Abdülbari Atvan: Suriye Meselesinde Son Durum

Abdülbari Atvan: Suriye Meselesinde Son Durum
"Cumhurbaşkanının özgüvenini, tanınmış Alman Der Spiegel dergisine verdiği demeçte açıkça görebilirsiniz. Silahlılarla, silahlarını bir kenara bırakana dek müzakere etmeyeceğini söyleyen Esad bunun da ötesine giderek bazı hatalar yaptığını itiraf etti."

Suriye Meselesinde Son Durum

 

Abdulbari Atvan

 

Ray el-Yevm

 

Ahmet Carba'nın liderliğini yaptığı Suriye Muhalif Koalisyonu dışında ne Amerikan yönetiminden ne de geçtiğimiz süreçte sürekli Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın ve rejimin bırakması gerektiğini dillendirmiş olan Avrupalı liderlerden rejime yönelik eleştiri duyuyoruz. Aksine en son Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry'nin ifadesinde olduğu gibi, kimyasal silahları imha görevini yürüten Birleşmiş Milletler uzman ekibi ile işbirliği yapmasından dolayı rejime övgü ve teşekkür mesajlarını duyar olduk.

 

Hatta Suriye'ye karşı kampanyanın askeri, siyasi ve medya ana sponsoru olma görevini yürütmüş, Suriye'nin Arap Birliği üyeliğini dondurmaya yönelik girişimlerin liderliğini üstlenmiş ve geçen Mart ayında ev sahipliğini yaptığı Arap Zirvesinde Suriye koltuğunu konuşma yapmak üzere  o dönemki Koalisyon lideri Sayın Muaz El-Hatip'e vermiş olan Katar, şu an gelişmeler karşısında sessizliğini koruyor durumda. Bu sessizliğin sebebi, Arabistan istihbarat başkanı Bender Bin Sultan'ın Katar'ı oyun dışına itmesi değildir. Katar'ın sessizliğinin ardında, Amerika'nın kendilerini Suriye'deki terörist grupları destekleyerek insanlık dışı muamele etmelerini sağlamakla suçlayıp baskı uygulaması ve saray içindeki aile içi rekabeti ateşlemekle tehdit etmesi yatıyor.

 

Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, rejimine karşı 2.5 yıldır yürütülen kampanyanın ardından uluslararası gidişatın, rejiminin mümkün olduğu kadar uzun süre görevde kalabileceği şekilde, kendi çıkarına doğru ilerlediğinin farkında. Bu konuya dair birçok gösterge mevcut:

 

1- Avrupa ve  Amerika'dan, Cumhurbaşkanı Esad'ı, seçimleri gelecek yaz döneminde yapmasına veya mevcut merkezi hükümetin tam kontrolü altında olmayan, seçimlerin organize edilmeyeceği sert güvenlik koşullarının varlığı bahanesi ile seçimlerin  bir veya iki yıl sonrasına ertelenmesine yönelik güçlü eğilimler var.

 

2- Suriye rejimini, bölgesel-uluslararası arenalardan izole etme girişimleri erozyona uğradı. Kimyasal silah konusundaki ittifaklardan ve İran-Amerikan yakınlaşmalarından sonra Suriye rejiminin, bu sahalardaki meşruiyeti arttı. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile Amerikan mevkidaşı John Keryy arasında gerçekleşen görüşmeye benzer bir buluşmanın, Suriye Dışişleri Bakanı ile Amerikalının arasında gerçekleşmesi uzak bir ihtimal değil.

 

3- 2.5 yıllık bir yabancılaşma döneminden sonra Filistin kartı, Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas'ın temsilcisi Abbas Zeki'nin, günler önce Şam'ı ziyaret edip Cumhurbaşkanı Beşşar Esad ile görüşmesiyle tekrar Suriye'nin eline geçmiş oldu. Bununla eşzamanlı olarak, Hamas hareketinden siyasi büro üyesi Muhammed Nasr liderliğinde bir heyet, Tahran'a bir ziyaret gerçekleştirdi. İki taraf, ilişkilerin eski doğal görünümüne kavuşması ve Hamas yönetiminin Şam'a geri dönüşü üzerinde uzlaştı. Bu uzlaşı, hareketin siyasi büro üyesi Halid Meşal istisna tutulmak kaydıyla, Suriye yönetimi tarafından da memnuniyetle karşılandı. Meşal'ın, Suriye'deki militanlardan silahlarını Filistin'e göndermelerini isteyerek barışçıl ayaklanmayı desteklediğini belirtmesi de herkese sürpriz yaşattı.

 

4- Abdülfettah Sisi liderliğindeki Mısır'ın yeni hükümeti ile Suriye rejimi arasındaki ilişkilerin, normalleşme sürecine girmesi ile eşzamanlı olarak Amerika'nın, Mısır'a yaptığı yıllık yarım milyar dolardan fazla askeri yardımı neredeyse kesme noktasına getirmesi ile birlikte Mısır-Amerikan ilişkilerinde bozulma söz konusu.

 

5- Suriye ve müttefiklerinin, bölgesel-uluslararası arenadaki pozisyonlarını güçlendirmesiyle birlikte, Arap ve civar düşman ülkeleri geri adım atıyorlar. Düşman ülke olarak bahsi geçenler Arabistan, Türkiye, Katar ve Tunus iken müttefikler de İran, Rusya ve Hizbullah'tır.

 

6- Sayın Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin, Esad Suriyesi karşısındaki pozisyonunu tekrar gözden geçirdiğine dair göstergeler mevcut. Amerika'dan ve içten gelen baskılar ve ''terörü'' desteklemekle itham etme tehditlerinden sonra,  Türkiye topraklarını kullanan cihadçı örgütlere-hareketlere kısıtlamalar getirildi ve bazılarının hesapları donduruldu. Buna ek olarak gerçekleşmesi yakın görünen etnik-mezhepsel anlaşmazlıkların-çatışmaların patlak vermesinden duyulan korku var.

 

7- Suriye muhalif cepheleri arasındaki ihtilaflar giderek artıyor. Halihazırda bütün tarafları bir şemsiye altında toplayan bir yapı yok. Sahadaki birçok silahlı - hem laik hem cihadçı örgütün- desteklerini çekmesi ile birlikte Suriye Koalisyonu erimekte. Muhaliflerin bir önceki lideri Burhan Galyun'un Facebook kişisel sayfası üzerinden itirafı ile, Koalisyona halk tarafından olan destek, içte ve dışta yok olmaya yüz tutmuş halde. Öte yandan Özgür Suriye Ordusu ile Irak-Şam İslam Devleti arasında çatışmalar var. El-Kaide'ye ve cihadçı gruplara karşı savaşmak üzere ''Suriye Uyanış'' meclisleri kurulmaya başlandı.

 

Bugünlerde TV yıldızı haline gelen Cumhurbaşkanı Esad, sahadaki kazanımlarını kaybetmeden medya savaşını kazanmış durumda. Konuşmalarını ve demeçlerini takip edenler, kuşatma altında olan eski lider havasının yerine kendine ve rejiminin birkaç yıl daha kalabileceğine güvenen bir lider havasını seziyorlar.

 

Cumhurbaşkanının özgüvenini, tanınmış Alman Der Spiegel dergisine verdiği demeçte açıkça görebilirsiniz. Silahlılarla, silahlarını bir kenara bırakana dek müzakere etmeyeceğini söyleyen Esad bunun da ötesine giderek bazı hatalar yaptığını itiraf etti.

 

Cumhurbaşkanı Esad'ın Der Spiegel'e verdiği demeç, başkanlık yarışına hazırlanan ve kazanacağına emin bir adamın seçim programına benziyordu.

 

Çev: Hasan Sivri

 

medyasafak.com