Kraliçe ve onun talan İmparatorluğu

Kraliçe ve onun talan İmparatorluğu
Bu imparatorluk ailesi, 1765 ve 1938 yılları arasında Hindistan'dan yapılan 45 trilyon dolarlık (evet bir trilyon, "t" ile) sistematik hırsızlığa başkanlık etmiştir. O sırada Hindistan'ın GSYİH'si, küresel GSYİH'nın yüzde 28'ini oluşturuyordu. İngilizler 1947'de ayrılmaya zorlandıklarında, Hindistan'ın GSYİH'si, dünya GSYİH'sının %3'üne düşmüştü.

 

 

Crescent International

 

 

Kraliçe (büyük 'K' ile) öldü! Yaşasın Kral!

 

Kraliçe 8 Eylül Perşembe günü öldü ama cenazesi 19 Eylül'e kadar kaldırılmayacak.

 

İngiltere resmi olarak yastayken, sonuçta onların hükümdarıydı, dünyanın geri kalanına niçin bu yasa katılmaları söyleniyor?

 

Britanya'nın kederi, neredeyse tamamı İngiliz İmparatorluğunun sömürge mirasının doğrudan sonucu olan, başka yerlerdeki milyonlarca insanın ızdırabından daha mı öncelikli?

 

Britanya'da, yas döneminde monarşi hakkında rahatsız edici sorular sorulmaması için medyanın görev bilinciyle uyduğu boğucu bir tekdüzelik dayatıldı.

 

Müteveffa Kraliçe için sadece övgüye izin var. Akla gelebilecek her alanda - metrolar, otobüsler ve her yerde-  büyük reklam panolarından tebaasına iyiliksever bir şekilde bakan bir kraliçe... Afrika ve Hindistan'dan çalınan elmaslar ve mücevherlerle süslenmiş tacı da standart bilet ücreti.

 

Monarşi karşıtı protestocular tutuklandı ve akademisyenlere sosyal medyadan uzak durmaları ya da en azından monarşi hakkında garip sorular sormamaları söylendi.

 

O bir "anne" ve bir "büyükanne" idi! İmparatorluk onun yetenekli ellerinde “istikrar” ve “devamlılık” sağlıyordu!

 

Peki kim için, insan merak ediyor?

 

Yirmi birinci yüzyılda, monarşi fikrinin kendisi yeterince anakroniktir.

 

Bazı savunucuları, Kraliçe Elizabeth'in imparatorluğun yağmalarına karışmadığını iddia ediyor.

 

Birçok sömürgeleştirilmiş insana özgürlük verecek şekilde, İmparatorluğun parçalanmasına önderlik ettiği konusunda ısrar ediyorlar.

 

Bu tarihin ters yüz edilmesidir.

 

Kendisine kraliçe olduğu ilk söylendiğinde Kenya'da bir safarideydi. Bu 1952'de oldu.

 

Genç Elizabeth, yerliler tarafından görev bilinciyle hizmet edilen safarinin tadını çıkarırken, Britanya Kenya'da acımasız bir “ayaklanma karşıtı” harekât başlatmıştı.

 

Mau Mau “isyanının” bastırılması, 1952-1960 yılları arasında on binlerce insanın hapsedilmesine, işkence görmesine ve idam edilmesine yol açtı.

 

Elizabeth, tahtı devralmadan beş yıl önce Güney Afrika'nın Cape Town kentindeydi (1947). Bu tarih de Güney Afrika'daki apartheid'ın başlangıcıydı.

 

İngilizler Kıbrıs ve Malaya gibi yerlerde de başka dehşet verici suçlar işlediler.

 

Daha yakın zamanlara gelince; bu rezil İmparatorluk tarihine, Afganistan, Irak ve Yemen sayfaları da eklenmelidir.

 

İngiltere'nin, 1953'te İran'daki Başbakan Muhammed Musaddık hükümetine karşı, zalim Şah'ı tahta yeniden oturtan darbede ABD ile birlikte oynadığı rolü unutmamak gerekir.

 

Bazıları, kraliçenin imparatorluğun cinayetlerinden doğrudan sorumlu olmadığını söylemeden önce onun “büyük emperyal ailesine” bağlılığı hakkındaki laflarını hatırlamalılar.

 

Bu imparatorluk ailesi, 1765 ve 1938 yılları arasında Hindistan'dan yapılan 45 trilyon dolarlık (evet bir trilyon, "t" ile) sistematik hırsızlığa başkanlık etmiştir.

 

O sırada Hindistan'ın GSYİH'si, küresel GSYİH'nın yüzde 28'ini oluşturuyordu.

 

İngilizler 1947'de ayrılmaya zorlandıklarında, Hindistan'ın GSYİH'si, dünya GSYİH'sının %3'üne düşmüştü.

 

Ve arkalarında Keşmir ve Filistin gibi feci miraslar bıraktılar.

 

Bu toprakların insanları, İngiliz entrikalarının sonuçlarına katlanmaya devam ediyor.

 

Dikkat etmemiz gereken başka bir yön daha var.

 

Sosyal medyada bazı Müslümanlar, kraliçenin Hz. Peygamber'in ailesinden geldiğini ve (o şimdi kral) Prens Charles'ın gizli bir Müslüman olduğunu yazıp durdular.

 

Müslümanlar, kraliçenin Hz. Peygamber neslinden geldiğini söylemeden önce, Ebu Leheb'in de Peygamber'in amcası olduğunu hatırlamalıdırlar. Ayrıca onun, Peygamberimiz (s.a.a.) ile uzaktan da olsa bağlantılı olduğuna dair hiç bir delil yoktur.

 

Müslümanlar bu tür spekülasyonlardan uzak durmalıdır. Bu söylemler, Şerefli Allah Resulü'nün onuruna hakarettir.

 

Kraliçe, skandal kitap The Satanic Verses'ın yazarı, mürtet Selman Rüşdi'ye şövalyelik vermiş birisidir.

 

Arap Yarımadası'ndaki Beni Suud ve Ürdün'deki Hüseyin ailesi gibi kuklaları Müslümanların üzerine salan ve dayatan da İngiltere'dir.

 

İngilizler istedikleri kadar üzülebilir, istedikleri kadar yırtınabilirler; Müslümanların bu tür ayinlere katılmalarına gerek yoktur. Hatta Müslümanlar ve gayrimüslimler -bütün renkli insanlar- haklı olarak “Oh kurtulduk” bile diyebilirler!

 

 

Çeviri: Medya Şafak