Netanyahu’nun dönüşü İsrail rejiminin ölümünü çabuklaştırabilir

Netanyahu’nun dönüşü İsrail rejiminin ölümünü çabuklaştırabilir
Doğu Akdeniz'deki gaz çalan platformlara ya da Hayfa ve ötesindeki elektrik veya su tesislerine karşı iyi hedeflenmiş birkaç füze, İşgalci Rejimin kırılganlığını ortaya çıkaracak ve yüz binlerce yerleşimciyi kaçmaya veya geldikleri ülkelerine geri dönmeye sevk edecektir. Netanyahu'nun dönüşü bu gerçeği değiştirmeyecek. Aksine bu geri dönüş, Ehud Barak'ın öngördüğü gibi, İsrail'in varlığının sekizinci on yılını tamamlamadan önceki ölümünü bile hızlandırabilir.

 

 

Abdel Bari Atwan

 

 

Raialyoum

 

 

Naftali Bennet'in sağcı hükümetinin çöküşünden ve Knesset'in feshedilerek üç yıl içindeki beşinci seçime gidilmesi kararından sonra, İşgal Altındaki Topraklarda ve Arap dünyasında Benjamin Netanyahu'nun iktidara geri dönmesi ihtimali karşısında endişeli sesler yükseldi. Bu kesin olmaktan çok uzak bir ihtimal, ama yine de bu endişeli kişilere bazı şeyler söyleyebiliriz.

 

İsrail işgal devletinin raf ömrü sonuna yaklaşıyor ve yokuş aşağı kendi çöküşüne doğru gidiyor. İç krizlerle ve sosyo-politik bölünmelerle parçalanmış halde. Hegemonyası, Direniş Ekseni'nin artan askeri ve siyasi gücü tarafından aşındırılıyor. Ve Batılı sömürgeci destekçileri, işgal rejiminin kuruluşundan bu yana ilk kez, Rusya ile Ukrayna'da mücadele etmek için savaşlarını Orta Doğu'dan Avrupa'nın kalbine aktardılar. Rusya ise hem ekonomik hem de askeri olan bu mücadeleyi şu ana dek önde götürdü.

 

Öyleyse neden bazılarımız Netanyahu'nun dönüşünden korkuyor? Bırakın siyasi çatışmalarla parçalanmış, neredeyse her taraftan füzelerle çevrili ve 1 kilometrekarelik Cenin mülteci kampını bile işgal edemeyecek durumda olan bir devleti o yönetsin!

 

Netanyahu'nun 16 yıllık yönetimine seri yenilgiler damgasını vurdu. Sonuncusu ise İsrail'i 11 gün boyunca dünyadan koparan ve milyonlarca yerleşimciyi sığınaklara dolduran 'Kudüs Kılıcı' çatışmasıydı. Bazı Arap liderlerini bu kadar korkutan "güçlü adam" Netanyahu, tüm kabadayılığına rağmen Gazze'yi yeniden işgal etmeye cesaret edemedi. İsrailli yazarlar ülkenin yaşanmaz hale geldiğini düşünerek okuyuculara yeniden göç etmelerini tavsiye ederken, Netanyahu, Joe Biden'a ateşkes sağlaması için diz çöküp yalvardı.

 

İster Netanyahu ister Bennet tarafından yönetilsin İsrail, İran'a ve bölgedeki müttefiklerine karşı hem nükleer tekelini hem de konvansiyonel askeri üstünlüğünü kaybetme olasılığıyla karşı karşıya, eğer henüz kaybetmediyse tabii. Ve aydan aya denge Filistinliler lehine gelişiyor.

 

Netanyahu'nun Donald Trump ve damadı Jared Kushner'ı her hevesini gerçekleştirmeye ve bazı Arap yöneticileri normalleşmeye ve İbrahim Anlaşmalarını imzalamaya zorlamayı başardığı doğru. Ancak bu atılımın esas olarak bir propaganda dublörlüğü ve halkla ilişkiler çalışması olduğu ve eski-yeni normalleşen ülkelerin artık daha da kötüleşmesi muhtemel iç sorunlar ve dış tehditlerle yüz yüze geldiği de doğru. Mısır, kitlesel açlığın eşiğinde ve bunu önlemek için acilen 25 milyar dolarlık bir yardıma ihtiyaç duyuyor. Ürdün de benzer bir konumda. Körfez ülkelerine gelince, birçoğu İran'ı şeytan olarak görmekten vazgeçti ve onunla müzakere etmeye ve iyi niyetini aramaya başladı. En azından İran’ın, Yemen'deki savaştan kurtulmalarına yardım etmesini istiyorlar.

 

Ortadoğu'nun tamamı bölgesel bir savaşın eşiğinde ve uzun süredir İsrail'in ana destekçisi ve koruyucusu olan ABD, küresel liderliğini daha uyumlu ve askeri- ekonomik olarak daha güçlü, ufukta beliren bir Çin-Rus ittifakına kaptırmak üzere. Yıllarca sürebilecek ve Üçüncü Dünya Savaşı’na dönüşebilecek Ukrayna savaşı, tüm hesapları baştan sona değiştirdi.

 

Bu değişimin önemli bir bileşeni, liderlerinin ABD-İsrail emirlerine ve haraç taleplerine boyun eğmelerinin neden olduğu zillet ve aşağılanmalardan kurtulmanın tek yolu olarak Arap halkları arasındaki direniş kültürünün yeniden canlandırılmasıdır. Trump-Kushner ikilisi geri dönse bile İsrail'i krizlerinden kurtaramayacak.

 

Doğu Akdeniz'deki gaz çalan platformlara ya da Hayfa ve ötesindeki elektrik veya su tesislerine karşı iyi hedeflenmiş birkaç füze, İşgalci Rejimin kırılganlığını ortaya çıkaracak ve yüz binlerce yerleşimciyi kaçmaya veya geldikleri ülkelerine geri dönmeye sevk edecektir.

 

Kibir ve maskaralıkları her türlü barış seçeneğini yok eden Netanyahu'nun dönüşü bu gerçeği değiştirmeyecek. Aksine bu geri dönüş, Ehud Barak'ın öngördüğü gibi, İsrail'in varlığının sekizinci on yılını tamamlamadan önceki ölümünü bile hızlandırabilir.

 

 

Çeviri: Medya Şafak