Libya seçimleri barış getirecek mi?

Libya seçimleri barış getirecek mi?
Batı'nın Haçlı seferinin ardındaki gerçek nedenler başka bir yerde yatıyordu: Kaddafi'nin Afrika'daki Batı hâkimiyetini kırma planı. Afrika'ya çok büyük meblağlara mal olan, kıtanın telefon sistemi üzerindeki Fransız tekelini kırmıştı. Kurulum şekli gereğince, iki komşu Afrika ülkesinin sakinleri birbirlerini doğrudan arayamazdı. Haberleşme, Fransız uydu servisinden geçmek zorundaydı ve aramalar daha sonra komşu ülkeye yönlendiriliyordu.

 

 

Marwah Khalid

 

 

Crescent International

 

 

24 Aralık'ta Libyalıların cumhurbaşkanı ve milletvekillerini seçmek için sandık başına gitmesi bekleniyor. Böylece Libyalılar ilk kez seçimlere katılacak, ancak bunun planlandığı gibi gerçekleşip gerçekleşmeyeceği kesin değil.

 

Libya lideri Muammer Kaddafi'nin 20 Ekim 2011'de ABD ve Batı destekli aşırılık yanlılarının ellerinde alenen linç edilmesinden bu yana, çeşitli grupların ülkenin kontrolü için savaşmaları yüzünden, çoğu Libyalının hayatına şiddet hâkim oldu. Bu arada Batılı rejimler, 2011'de Libya'ya saldırmalarının ve yok etmelerinin nedenlerinden biri olan ülkenin petrol zenginliğini ve diğer kaynaklarını çalmakla meşguldüler.

 

Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi, cumhurbaşkanlığına aday oldu ancak başvurusu seçim komisyonu tarafından reddedildi. Reddedilen 25 aday arasında yer alan Kaddafi, seçilmesi durumunda ülkeyi kaos ve savaştan çıkaracağına söz vermişti.

 

Kaddafi, babasının linç edilmesinden sonra Zintan milisleri tarafından yakalanmış ve altı yıl tutuklu kalmıştı. Zintan'daki bir mahkeme tarafından ölüme mahkûm edildi, ancak daha sonra karar bozuldu. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından da savaş suçu işlediği iddialarıyla aranıyor. Birçok gözlemci bu durumu, mahkemenin Batı'nın emirlerini yerine getirmesi ve Batı suçlarını örtbas etmesi olarak görüyor. Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın meşhur “Geldik, gördük, öldü” ifadesi, Libya'nın yıkımına katılan diğer Batılı rejim yöneticileri gibi, onun da savaş suçlarından mahkûm edilmesi için yeterli olmalıydı.

 

BM tarafından önerilen seçimlerde 98 aday cumhurbaşkanı olmak için kayıt yaptırdı. Bunlar arasında ABD vatandaşı ve CIA unsuru olan ordu komutanı Halife Hafter de var. Hafter, 20 yıl boyunca, ruhunu şeytana sattığı, CIA karargâhına yakın Langley, VA'da yaşadı. ABD vatandaşlığı onu diskalifiye edebilir, ancak oğlu Saddam Hafter'in destek istemek için hem Türkiye'yi hem de İsrail'i ziyaret ettiği bildiriliyor.

 

Saf veya acımasız bir hırsla bir dizi “İslamcı” da Kaddafi'yi öldürmek için Batı'nın sürüsüne atlamıştı. İsteklerine kavuştular ama bu, Libya'nın tamamen yıkılmasıyla sonuçlandı.

 

Hafter ülkenin doğusunu kontrol ederken, BM destekli Trablus hükümetinin başbakanı Abdülhamid el-Dbeibah ve meclis başkanı Aguila Saleh de aday olma isteklerini belirttiler. Seçimlerle ilgili şüphecilik, birçok yarışmacının seçimlerin yapıldığı çerçeveyi sorgulaması gerçeğine dayanmaktadır.

 

Libya aynı zamanda yerel ve yabancı destekli milislerin kontrol için savaştığı bir iç savaşın pençesinde. Geniş ve seyrek nüfuslu bir ülke olan Libya'nın yedi milyonluk nüfusunun üç milyonu Trablus'ta yaşıyor.

 

Kaddafi, linç edilmeden önce, devrilmesi halinde ülkede kaos doğacağı uyarısında bulunmuştu. Ona göre Libya aşiretleri birbirleriyle savaşacak, El Kaide ve diğer aşırılık yanlısı gruplar yönetimi ele geçirecek ve bu durum Avrupa kıyılarına mülteci akınıyla sonuçlanacaktı. Tam olarak olan da buydu.

 

2011 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da Arap yöneticilere karşı protestolar patlak verdi. Beklenmedik bir yerde, Tunus'ta başladılar ve hızla Mısır, Libya, Fas, Suriye, Bahreyn, Ürdün ve Suudi Arabistan'a yayıldılar. Tunus, Mısır ve Libya'daki köklü diktatörlerin devrildiğini, ancak kabile monarşilerinin iktidarda kaldığını not etmek öğreticidir. Batı destekli ayaklanma sadece Suriye'de, dış yardımla yenildi.

 

Libya örneğinde Batı, sivillerin Libya hava kuvvetleri tarafından bombalanmasını önleme bahanesiyle 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararıyla uçuşa yasak bölge ilan etti. Bunun yerine Batı, Libya'nın geniş çapta yıkımına neden olan bir hava harekâtı başlattı. Batı, kendi kendine ilan ettiği “koruma hakkını” kullandığını iddia ederken hiçbir şeyden kaçınılmadı.

 

Batı'nın Haçlı seferinin ardındaki gerçek nedenler başka bir yerde yatıyordu: Kaddafi'nin Afrika'daki Batı hâkimiyetini kırma planı. Afrika'ya çok büyük meblağlara mal olan, kıtanın telefon sistemi üzerindeki Fransız tekelini kırmıştı. Kurulum şekli gereğince, iki komşu Afrika ülkesinin sakinleri birbirlerini doğrudan arayamazdı. Haberleşme, Fransız uydu servisinden geçmek zorundaydı ve aramalar daha sonra komşu ülkeye yönlendiriliyordu.

 

Kaddafi, 2007 yılında Rusya'dan bir iletişim uydusu satın aldı ve Afrika ülkelerini doğrudan birbirine bağlayarak, başta Fransa olmak üzere Avrupalı devletlere ödedikleri yıllık ücretlerde 500 milyon dolar tasarruf sağladı. Fransızlar bundan hiç hoşlanmadılar.

 

Kaddafi'nin Batı'nın kendi çıkarlarına tehdit olarak gördüğü başka planları da vardı. Batı'nın çıkarları, Afrika veya Asya'daki yüz milyonlarca insan pahasına, elbette her zaman üstündür. Kaddafi yönetimindeki Libya, tüm vatandaşlarına ücretsiz eğitim ve tıbbi hizmetlerin yanı sıra bir de ev sağlarken, Afrika'yı Batı bankacılığının köpekbalıklarından bağımsız hale getirme planı, işte böyle bir “tehdit” kabul edildi.

 

Sözde eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Libya'yı dünyanın mali güvenliğine "tehdit" olarak nitelendirecek kadar ileri gitti! Sarkozy, bir Fransız mahkemesi tarafından yolsuzluk ve seçim finansmanında dolandırıcılık yapmaktan suçlu bulunmuştur.

 

Kaddafi, Afrika ülkeleri arasında kullanılmak üzere Fransız frangı yerine yeni bir para birimi olan altın dinarı getirmeyi planladığı için de tehdit sayılıyordu. Devlete ait Libya Merkez Bankası (CBL), Uluslararası Ödemeler Bankası'ndan (BIS) tamamen bağımsızdı. Böylece, tüm Libya işlemleri CBL'den geçiyor ve muazzam ücretler talep eden bir takas odası konumundaki BIS’ı devre dışı bırakıyordu.

 

Libya'da altın dinarı garanti altına almaya yetecek kadar altın vardı. Libya'daki Batı destekli ayaklanmanın gerçek nedeninin çarpıcı bir örneği, ayaklanma başlar başlamaz Libya Merkez Bankası'nın yıkılması ve yerine yeni bir banka olan Bingazi Merkez Bankası'nın getirilmesiydi. Yeni banka, 19 Mart 2011'de ülke iç savaşın ortasındayken Batı destekli teröristler tarafından kuruldu! Ayrıca yeni bir petrol şirketi kurdular.

 

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Libya'nın 144 ton altını gibi, Libya'nın yurtdışındaki milyarlarca dolarlık varlığı da Batı rejimleri tarafından donduruldu (çalındı). El Kaide ve diğer paralı askerler, Kaddafi'ye ve destekçilerine saldırmak için salınırken, Batılı hırsızlar birincil işleriyle uğraşıyordu: ülkenin kaynaklarını çalmak.

 

Libya, Irak ve Suriye, Batı'nın yardım ve koruma vaatlerine kanmamaları konusunda Müslümanlara ders vermelidir. Batı'daki rejimler kendi insanlarını umursamıyorlar, neden uzak diyarlardaki esmer ya da siyah insanlar için endişelensinler ki?

 

Seçimler Libya'da yapılsın ya da yapılmasın, Batılı güçler ve onların paralı askerleri Libya'dan sürülmedikçe, Afrika'nın bir zamanların en gelişmiş ülkesinin barış veya refah görmesi pek olası değil. En iyi koşullar altında bile, Libya'nın Şubat 2011'deki ekonomik konumuna geri dönmesi on yıllar alacaktır.

 

 

Çeviri: Medya Şafak