"Hugo Chavez’in Muhteşem Zaferi"

"Hugo Chavez’in Muhteşem Zaferi"
"Bu, Brezilya’nın eski başkanı Lula da Silva’nın söylediği şeydir, 'Chavez için bir zafer sadece Venezüella halkı için bir zafer değildir bilakis bir zafer bütün Latin Amerika halkı içindir.'”
Hugo Chavez’in muhteşem zaferi

Yusuf  Fernandez

Press TV

 

Başkan Hugo Chavez, Batı medyasındaki Chavez karşıtı kampanya rağmen Venezüella’daki bir hayli heyecanlı başkanlık seçimlerinden sonra ardı ardına gelen dördüncü görev süresini rahatlıkla kazandı. Chavez Amerika Birleşik Devletleri politikalarının ateşli bir eleştiricisidir.

Ulusal Seçim Konseyi başkanı Tibisay Lucena’nın seçim sonuçlarını açıklamasının hemen ardından Chavez’in coşkulu destekçilerinin binlercesi zaferi kutlamak için başkent Caracas’ın sokaklarına döküldü.

Oyların %95.05’nin tasnif edilmesiyle Chavez %55.05’e denk gelen 7.963.061 oy elde etti. Sağ kanadın adayı Henrique Capriles %44.39’u temsilen 6.426.286 oy aldı. Bununla birlikte Chavez ilk açıklamasında sekiz milyonun üzerinde oy alacağını söyledi. Diğer taraftan, ülkedeki seçimde oy kullanma hakkına sahip kayıtlı 19 milyon seçmenin %80.94’ü seçime katıldı; bu oran Avrupa ortalamasının çok üzerinde:%55.

Halen Venezüella’da bulunan uluslararası gözlemciler seçim gününün barışçıl geçtiğini ve ülkenin seçim sistemini güvenilir kabul etmekte hemfikir olduklarını açıkladılar. İspanyol hâkim ve uluslararası insani hukuk uzmanı Enrique Santiago, “Ben çok sakin bir seçim süreci gördüm, diğer zamanlardan çok daha sakin, seçim sisteminin tüm şeffaflığı tamamen kabul ediliyor.”, diyor.

Sonuçların açıklanmasından kısa süre sonra Chavez, Miraflores Başkanlık Sarayı önünde toplanan büyük bir kalabalığa destekleri sebebiyle bir teşekkür konuşması yaptı. O, seçimi de, “bütün cephelerde mükemmel bir demokratik mücadele”, olarak tanımladı.

Chavez, “Ben teşekkür etmek istiyorum… Devrim zafer kazandı… Doğrusunu söylemek gerekirse, bu mükemmel bir mücadele oldu, demokratik bir mücadele”, dedi. Devamla, “Bu gün biz yeni bir hükümet dönemine başlıyoruz, büyük bir etkinlik ve randımanla halkımızın ihtiyaçlarını karşılamak zorundayız… Size söz veriyorum, daha iyi bir başkan olacağım.”, diye ekledi.

Medya Kampanyası

Chavez sadece muhalefeti değil sağ kanat muhalefet ve uluslararası şirketler tarafından kontrol edilen medya yayınları yoluyla kendisine karşı başlatılan devasa bir dezenformasyon kampanyasını da yenilgiye uğrattı. Bu, dikkat edilmesi gereken bir noktadır.

Bununla birlikte, Venezuela’da özel medyanın büyük çoğunluğu muhalefetin ellerindedir ve onların yalanları yaymaktan veya açıkça bir darbe çağrısı yapmaktan endişeleri yoktur.  Tersine, Uluslararası Gazeteciler Federasyonuna göre, Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki müttefiki Kolombiya’da 54 gazeteci son on yılda işlerini yaptıkları için öldürüldüler.

Amerika destekli darbe ile iktidara gelen ordunun bulunduğu Honduras’ta barışçıl protestolar birçok ölüm ve yaralanmayla şiddetlice bastırıldı. Medya susturuldu ve bağımsız radyo ve televizyonların yayınları kesildi.

Siyasi liderler tutuklandı ve sindirildi ve temel sivil özgürlükler askıya alındı. Batılı medya bu gerçeği görmezden geldi ve bu konuda yayım yapmadı.

Avrupa’da Chavez karşıtı kampanya sadece sağ kanatta yer alan medyada değil bazı “liberal” olanlarda bile son derece aktif idi. Mesela, İspanyol gazetesi El Pais Chavez’e karşı şiddetli bir savaşçı oldu. Bu gazete seçim günü bu son seçimin “başkanın sureti ve onun otokratik rejiminin devamlılığı hakkında bir referandum” olduğunu ileri süren bir editör yazısı yayımladı. Gazete yönetim modelini “demokrasiyi çarpıtma” olarak tanımladı. Devamla gazete, Capriles’in “yakın günlerde hız kazanan”, “orta yolcu bir lider” olduğunu iddia etti ve “büyük orandaki kararsız oylar, %12 civarı,  nihai sonucu belirleyici olabilir”, diye ekledi.

Gazetenin bir diğer köşe yazarı, Ibsen Martinez, Venezüella’yı “dengeleyicisiz otoriter petrol devleti” olarak tanımladı ve ekledi, “Venezüellalıların çoğunluğu şimdi başkanın devamlılık davetini reddetme hissi içinde.”

Politik ve ekonomik baskın rolü ve zenginliği sebebiyle Venezüella Washington için bir hedef oldu. Amerika Venezüella’nın Latin Amerika ülkelerine tehlikeli bir örnek olmasından ve bunların Birleşik Devletlerin diktasını reddedip Amerika’nın büyük şirketlerinin doğal kaynaklarını, özellikle petrolü, kontrol altına almalarını engellemesinden korkuyor.

Amerika Birleşik Devletleri ve yerel oligarşi Chavez’i durduramayacaklarını anladıklarında, Nisan 2002’de onu bir darbe ile devirmeyi denediler ama Venezüella halkının anında reaksiyonu ve ordu bu teşebbüse mani oldu. Sağcı işadamlarının ülkenin ekonomisini bozmayı amaçlayan ülke çapındaki grevleri de başarısız oldu.

Buna rağmen, bu yenilgiler Amerika Birleşik Devletlerinin Venezüella hükümetine karşı komplolarına devam etmesine engel olmadı. Venezuelaalysis.com sitesine göre, Capriles ve Venezüella muhalefeti USAID ve National Endowment for Democracy gibi organizasyonlar vasıtasıyla Amerika’dan 20 milyon dolar aldılar. Medya kampanyası da Venezüella hükümetine karşı bir üstünlük silahı olarak seçildi.

Venezüella’nın başarıları

Chavez’e karşı bu medya saldırısının amacı sadece onu devirmek değildir, Venezüella’nın başarılarını onun 1998’de başkan olarak seçilmesiyle başlayan post-neoliberal devrim sürecinde gizlemek de amaçtır. Herhangi bir perspektiften bu başarılar etkileyicidir. Yoksulluk yarıya ve aşırı yoksulluk %70’e düştü. Milyonlarca Venezüellalı ilk kez sağlık hizmetlerine ulaştı ve birçok öğrenci için sağlanan ücretsiz dersler ile okula yazılma oranı ikiye katladı. Eşitsizlik kabul edilebilir derecede azaldı. Bunun tersine, Chavez’den önce gelen yirmi yılda Venezüella, 1980’den 1998’e kadar kişi başına %14 düşen reel geliriyle Latin Amerika’daki en kötü ekonomik başarısızlıklardan birisiydi

Medya kampanyası emperyalist dünya ile ulusal özgürlük arasında Latin Amerika’daki daha geniş savaşın ancak bir yüzüdür. Latin Amerika yakın yıllarda kendi toplumlarında sosyal adalet ve ülkelerinde siyasi bağımsızlık ve bunları içeren her şey için derin bir savaşa giren, Venezüella’da Hugo Chavez, Bolivya’da Evo Morales, Ekvator’da Rafael Correa ve Nikaragua’da Daniel Ortega gibi bir grup lider seçti Bu trendi takip eden Honduras’ta Manuel Zeleya ve Paraguay’da Fernando de Lugo gibi diğer liderler Amerikan destekli sağcı darbelerle devrildiler.

İngiliz gazeteci Mark Weisbrot  The Guardian’da, “Chavez’in zaferi ‘Latin Amerika Baharı’nın bir parçasıdır ki bölgenin asla sahip olmadığı en demokratik, işlevsel ve bağımsız hükümetler grubu gerçekleştirdi. Onlar birlikte çalıştılar ve Chavez’in zaferine Latin Amerika reaksiyonlarının gösterdiği gibi, Venezüella komşuları arasında mükemmel bir desteğe sahip. Bu, Brezilya’nın eski başkanı Lula da Silva’nın söylediği şeydir, “Chavez için bir zafer sadece Venezüella halkı için bir zafer değildir bilakis bir zafer bütün Latin Amerika halkı içindir.”

medyaşafak