Nasır Kandil: Rusya masayı devirdi ve Avrupa haritasını yeniden çizdi

Nasır Kandil: Rusya masayı devirdi ve Avrupa haritasını yeniden çizdi
"Minsk anlaşmaları sırasında Rusya, Kiev ile ilişkilerindeki krize barışçıl bir çözüm karşılığında Donbass Cumhuriyetlerini tanımayacağını söylemede hevesliydi. Sekiz yıl boyunca Kiev kaypak davrandı ve Washington ile NATO'yu da arkasına alarak meseleyi askeri olarak çözme fırsatını yakalamayı bekledi. Washington da Afganistan'dan çekilmesinin cevabını bu şekilde vereceğini düşünüyor."

 

 

 

Nasır Kandil

 

 

al-binaa.com

 

 

Washington ve onun aracılığıyla NATO, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve dağılmasından sonraki stratejiyi, Rusya ile Ukrayna arasında işbirliğine dayalı bir ilişkinin kurulmasını önleyecek, neredeyse tek ayağı olan bir denklem üzerine inşa etti. Bu teori, Sovyetler Birliği döneminde Amerikalı stratejist düşünür Zbigniew Brzezinski tarafından “Rusya büyük bir ülkedir, ancak Ukrayna ile birlikte bir imparatorluktur” başlığı altında özetlenmişti. NATO'nun tüm belgeleri Soğuk Savaş sonrası dönemde Rusya'yı önce “potansiyel düşman”, sonra “yakın düşman”, ardından “belirli bir düşman” ve bu belgelerin sonuncusunda da nihayet “tehlikeli ve ilk düşman” olarak tanımlamıştır. Ardından ABD Başkanı Joe Biden ve Ulusal Güvenlik Danışmanının, Dışişleri ve Savunma Bakanı'nın sözleri, bu açıklamaları Rusya'ya karşı daha düşmanca terimlere çevirdi. Ancak bu teşhisin tercümesi, Ukrayna'yı Rusya’ya karşı gerginliği yükseltme arenası kılmak için yapılan yatırımla devam etti.

 

Ukrayna'da Rusya dostu bir yönetimi deviren 2014 darbesi, Arap Baharı'ndakine benzer “renkli bir devrimle”, sivil toplum derneklerine ve ulusal faşist hareketlere yapılan milyarlarca dolarlık yatırımla geldi ve Ukrayna'yı karakterize eden yolsuzluğa odaklandı. Ancak bu değişik, Ukrayna'da ulusal çıkarlara dayalı bir sistem kurmakla sonuçlanmadı. Bu değişim daha ziyade, NATO'nun, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce birliğin bir üyesi olan veya lağvedilmesinden önce Varşova Paktı’nda yer alan Baltık devletlerini ve Doğu Avrupa ülkelerinin çoğunu art arda ilhak etmeyi başarmasından sonra, Rusya'yı kuşatmak için daha kapsamlı bir planı uygulamaya koymasının aracıydı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ani hamlesi, Washington ve NATO'yu şaşırtan ve ortalığı karıştıran caydırıcı bir mesaj olarak Kırım'ın ilhakının ilanıyla geldi. Putin dün de, teyit edilen bilgilere göre Batı'nın ve Washington'un, Kırım'ı Karadeniz'de NATO'nun üssü haline getirerek Rusya'nın kuşatılmasını ülkeyi sıcak denizlerden uzak tutmak suretiyle tamamlamayı hedeflediklerini anladıktan sonra Kırım'a yönelik adımlarını attığını ifşa etti. Böylece, Gürcistan'ı bir NATO üssüne dönüştürme çabası karşısında Güney Osetya ve Abhazya'yı askeri olarak Gürcü kuvvetlerinden geri aldığında gösterdiği önceki caydırıcı adımını tamamlamış oldu.

 

Minsk anlaşmaları sırasında Rusya, Kiev ile ilişkilerindeki krize barışçıl bir çözüm karşılığında Donbass Cumhuriyetlerini tanımayacağını söylemede hevesliydi. Sekiz yıl boyunca Kiev kaypak davrandı ve Washington ile NATO'yu da arkasına alarak meseleyi askeri olarak çözme fırsatını yakalamayı bekledi. Washington da Afganistan'dan çekilmesinin cevabını bu şekilde vereceğini düşünüyor. Putin'in ayrıntılı açıklamalarına göre, Avrupa'nın boynuna ipi yeniden geçirmek ve Kazakistan'daki darbe planının başarısızlığının öcünü almak için Moskova'ya Ukrayna'yı işgal etme niyetinde olduğu suçlamaları yöneltildi ve Ukrayna'ya silah sevkiyatı yapıldı. Eğer bu suçlama olmasaydı, tüm bunlar Rusya'ya yapılan haksız bir provokasyon gibi görünecekti. Başkan Putin, meseleleri Minsk Anlaşmaları yoluyla diplomatik bir çözüme kavuşturarak Donbass’ta barış elde etmekle, Donbass Cumhuriyetlerini tanımak ve onlarla savunma işbirliği anlaşması imzalamak şeklindeki askeri çözüm arasında yol ayrımında kaldı.

 

- Peki, Putin dün ne yaptı? Masayı devirdi ve Amerikalılara ve onlarla birlikte olanlara "Donbass'ta askeri bir çözüm için yapılacak her girişim, Rusya ile savaş projesi demektir, bu yüzden kim bunun mümkün olduğunu düşünüyorsa buyursun, işte meydan!" dedi. Avrupa haritası ve dünya düzeninin kuralları nedeniyle, Avrupa haritasının ve dünya düzeninin kurallarındaki bu değişiklikle teoride değil pratikte uğraşmak zorunda kaldı ve Moskova, daha önce Suriye ve Kazakistan'da, Kırım, Osetya ve Abhazya'da olduğu eylemlere eylemle cevap vermek için harekete geçti. Özellikle Almanya, ekonomik ve siyasi istikrarın bedeli olarak bu savaştan uzaklaşmak veya Amerikalıların, geleceğini ve ekonomisini yok edecek şekilde kendisiyle oynamasına izin vermek arasında seçim yapmalıdır. Rus gazının Almanya'ya akışını durdurmadan Amerikalıların ekonomik yaptırımlar hakkında söylediği her şey önemsizdir. Rusya, kendisinin Suriye'deki konumlanışına tepki olarak Washington'un Suudi Arabistan üzerinden yürüttüğü petrol fiyatı savaşında olduğu gibi kaybetse bile, Almanya en büyük kaybeden olacaktır.

 

 

Çeviri: Medya Şafak