William Engdahl: CIA’in Türkiye’deki umutsuz darbe girişiminin arka planı

William Engdahl: CIA’in Türkiye’deki umutsuz darbe girişiminin arka planı
CIA bu girişimi yüzüne gözüne bulaştırdı ve Obama ile NATO, “demokratik olarak seçilmiş Erdoğan yönetimine sıcak selam göndererek (aynen böyle!)” bunu örtmeye çalışıyor. Şubat 2014’te Ukrayna’da CIA Maidan darbesini gerçekleştirdiğinde, Viktor Yanukoviç’in “Ukrayna’nın demokratik olarak seçilmiş devlet başkanı” olduğunu dikkate almamışlardı.

 

CIA'in Türkiye'deki umutsuz darbe girişiminin arka planı

 

F. William Engdahl

 

 

New Eastern Outlook

 

 

15 Temmuz akşamı bir grup Türk askeri, bir darbe yaptıklarını ve ülkenin yönetimine el koyduklarını duyurdu. Bu askerler Erdoğan'ın canını kurtarmak için çaresizce ülkeyi terk ettiğini ve şimdi kendilerinin düzeni restore etme sürecinde olduklarını iddia ettiler. Bu subaylar için ve onların Langley, Virginia ve Saylorsburg, Pennsylvania'da – Türk siyasi amil Fethullah Gülen'in CIA koruması altında sürgünde saklandığı yerde – bulunan destekçileri için sorun, başarılı olamamaları oldu. Darbe girişiminin arkasında, Gülen destekçilerinin şimdi başarısız olduğu görülen umutsuz darbe girişimini gerçekleştirmekte olduğu anda, çoğu zaman öngörülememekle birlikte yerinde kalan, halen Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın gerçekleştirmekte olduğu dev bir jeopolitik kaymanın oluşturduğu, çok daha çarpıcı bir hikaye var. Aşağıda, jeopolitik düzenin merkezi önemdeki bir parçasında gelişmekte olan çarpıcı olayların arka planına ilişkin bazı soru cevap notları bulunuyor.

 

Soru: Ordunun bir darbe girşiminde bulunduğu, Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece gerçekleşen olayları nasıl yorumluyorsunuz? Bu olaylar öngörülebilir türden miydi? 

 

William Engdahl: Darbe, Erdoğan'ın yakın zamanda sergilediği çarpıcı bir jeopolitik kaymaya tepkiydi. Türkiye'de bulunan ve CIA'e sadık olan şebekeler tarafından kışkırtıldı. Kötü hazırlanmış, çaresizce bir adımdı.

 

S: Ordunun böyle bir adım atmasının gerçek nedenlerinin ne olduğunu düşünüyorsunuz? 

 

WE: Ordu içinde Fethullah Gülen hareketine bağlı bir subaylar ağı vardı. Gülen %100 CIA kontrolü altında bir figürdür. Yıllardır Saylorsburg, Pennsylvania'da sürgünde yaşıyor ve güvenli geçiş ve yeşil kartını, Graham Fuller ve ABD'nin eski Ankara büyükelçisi gibi üst düzey CIA isimlerinden almıştı.

 

Gülen, CIA'in siyasal İslam'ı bir rejim değişikliği aracı olarak kullanmak üzere geliştirdiği, on yıllardır var olan bir projenin adıdır. 2013 yılında İstanbul'da ve başka yerlerde Erdoğan'a karşı kitle protestolarının düzenlendiğini hatırlayın. Daha önce Erdoğan'ın AK Parti'si ile bir anlaşma yapmış olan Gülen o tarihten sonra bağlarını kopardı ve Zaman gibi Gülen kontrolündeki medya kuruluşlarında Erdoğan'ı zalim diye resmederek eleştirdi. Bu, Beyaz Şövalye ile Kara Şövalye arasındaki bir savaş değildir. Türkiye siyasetine hakim olma kavgasıdır. CIA projesi Gülen hakkında ayrıntılarla ilgilenen okuyuculara, Kayıp Hegemon (Almanca: Amerikas Heilige Krieg) isimli kitabıma bakmalarını öneririm.

 

S: Bazı yorumcuların söylediği gibi Türkiye'deki olayların iç savaşa yol açabileceğini düşünüyor musunuz? 

 

WE: Bundan şüphe ediyorum. Erdoğan ve istihbaratın başı, son iki yıl içinde tasfiyeler vs. ile Gülen Hareketi'nin etkisini bir hayli azalttı. Geleneksel “devletin bekçisi Atatürk ordusu” ise çok uzakta, 1980'lerde kaldı.

 

Şu anda ilgiyle izleyeceğimiz şey, Erdoğan'ın dış politikasının ne olacağıdır: Rusya'yla yakınlaşma, Rusya'nın Türk Akımı doğalgaz boru hattının Yunanistan sınırına bağlanması görüşmelerinin yeniden başlatılması var. Erdoğan'ın eş zamanlı olarak Netanyahu ile yakınlaşması var. Ve en kritiği, Putin'in bağların yeniden kurulmasını talep etmesinin parçası olarak Erdoğan'ın, göründüğü kadarıyla Suriye'de Daeş'i ve öteki silahlı grupları örtülü olarak desteklemek, onları Türkiye'de eğitmek, çıkardıkları petrolü karaborsada satmak suretiyle yürüttüğü Esad'ı devirme çabalarına son vermeyi kabul etmesi var. Bu, (her ne kadar bu sıfat için George W. Bush ve Clinton ile rekabet edebilir olsa da) muhtemelen Amerikan tarihinin en yeteneksiz başkanı olan Obama için dev bir jeopolitik yenilgidir.

 

S: Erdoğan'ın bu şekilde gerçekten devrilebileceğine inanıyor musunuz? 

 

WE: Şu an göründüğü kadarıyla, hayır. Erdoğan'ın medyaya bunun Gülen'in darbe girişimi olduğunu söyleyebildiği ilk saatlerde bile Gülen'in başarısız olacağına kanaat getirmiştim. Bugün, 16 Temmuz itibariyle bu girişim başarısız olmuş görünüyor. CIA bu girişimi yüzüne gözüne bulaştırdı ve Obama ile NATO, “demokratik olarak seçilmiş Erdoğan yönetimine sıcak selam göndererek (aynen böyle!)” bunu örtmeye çalışıyor. Şubat 2014'te Ukrayna'da CIA Maidan darbesini gerçekleştirdiğinde, Viktor Yanukoviç'in “Ukrayna'nın demokratik olarak seçilmiş devlet başkanı” olduğunu dikkate almamışlardı.  Washington'un Rusya ve AB arasında bir bölünmeyi kışkırtma çabaları doğrultusunda orada yarattığı kargaşaya bakınız.

 

S: Erdoğan'ın Almanya'dan sığınma istediğini ileri süren bilgileri nasıl yorumlamalıyız? Ve Almanya'nın bunu kabul etmemesinin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?

 

WE: Çok sayıda garip dedikodu var. Bu konuda bilgim yok.

 

S: Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'yı son olayların neresine koyuyorsunuz?

 

WE: Söylediğim şeylerden şu açık olmalıdır: Washington, Erdoğan'ın Haziran ayında Davutoğlu'nu başbakanlıktan kovup kendisine sadık olan Binali Yıldırım'ı atadığı zaman gerçekleştirdiği büyük jeopolitik kaymaya verilmiş aciz bir yanıt olan bu darbenin arkasındaydı. O dönemde Erdoğan eş zamanlı olarak Washington'un Suriye'deki Esad karşıtı stratejisinden uzaklaşmış, (şu aralar Washington ile keskin bir jeopolitik çatışma içinde olan) İsrail'e ve yanısıra Rusya'ya yönelmişti, hatta şimdi Suriye'de Esad'a yönelmiş halde.

 

S: Türkiye'nin NATO üyesi olmasının gelişmeler üzerindeki etkisi ne oldu? 

 

WE: Bunu değerlendirmek zor. Washington küresel stratejisi için, özellikle de Ortadoğu'daki petrol akışını ve şimdi doğalgaz akışını kontrol etmek için Türkiye'ye NATO'da çaresizce ihtiyaç duyuyor. İşte bu yüzden darbenin başarısız olacağı açık hale gelince Obama ve şürekası, “dostları” Erdoğan'ı “selamladı”. İstihbarat lugatinde buna hasar kontrolü denilir.

 

S: Türkiye'deki olayların Avrupa Birliği'ni nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

 

WE: AB bir proje olarak çözülme sürecindedir. Bu, 1950'lerde Churchill, erken dönem CIA'i ve onların Monnet gibi Avrupalı dostları tarafından ABD'nin Avrupa'yı daha iyi kontrol etmesi için teşvik edilmiş olan bir projeydi ve her zaman canavarca bir fikirdi. ABD Başkanı Obama İngiliz siyasetine utanmazca müdahale edip İngilizlere AB'den çıkmamalarını söylediğinde bu açıkça görüldü. Avrupa Birliği Brüksel'de, NATO merkezlerinin yanıbaşında oturan, seçilmemiş, halka yanıt vermeyen, tepeden inme yüzsüz bir bürokrasinin adıdır.

 

Brexit çözülmeyi başlattı. Şimdi bu süreç benim hislerimden daha hızlı ilerleyecektir. Eğer CIA Ekim ayındaki “Huexit” referandumundan önce Orban'a karşı bir renkli devrim yapamazsa bir sonraki durak Macaristan olabilir. Fransa mı? Marie Le Pen'in destekçileri ve milyonlarca Fransız, Brüksel'den dikte edilen emirlerden bıktı. Son suçlu karara bakın: AB'de en yaygın şekilde kullanılan otkıran olan gilofosatın kanserojen olduğu yönündeki dev bilimsel kanıtlara rağmen AB üyesi hükümetlerin bile bütün sağlık ve emniyet kanıtlarını görmezden gelme ve keyfi bir şekilde, gıdaların ve nüfusun 18 ay daha zehirlenmesine yeniden onay verme kararı alındı. Avrupa'nın veya başka herhangi bir yerin halkının sivil memurlarından hak ettikleri şey bu değil.

 

S: Türkiye'deki olayların göçmen krizini nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz ve mülteciler için Balkan yolu denilen güzergahın yeniden açılmasını bekliyor musunuz? 

 

WE: Bunu söylemek için erken. Eğer Erdoğan ve Esad, Putin'in ve Rusya'nın arabuluculuğyla Suriye'de gerçek barışı tesis etmeyi başarırsa, savaştan kaynaklı mülteci akışı kesilecektir. İnsanlar evlerine geri dönmek, ülkelerindeki hayatlarını yeniden kurmak istiyor.

 

 

www.medyasafak.net