiren sorulardır. Şüphesiz günün birinde bu grubun başka pek çok liderinin daha, bir hapishaneden ziyade bir “terörist akademisine” benzeyen Buccca'da tutulduğunu öğreneceğiz.

 

Son olarak, IŞİD'in oluşumunun El Kaide'yi büyük ölçüde zayıflattığını da görmezden gelemeyiz.

 

 

Çev: Selim Sezer

 

 

www.medyasafak.net