"Öğrendiğime göre Seyyid Sistani, Şiiler Hıristiyanları savunurken binlerce kişiyi kaybettiğinde Vatikan'ın sessiz kalmasını ve Papa'nın tüm bunlar için herhangi bir atıfta bulunmayıp açıktan bir bildiri bile yayımlamamasını takdir etmemektedir."
“Küresel cihad” hareketi ikiye bölündü. El Kaide üyeleri şimdi iki emirden biri arasında seçim yapmak zorunda kalacak. Sözde “Horasan yemini”, El Nusra Cephesi ile Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) arasındaki uzlaşma girişimlerinin tabutuna son çiviyi çaktı. Bölünme artık sadece Suriye için geçerli değil ve küresel cihadın diğer alanlarına da yayıldı.
2003 yılında ABD ve müttefik kuvvetler Irak’a girdiği zaman, Hizbullah Irak Şiilerine “Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’i destekleme” çağrısı yapan bir duruş almıştı. Nasrallah, “Öncelik, bölgede önce Suriye-İran sınırlarına yerleşmeyi ve arkasından “direniş eksenini” (Hizbullah, Suriye, İran) vurmayı planlayan en büyük düşmanla (ABD) savaşmaktır” diyordu.
2013’te Irak’ta Zevahiri’nin El Kaide’sinden geriye kalan yalnızca birkaç düzine [üye] idi. Onlar, liderlerinin Usame bin Ladin ve daha sonra Zevahiri olduğu, Bağdadi’nin ise Irak’taki El Kaide kolunun komutanından başka bir şey olmadığı, ona yalnızca savaş için biat edildiği, hilafet için biat edilmediği zemininde ilerlemeye devam ettiler.
Sonradan Irak ve Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) dönüşen Irak İslam Devleti, hiçbir zaman El Kaide’ye tabi değildi. Gruplar arasındaki ilişki, Ebu Musab el Zerkavi’nin Usame bin Ladin’e bağlılık yemini ettiği 2003 yılına kadar gidiyor. Ancak iki cihadçı grup arasındaki dini ihtilaf yeni ve şu ana kadar bütün uzlaşı girişimleri başarısız oldu.
Tunus yönetiminin, Cezayir'de bir milyon şehidi olan ülkede cihadistlere destek vermeyen çocuk ve kadınları öldürme fetvası veren Ebu Katede Ürdüni'ye, siyasi sığınma hakkı tanıması, hükümetin bu hareketlere sağladığı kolaylıklara delil olabilir.
Mali'deki selefi gruplarla ilgili önemli bir analiz...