Abu Dabi uyarıldı: Ne kadar “İsrail” o kadar füze!

Abu Dabi uyarıldı: Ne kadar “İsrail” o kadar füze!
Bu ret, ilk bakışta, İsrailli “müttefikinin” Emirlik'teki mevkidaşına veya kendisini, bu sistemleri ve sırlarını koruma yeteneğine güvenmediği anlamına geliyor. Tel Aviv'in Abu Dabi'den sırlarını vermesini beklediği söylenemez; bu daha ziyade İsrail’in, kendi askeri sistemlerine el koyabilecek ve teknolojik sırlarını deşifre edebilecek bir üçüncü şahıs tarafından Emirlikler'in işgali olasılığını dışlamadığı anlamına geliyor.

 

 

 

The Cradle

 

 

Abdel Bari Atwan

 

 

İsrail cumhurbaşkanının Abu Dabi'ye ilk resmi ziyaretinden saatler sonra, Yemen direniş hareketi Ensarullah BAE'nin başkentindeki hedeflenen bölgelere balistik füzeler ateşledi.

 

Husilerin İsrail'in Yemen'deki Suudi-BAE savaşındaki askeri ve lojistik rolüne nasıl tepki vereceği sorusu, iyi zamanlanmış birkaç füze tarafından yanıtlandı. Şimdi soru şu, her iki taraf nasıl yanıt verecek?

 

İsrail'in en üst düzey yetkilileri bu günlerde Abu Dabi'ye akın ediyor. Başbakan Naftali Bennett'in geçen ayki ziyaretini Pazar günü, İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog'un Suudi hava sahasını geçen uçağının - videosu kısa sürede sosyal medyaya yansıdı- Abu Dabi'nin havaalanına inmeden önceki görüntüsü izledi.

 

Orada Herzog, doğrudan Veliaht Prens ve BAE Silahlı Kuvvetleri Yüksek Komutan Yardımcısı Şeyh Muhammed b. Zayed'den (MbZ) tarafından karşılandı.

 

Herzog'un "tarihi" olarak nitelendirdiği bu ziyaret, BAE'nin Yemen tarafından misilleme amaçlı balistik füzeler ve insansız hava araçlarıyla bombalanmasından birkaç gün sonra gerçekleşti. Emirliğin kara ve hava savunma sistemleri, füzelerin çoğuna karşı koyamadı, bu yüzden Dubai ve Abu Dabi havaalanlarında uçuş seyrüseferi kısa süreliğine kesintiye uğradı ve dev petrol şirketi ADNOC'a ait bir rafineride yakıt tankları patladı.

 

Eylül 2020 İbrahim Anlaşmalarının yoğun ABD baskısı altında imzalanmasından bu yana, İsrailliler bugüne kadar iki yüz binden fazla İsrailliyi kabul eden BAE'yi ziyaret etmek için kalabalıklar halinde sıraya girdiler.

 

Görünüşe göre İsrailli ziyaretçiler, ev sahibi ülke için kâr ve kazanımdan çok sorun yarattılar. İbrani gazeteleri, Emirlikler'de hırsızlık, dolandırıcılık, uyuşturucu ve kara para aklamayı içeren suçlarını kapsamlı bir şekilde belgeledi.

 

Ancak Herzog bir 'özür turu'nda değil. Bunun yerine, Emirlik'teki ev sahipleri ve ortaklarınca Yemen'de başlatılan acımasız savaş hakkındaki sözleri dikkat çekti. İsrail cumhurbaşkanı "BAE'yi hedef alan Husi füze saldırılarını ve terörist grupların ülke egemenliğine yönelik tehditlerini kınamaya ve güvenlik gereksinimlerine yanıt vermeye hazır olduklarını teyit etmeye" hevesli görünüyordu.

 

İsrail işgal devletinin BAE'yi, güvenliğini ve istikrarını korumak için neler yapabileceğini düşündüğünü veya ABD ve NATO’daki müttefiklerinin başarısız olduğu yerde nasıl başarılı olabileceğine inandığını bilmiyoruz.

 

Ensarullah'ın balistik füzeleri 24 Ocak'ta Abu Dabi'deki 3.500 Amerikan ve İngiliz askerini ve ABD Patriot bataryaları ile onların daha gelişmiş THAAD sistemleri için onlarca füze sistemine ev sahipliği yapan Al Dhafra üssünü hedef aldığında, bu askerler güvenlikleri için sadece sığınaklarına kaçabilmişlerdi.

 

Yenilmezliğiyle övündükleri İsrail ordusu birkaç kez yenildi ve küçük düşürüldü: İlki 2000'de Güney Lübnan'dan anlaşma olmaksızın tek taraflı olarak kaçtığında; ikincisi, Temmuz 2006'daki Güney Lübnan savaşında; üçüncüsü, Mayıs 2021'deki Kudüs Kılıcı Savaşı'nda. Sonuncusunda, zamanın Başbakanı Benjamin Netanyahu ABD Başkanı Joe Biden'a, Mısır hükümetine savaşı on birinci gününde durdurmak için müdahale etmesinde arabuluculuk yapması için yalvarmıştı.

 

Abu Dabi'ye 1500 kilometreden daha uzak olan bu ordu, Emirlikleri koruyup ona güvenlik ve istikrar sağlayabilir mi? İsrailli yetkililerin iddia ve taahhüt ettiği gibi, İran'ın hayali “saldırganlığı” ile yüzleşecek mi?

 

Tel Aviv, BAE'ye ve onunla barış anlaşması imzalamış diğer Arap ülkelerine bir illüzyon satıyor. İsrail, 'barış' kisvesi altında Araplarla alaycı bir şekilde ilişki kuruyor - şantaj, hırsızlık, tehdit ve yaygara yoluyla her türlü avantajı kullanmaya odaklanıyor.

 

BAE'nin durumunda İsrail, bölgedeki Direniş Ekseni'nin artan gücü ve devasa, gelişmiş füze yetenekleri olan çifte bir endişeyi - ilki bazı Emirlikliler için ve ikincisi çoğu İsrailli için - ortadan kaldırmak için çalışıyor.

 

Pazar günü, İsrailli askeri analist Alon Ben David Maariv'deki bir makalesinde İsrail hükümetinin BAE ile yapılacak 3,5 milyar dolarlık bir silah anlaşmasını neden reddettiğini açıkladı. Bu anlaşmaya "Demir Kubbe" ve "Davud’un Sapanı"nın devri de dâhildi. Basitçe söylemek gerekirse Tel Aviv, bu hassas sistem teknolojilerinin İran ve Yemen'deki Husilere sızdırılmasından korkuyordu. BAE o zamandan beri alternatif aramak için Güney Kore yollarını aşındırıyor.

 

Bu ret, ilk bakışta, İsrailli “müttefikinin” Emirlik'teki mevkidaşına veya kendisini, bu sistemleri ve sırlarını koruma yeteneğine güvenmediği anlamına geliyor. Tel Aviv'in Abu Dabi'den sırlarını vermesini beklediği söylenemez; bu daha ziyade İsrail’in, kendi askeri sistemlerine el koyabilecek ve teknolojik sırlarını deşifre edebilecek bir üçüncü şahıs tarafından Emirlikler'in işgali olasılığını dışlamadığı anlamına geliyor.

 

Tel Aviv'in silah transferini engellemesinin göz ardı edilmemesi gereken bir başka nedeni daha var: İsrail liderliği Yemen savaşına doğrudan ve alenen karışmak istemiyor. Emirlik'e kayda değer herhangi bir askeri veya güvenlik yardımı sağlamanın, İsrail'in derinliklerini veya ihracatının yüzde 80'inin geçtiği Kızıldeniz'deki gemilerini Ensarullah’ın füzeli misillemesine maruz bırakabileceğinin çok iyi farkında.

 

Sanaa ile Abu Dabi arasındaki mesafe (1500 km), Saada ile Eilat arasındaki mesafe kadardır ve birini vurabilen, duruma göre diğerini vurmaktan çekinmeyecektir.

 

Pazartesi günü, İsrail cumhurbaşkanının ülkesinin Dubai'deki 'Expo 2020'deki pavyonunu açması gerekiyor. Ensarullah'ın bazı sözcülerine göre bu son derece abartılı BAE sergisi, BAE'nin Marib ve Şabve illerindeki iki önemli çatışmaya müdahaleye devam etmesi halinde füze saldırılarının muhtemel hedeflerinden biri olacak.

 

Birleşik Arap Emirlikleri iki stratejik hata yaptı. Birincisi, yedi yıl önceki Yemen savaşına dâhil olmasıydı. İkincisi, İbrahim Anlaşmalarının imzalanması ve İsrail işgal devleti ile ilişkilerin normalleştirilmesidir.

 

İlk hata onu maddi ve manevi olarak tüketmiş, ikincisi güvenliği ve istikrarı için varoluşsal bir tehdit oluşturmuştur.

 

Basitçe söylemek gerekirse, BAE kötü müttefikler üzerine bahis oynadı. Art arda gelen İsrail yenilgileri, ABD'nin Afganistan'dan aşağılayıcı çıkışının ardından Batı Asya'dan yakın zamanda çekilecek oluşu ve Viyana nükleer müzakerelerinin yaklaşan sonucunun -ister olumsuz ister olumlu bitsin- İran'ın bölgesel ilerleyişini az da olsa engelleyemeyecek olması, kazanma şanslarını azaltıyor.

 

 

Çeviri: Medya Şafak