"NATO’nun Suriye Komplosu, Hitler’in Çekoslovakya Saldırısını Model Alıyor"

"NATO’nun Suriye Komplosu, Hitler’in Çekoslovakya Saldırısını Model Alıyor"
"2011-2012’de Suriye’nin NATO ve gerici Fars Körfezi monarşileri tarafından istikrarsızlaştırılmasının, büyük ölçüde Hitler’in 1938 yazında Çekoslovakya’ya yaptığı saldırının yolunu izlediği, çok daha az kişi tarafından söylenir."

Webster G. Tarpley


Press TV


1938-1939 yıllarında Hitler'in Nazi rejiminin bağımsız Çekoslovakya'ya gerçekleştirdiği uluslararası cinai saldırı, istikrarsızlaştırma, parçalama ve nihai imha etme saldırısı hakkındaki tarih kayıtları, kendine özgü bir kötü şöhrete sahip.


Eylül 1938'de Hitler ve Mussolini ile yapılan kötü şöhretli Münih Konferansında İngiliz başbakanı Neville Chamberlain ve Fransız başbakanı Edouard Daladier'nin, Hitler'in doğuya doğru yayılmasına taviz ve destek verme politikası doğrultusunda Çekoslovakya'nın ulusal varlığını feda etme konusundaki istekliliği, genellikle Avrupa'yı bir yıldan biraz az bir zaman sonra 2. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle sonuçlanacak bir yola koyan olay olarak kabul edilir. 

Fakat 2011-2012'de Suriye'nin NATO ve gerici Fars Körfezi monarşileri tarafından istikrarsızlaştırılmasının, büyük ölçüde Hitler'in 1938 yazında Çekoslovakya'ya yaptığı saldırının yolunu izlediği, çok daha az kişi tarafından söylenir. 

Hitlerin Çekoslovakya'ya düşman olmasının nedeni, bu ülkenin 30 modern tümenden oluşan hayli güçlü bir ordusunun olması, güçlü bir sınır tahkimatı sisteminin olması, Küçük Antant çerçevesinde Fransa'nın müttefiki olması ve buna ilave olarak Sovyetler Birliği'yle de karşılıklı bir savunma anlaşmasının bulunmasıydı. Hitler, 1936'da Rhineland'i yeniden silahlandırdıktan ve Mart 1938'de Anchluss üzerinden Avusturya'yı emdikten sonra, dikkatini hızla Çekoslovakya'yı ezmeye yöneltti. William L. Shirer'in 1960 tarihli The Rise and Fall of the Third Reich (“Üçüncü Reich'ın Yükselişi ve Düşüşü”) isimli kitabı hâlihazırda kütüphanelerde mevcuttur ve bazı önemli olguları göstermek üzere bu kitaptan alıntılar yapılacaktır.

Hitler'in Versailles sonrası Çekoslovak devletini yıkmak için kullandığı ilk manivela, Çekoslovakya içindeki etnik azınlıktı. Bu etnik Almanlar, Bohemya ve Moravya'nın Almanya'yla ve yeni Almanlaştırılmış Avusturya'yla olan sınırları boyunca uzanan görece dar bir toprak şeridi olan Sudetenland'da yoğunlaşmıştı.  

Suriye örneğinde NATO, Hafız Esad döneminden beri Suriye rejimiyle ölümcül bir çatışma içinde olan bir örgüt olan Suudi kontrollü Suriye Müslüman Kardeşler'ini kullandı. NATO ayrıca kendisini Suriye Ulusal Konseyi diye adlandıran ve şimdi yerini kendisini Suriye Ulusal Koalisyonu diye adlandıran yeni bir kuklalar topluluğuna bırakan kişiler de dâhil olmak üzere Suriyeli göçmen ve sürgünleri de kullandı. Çok sayıda yabancı savaşçı buraya taşındı. NATO, Suriye'de Salvador modeli temelinde, bu alanın önde gelen uzmanı ABD memuru John Negroponte'nin öğrencisi ABD Büyükelçisi Robert Ford tarafından kontrol ediliyor gibi görünen ölüm mangaları yerleştirdi.  

Sir Neville Chamberlain'den Julian Assange'a 

Çekoslovakya'nın yıkımına giden kriz, Hitler'in örtülü destekçisi İngiliz Başbakanı Sir Neville Chamberlain'in 14 Mayıs 1938 tarihinde Amerikalı gazetecileri Nazi yanlısı Lady Astor'un Londra konağında kahvaltıya davet etmesiyle başladı. Chamberlain'in brifinginin temeli, Çekoslovakya'nın mevcut haliyle var olmaya devam edemeyeceği ve Sudetenland'ın Almanya'ya devredilmesi gerektiği şeklindeydi. Chamberlain, Fransa'nın Çekoslovakya'nın öz savunmasına yardım etme yönündeki anlaşma yükümlülüğüne uymayacağını öngördü ve İngiltere'nin de müdahale niyetinin olmadığını söyledi. Bunu, Hitler yanlısı London Times gazetesinde çıkan ve bomba etkisi yaratan bir başyazı izledi; burada Sudeten Almanlarının mevcut ezilen statülerinden kurtulabilmek için Çekoslovakya'dan her türlü ayrılma hakkının olduğu söyleniyordu. 

Suriye, 2010 sonbaharında ortaya çıkan ve CIA tarafından sınırlandırılan, Wikileaks adıyla bilinen belge yığınlarında işaretleri görülen bir istikrarsızlaştırma dalgasının kurbanı.  Bu belgelerde Tunus, Mısır, Libya gibi ülkelerin rejimlerinin yanı sıra IMF ve NATO'nun hedefinde olan Arjantin, Rusya, İtalya, Irak, Afganistan ve diğerleri hakkında tonlarca skandal ve aşağılayıcı materyal ortaya çıkmıştı. Ancak önde gelen emperyalist basın organları tarafından büyük bir hevesle yayınlanan bu ifşalardan hiçbir önemli İngiliz, Amerikalı veya İsrailli politikacı, hiçbir biçimde zarar görmemişti. 1938 yılında Çekoslovakya'da olduğu gibi, Suriye de saldırı için hedeflenen ülkeler listesinin başında değildi, fakat saldırı ivme kazandıkça basınç altına girdi. 

Sudeten Alman milisleri ve Suriye'deki ölüm mangaları: Müzakereye dayalı çözümlere hayır

Hitler'in Çekoslavakya'daki başlıca sözcüsü, Nazilerin 1933'de iktidara el koymasından itibaren Berlin tarafından finanse edilmiş olan etnik Alman fanatik Konrad Henlein'dı. Hitler, Dışişleri Bakanı Ribbentrop ve Rudolph Hess, Henlein'a her zaman Çek hükümetinin kabul edilemez bulacağı taleplerde bulunmasını istedi. Bizzat Henlein, “Her zaman, asla tatmin olamayacağımız kadar çok şey talep etmeliyiz” diyordu. (Shirer, s. 359) Henlein, savaşın sonlarına doğru bir hava akınında öldürüldü. 

Burada, Esad hükümetiyle her tür müzakereyi kaba bir şekilde reddeden Suriye Ulusal Konseyi'nin inatçı duruşuyla doğrudan bir paralellik mevcuttur. Bu örgütlere NATO istihbaratı tarafından Suriye hükümetiyle hiçbir zaman müzakereye dayalı bir siyasi çözüme varmamaları gerektiği yönünde emirler verilmektedir. Tıpkı Hitler'in Sudetenlerin sıkıntılarını saldırı için bir bahane olarak kullanması gibi, NATO saldırganları da aynı şekilde Suriye'deki isyanı ülkeyi yıkma ve kaosa indirgemenin bir aracı olarak kullanmaktadır – kuşkusuz bu, İran ve Hizbullah'ı tecrit etme ve zayıflatmayı hedefleyen uzun vadeli bir stratejinin bir parçasıdır.



Eylül 1938 itibariyle Hitler, Henlein'la bağlantı noktası olarak bir subayı atadı ve Güney Almanya'daki Bayreuth yakınlarındaki Dondorf kalesinde merkezleri kuruldu. Suriyeli isyancıların askeri merkezlerinin uzun süredir Türkiye'deki İncirlik NATO hava üssü yakınlarında olduğu düşünüldü, fakat şimdi isyancılar ülkeyi fethetmek üzere merkezlerini Suriye toprağına taşıdıklarını söylüyorlar. Avusturya silahlarıyla teçhizatlandırılmış “Sudeten Özgür Birliği” (veya daha doğru ifadeyle, “Sudeten Milisleri”) oluşturuldu ve onlara Hitler tarafından Çek polisi ve ordusuyla “kargaşa ve çatışmaya” girmesi emredildi. Kısa süre içinde olağanüstü halin ilan edilmesi gerekti. Bu noktadan itibaren Sudeten Nazileri ile Çekler arasında bir dizi kanlı çatışma yaşandı. Her çatışma yaşandıktan sonra Hitler Prag hükümetini suçlayacak ve Çek boyunduruğuna tabi Almanların özgürlüğünü isteyen histerik radyo ve miting konuşmaları yapacaktı. Yaklaşık iki yıldır Batı hükümetlerinin ve Batı medyasının Suriye'deki çatışmalar karşısındaki tutumu da budur.

Burada da Şubat 2011'deki demokrasi yanlısı en ilk gösterilerden beri Suriye'de faaliyette olan büyükelçiler Negroponte ve Ford tarafından canlandırılan ölüm mangalarıyla tam bir paralellik mevcuttur. “Sudeten Milisleri”, profilini Alman sınırı yakınlarındaki Çek şehirleri Asch ve Eger'e el koyarak yükseltmişti – tıpkı Suriyeli ölüm mangalarının çatışmanın en başlarında Türkiye sınırına yakın İrbil'e ve Ürdün sınırına yakın Deraa'ya el koymaya çalışması ve şimdi NATO'nun Patriot füzelerinin gölgesi altında Türkiye sınırı boyunca uzanan bir toprak şeridine el koymuş olması gibi. 

Suriye'nin istikrarsızlaştırılması süreci boyuna, bir değil iki Birleşmiş Milletler özel temsilcisi Esad hükümetini terörist ölüm mangalarıyla anlaşmaya varması yönünde ikna etmek için mümkün olan her şeyi yaptı ve eş zamanlı olarak dünya kamuoyunu Suriye çatışmasında yabancı savaşçıların oynadığı rol konusunda yanlış yönlendirdi. Bu temsilciler, eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve arkasından onun yerini alan Lahdar İbrahimi'dir. 

Runciman anlaşması, Annan ve İbrahimi için bir model 

Ağustos 1938'de, sözde savaşı yatıştırmak isteyen Chamberlain, Londra'nın Prag'a, hükümetle ve Sudeten azınlığıyla görüşmeler yapmak üzere özel bir “aracı” göndereceğini duyurdu.  Bu kişi Lord Runciman'dı (Doxford Vikont Lordu Runciman). Shirer, Runciman için “ülkeye vardığı gün Prag'a geldi ve basın toplantısına katıldıktan ve partisinin üyeleriyle görüştükten sonra günlüğüne ‘Runciman'ın misyonu kokuyor' yazdı… Çekler, Runciman'ın Chamberlain tarafından Sudetenland'ın Hitler'e teslim edilmesinin yollarını döşemek için gönderildiğini kesinlikle biliyordu. Bu, sefilce bir diplomatik hileydi” diye yazmaktadır. (s. 376-7) 

Eylül sonları itibariyle Runciman İngiliz Kabinesine, Sudetenland'ın referandum zahmetine bile girilmeden Almanya'ya aktarılması gerektiğini rapor ediyordu. Almanya'daki halk tepkilerinin polis baskısıyla susturulmasını istedi. Her ne kadar Sudetenland'ın kaybedilmesi Çekoslovakya'yı pratikte savunmasız bırakacak olsa da, buna ilave olarak Prag'ın gelecekte Almanya'ya saldırmayacağı yönünde güvence istedi – bütünüyle fantastik bir hipotezdi bu. Pek çok bakımdan Runciman, Çek'lere karşı Hitler'in kendisinden bile daha saldırgandı (Shirer, s. 388) 

Annan ve İbrahimi misyonları tam olarak aynı sefil diplomatik hileyi ifade etmektedir. Annan aylar boyunca Suriye'deki tek şiddetin hükümet tarafından gerçekleştirilen şiddet olduğunu iddia etti. Temsilcilerin ikisi de dünyaya, ölüm mangalarının büyük çoğunluğunun Avrupa, Çeçenistan, Pakistan ve Somali'ye kadar uzanan coğrafyalarda toplanan ve Suudi Arabistan, Katar ve diğer gerici Fars Körfezi monarşileri tarafından finanse edilen yabancı savaşçılar olduğunu anlatmadı. 

Daha önceki Irak ve Libya örneklerinde olduğu gibi, mevcut hükümetin düşmesi halinde yağmayı paylaşacak olan sadece, istikrarsızlaştırmaya ve düşük yoğunluklu savaşa kaynak aktaran ülkeler olacaktır. Macaristan Slovakya'dan bir parça istediği zaman Hitler onlara şunu demişti: “Masaya oturmak isteyenler en azından mutfakta bir iş yapmalıdır.” Polonya da Teschen bölgesinin kontrolünü ele geçirmeye hevesliydi. Ancak Polonya, kısa süre sonra, Çekoslavakya'ya karşı uygulanan saldırı sürecinin aynısının kurbanı olacaktı. Bugün, Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi ülkeler kısa süre sonra kendilerini, salıverdikleri terörizm ve saldırganlık girdabına çekilmiş halde bulabilirler. 

İkinci Dünya Savaşı 1938 yazı sonlarında başlamadı. Chamberlain, Hitler'e yönelik taviz politikasını Berchtesgaden ve Bad Godesberg toplantılarında ve nihayet 29 Eylül tarihli Münih Konferansında ortaya koydu. İtalyan faşist diktatör Mussolini'nin başkanlığında yapılan bu konferansta Fransa ve İngiltere, Hitler'in Sudetenlan'ın Çekoslovakya'dan ayrılması talebini kabul etti. Konferansta Çekoslovakya temsil dahi edilmedi; tıpkı Suriye'nin, NATO ve uyduları tarafından düzenlenen çok sayıdaki “Suriye'nin Dostları” konferanslarında temsil edilmemesi gibi. Chamberlain bu konferansın sonucunu “zamanımızın barışı” diye adlandırdı, fakat dünya savaşı bir yıldan kısa bir süre sonra başlayacaktı.

Bu aylar boyunca Fransız başbakanı Edouard Daladier, bugünkü Cumhurbaşkanı Hollande gibi, hafif sol çizgideydi. Dışişleri Bakanı, bugünkü Dışişleri Bakanı Fabius ile karşılaştırması ilginç olabilecek, taviz yanlısı Georges Bonnet idi. İngiliz dışişleri bakanı, Lord ve Lady Astor'un ünlü Nazi yanlısı takımından Lord Halifax'ti. Bugünkü halefi William Hague'dir. 

Çekoslovakya haritadan silindi; NATO Suriye için aynısını istiyor

Hitler, Sudetenland'ı ele geçirerek genelde Çek Majino Hattı diye adlandırılan takviyelerin kontrolünü ele aldı. Çekoslovakya'nın geri kalanını kendi haline bırakma sözü verdi, fakat ülkeyi, tıpkı bugün NATO'nun Suriye'yi yıkmak istediği şekilde yok etmeye yeminliydi. İlk olarak Goering, 1938 sonbaharında Slovakya'nın Prag hükümetinden ayrılmasını sağladı. Kısa süre sonra Slovakya, kendi ülkesinden insanlar tarafından Nisan 1947'de idam edilecek olan Monsignor Tiso yönetimi altında bir faşist Nazi kukla devletine dönüştü. 

Prag artık sadece Bohemya ve Moravya'da elde kalanlarda hükmü olan bir devletti. Hitler, Çek devlet bakanı Hácha'yı Berlin'e çağırdı ve Çekoslovakya'dan geriye kalanın Alman Reich'ıyla birleşmesini onaylayan bir beyannameyi imzalayıncaya kadar kendisine acımasızca zorbalık etti. 15 Mart 1939'de Alman birlikleri Bohemya ve Moravya'ya girdi ve Çekoslovakya'nın varlığı sona erdi. Artık haritada bu isimde bir devlet yoktu. 

Suriye örneğinde, NATO stratejisinin amacının Suriye devletinin bütünüyle yok edilmesi olduğu eşit derecede açıktır. ABD'de “Barış Enstitüsü” ve diğer saldırı amaçlı think-tank kuruluşların yaptığı gizli toplantılarda, Suriye'nin tam anlamıyla Balkanlaştırılması ve parçalara ayrılması için planlar hâlihazırda yapılmıştır. Eğer isyancılar kazanırsa, bir Alevi oluşumu, bir Dürzi oluşumu, bir Kürt oluşumu, hatta belki bir Hristiyan oluşumu ve benzerleri ortaya çıkabilir. Bunlar mikro devletler, mini devletler, kırıntı devletler olacaktır. Hepsinden önemlisi, savaş baronları, devasa bir kan gölü ve kaos olacaktır. 

Naziler Prag'a karşı yanıltma harekâtı planladı; Şimdi Şam hedefte olabilir

Nazilerin Çekoslovakya'yı istikrarsızlaştırma planında bahsetmeye değer bir unsur daha var, zira yakın gelecekte benzeri bir durum yaşayabiliriz. 24 Ağustos 1938 tarihinde, Silahlı Kuvvetler (OKW) başkomutanı Albay Jodl, Hitler'e, “Almanya'ya askeri müdahale olanağı sağlayacak ‘olay'ın ne zaman en etkili olacağını belirlediği” vurgusu yapılan bir memorandum gönderdi. Bir başka deyişle, gerekli olduğunun anlaşılması halinde Almanya'nın Çekoslovakya'ya yapacağı askeri saldırı, bir yanıltma harekâtı olayıyla gerçekleşecekti. Suriye örneğinde NATO, aylar boyunca dünya kamuoyunu Suriye'nin varsayılan kimyasal silah kullanımı temelinde gerçekleşecek bir büyük saldırıya hazırlamaya çalıştı. Eğer önceden haber verilmiş bu gaz saldırısı gerçekleşirse, bunun Jodl'un aklında olan türden (Shirer, s. 377), üretilmiş bir yanıltma harekâtı provokasyonu olduğundan şüphe etmek için yeterince neden var.  

Geçmişi unutanlar onu tekrarlamaya mahkûmdur. Muhtelif NATO başkentlerindeki şık ve kozmopolit insan hakları lobileri, Suriye stratejilerinin Nazi Almanyası'nın Çekoslovakya'yı parçalamak ve Avrupa'yı yeni bir dünya savaşının giriş salonuna getirmek için kullandığı yaklaşımla pratikte aynı olduğu gerçeğiyle yüzleşmelidir.

Dr. Webster Griffin Tarpley 1946 yılında Pittsfield, Massachusetts'te dünyaya geldi. Bir tarih filozofu olan Tarpley, mevcut dünya krizinin üstesinden gelmek için gerekli stratejiler sunmanın yollarını aramaktadır. Kendisine ün kazandıran ilk kitabı, bir araştırma başyapıtı olan ve halen okunmayı hak eden George Bush: The Unauthorized Biography (“George Bush: Gayriresmi bir Biyografi” 1992) olmuştur. Yazar 2008 yılında, Obama: The Postmodern Coup, The Making of a Manchurian Candidate (Obama: Postmodern Darbe, Mançuryalı bir Aday Yaratma”) ve Barack H. Obama: The Unauthorized Biography (“Barack H. Obama: Gayriresmi Biyografi”) isimli çalışmalarıyla Wall Street kontrollü bir Obama başkanlığının tehlikelerine dikkat çekmiştir. Ekonomiye olan ilgisini Surviving the Cataclysm: Your Guide Through the Worst Financial Crisis in Human History Against Oligarchy (“Kataklizmden Kurtulmak: İnsanlık Tarihinin En Kötü Mali Krizinde Oligarşiye Karşı Rehberiniz”) isimli kitabında ortaya koymuştur. Kitapları Japonca, Almanca, İtalyanca, Fransızca ve İspanyolca'da yayınlanmıştır. Tarpley, Catholic University of America'dan erken modern tarih alanında doktora derecesine sahiptir.

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com