"ABD-Suudi Finansmanlı Teröristler, Doğu Malezya Sabah Eyaletini İşgal Ediyor"

"ABD-Suudi Finansmanlı Teröristler, Doğu Malezya Sabah Eyaletini İşgal Ediyor"
Batı, Malezya’nın Sabah eyaletinin ormanlarına tutulan militanların kimliği hakkında bilgisiz gibi davranırken, militan örgütlerin kendileri, çatışmaya katılmak ve çatışmayı kızıştırmak üzere binlerce takviye gücün Filipinler’de hazırlandığını açıkladı. “Free Malaysia Today” gazetesi, “10 bin Tausug Sabah’a açılacak” başlıklı yazıda şunları söyledi:

Tony Cartalucci
 

Press TV
 

Yüzlerce ağır silahlı terörist Filipinler'den çıkarak, Doğu Malezya'daki Sabah eyaletine vardı.


Onlarca kişi şimdiden öldü ve Malezya ordusu tuhaf ve küstah saldırıya karşılık vermek ve militanları Bornel adasının ormanlarına doğru dağıtmak için savaş uçakları ve zırhlı araçları devreye soktu. 

Manşetlere çıkması gereken saldırı Batı tarafından önemsiz görüldü ve pek çok medya kuruluşu El Kaide bağlantılı teröristlerden “silahlı bir Filipinli grup” diye söz etti.

Batı'nın, bölge çapında gelişmekte olan istikrarsızlaştırma hakkındaki acınası ve sorumsuz yayınları, dünya çapındaki ABD Suudi finanslı silahlı terörizm hakkındaki yayınlarıyla hayli uyumlu. Buna, “Özgür Suriye Ordusu”ndan ABD-Suudi finansmanlı teröristlerin, ABD'nin teröristlere 60 milyon dolar daha yardım yapacağını açıklamasından ve Batı'nın Arap partnerlerinin terörist gruba “Arap Birliği”ndeki Suriye sandalyesini vermesinden birkaç gün sonra Golan Tepeleri'nde onlarca BM barış gücü askerini rehin aldığı Suriye de dâhil.

Teröristler ABD- Suudi Finansmanlı aşırıcılar ve imal edilmiş istikrarsızlaştırmanın parçasıdır

Batı, Malezya'nın Sabah eyaletinin ormanlarına tutulan militanların kimliği hakkında bilgisiz gibi davranırken, militan örgütlerin kendileri, çatışmaya katılmak ve çatışmayı kızıştırmak üzere binlerce takviye gücün Filipinler'de hazırlandığını açıkladı. “Free Malaysia Today” gazetesi, “10 bin Tausug Sabah'a açılacak” başlıklı yazıda şunları söyledi:
 

Salı günü Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi'nden bir temsilci, Basilan, Sulu ve Tawi-Tawi'den binlerce Tausug'un Malezya güvenlik güçleriyle savaşan sözde Sulu sultanlığı kraliyet ordusunun üyelerini güçlendirmek için Sabah'a açıldığını söyledi.  

Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MNLF) elbette, El Kaide'nin Güneydoğu Asya'daki pek çok kolundan biri ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yabancı terör örgütleri listesinde yer alan, El Kaide ile doğrudan bağlantıları olan kötü şöhretli Ebu Sayyaf örgütünün bir türevi. 

Ülkenin güney adalarında yerleşik olan Filipinler'li terör örgütleri, El Kaide ile uzun süredir bağlara sahip ve Suudi Arabistan'dan finansman ve destek alıyor. AFP, 2010 tarihli “WikiLeaks: ABD, Filipinler'deki Suudi büyükelçisinin terör bağlantısından şüphe ediyor” başlıklı yazıda şunları söylüyordu:

“Bu hafta WikiLeaks tarafından yayınlanan ABD diplomatik yazışmalarına göre, Amerika Birleşik Devletleri, Filipinler'deki Suudi Arabistan büyükelçisinin teröristlerin finansmanına dâhil olma potansiyelinden şüphe ediyor.”

 

Raporda şunlar da belirtilmişti: 

Yazışmanın gösterdiğine göre Francis Townsend,  Waly'nin bir İslami vakfın Filipinler'de tutuklanan iki üyesinin serbest bırakılmasını sağlamak için müdahale etmesini kanıt olarak gösterdi. 

Grubun Güney Filipinler'de bulunan El Kaide bağlantılı gruplara finansman sağladığından şüphe ediliyor. 

Devamında şunlar söyleniyordu: 
 

24 Şubat 2007 günü, ABD büyükelçiliğinin yazısı Filipinler'de terörü finanse etme şüphesi yaratan vakfın adını IIRO olarak belirtti, bu ise Uluslararası İslami Yardım Örgütü'nün (International Islamic Relief Organisation) kısaltması. 
İstihbarat kuruluşları, IIRO'nun El Kaide lideri Usame bin Ladin'in üvey kardeşi Muhammed Cemal Halife tarafından kurulduğunu söyledi.

Rapor şu ifadelerle bitiyordu: 

WikiLeaks yazışmaları baştan sona, Suudi Arabistan'ı aralarında “El Kaide, Taliban, Leşker-i-Tayyibe'nin de bulunduğu radikal İslamcı grupların temel finansman kaynağı olarak gösteriyordu.

Suudi Arabistan elbette El Kaide'nin başlıca finansörü ve şu anda Mali'den Libya'ya, Suriye'den Irak'a kadar El Kaide kollarını finanse etme, silahlandırma ve kadro sağlama çabalarına öncülük ediyor. ABD Ordusu'nun West Point Terörle Mücadele Merkezi de dâhil olmak üzere, Batı'dan gelen çok sayıda rapor, Suudi Arabistan'ı El Kaide'nin küresel terör kampanyasında kilit unsur olarak tanımladı.


Bu kuruluşun "El Kaide'nin Irak'taki Yabancı Savaşçıları” ve “Bombacılar, Banka Hesapları ve Kan Kaybı: El Kaide'nin Irak İçindeki ve Dışındaki Yolu” başlıklı raporları, Suudiler tarafından kurulan ve İslam Dünyası çapında teröristleri istihdam eden, silahlandıran ve finanse eden ve istenen herhangi bir ülkeye paralı askerler ordusu gönderebilen oldukça büyük bir terörist şebekesini tanımlıyor. ABD ordusunun Irak'ta savaştığı şebekenin aynısı bugün, doğrulanabilir bir şekilde, ABD'nin Suriye'deki rejim değişikliği operasyonlarına destek için kullanılıyor.  

Batı medyasında Suudi Arabistan'ın, 3 bin Amerikalının ölümüne neden olan 11 Eylül 2001 saldırılarının arkasında olduğu varsayılan teröristler de dâhil olmak üzere terörizmin kötü şöhretli bir devlet sponsoru olduğu bilinse de, ABD on yıllardır despotik Arap otokrasisiyle derin ekonomik ve askeri ilişkilere sahip olageldi.

ABD Suudi Arabistan içinde kalıcı askeri üslere sahip, Suudi ordusunu finanse ediyor ve kısa süre önce Suudilerle ABD tarihinin en büyük silah ticareti anlaşmasını imzaladı. İlave olarak, Suudi Arabistan'ın vahşi derecede baskıcı iç güvenlik aygıtı ABD danışmanları ve operatörleri tarafından yaratıldı. 

Suudi hanedan ailesi ve ABD şirket-finansörü Fortune 500 içindeki elitler de, derin mali ve siyasi bağlar kurdu. (Hanedan ailesi tarafından yürütülen) Suudi Arabistan şirket-finans çıkarları, ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi ve JP Morgan Uluslararası Konseyi'ndeki temsiliyet (dünyanın en zengin şirketlerinden olan Suudi Aramco şirketinden Halid el Fatih) gibi kümelenmeler üzerinden Wall Street ve Londra ile doğrudan bağlara sahip.

 

Bunun içinde Bin Ladin Ailesi de bulunuyor. Multimilyarder Suudi Binladin Grubu, ABD-Suudi Arabistan İş Konseyi'nin aktif bir üyesi ve kolektif ABD-Suudi şirket-finans çevreleri ile buna denk düşen jeopolitik çıkarlar lehine iki taraflı politikaların kararlarının alınmasında temel rol oynuyor. Bir noktada, Bin Ladin'ler ve Bush ailesi aynı masaya oturdu, zira her iki aile öz sermaye firması olan Carlyle'in içindeydi. Gerçekte, Bush ve Bin Ladin ailelerinin üyeleri 11 Eylül'de Washington'da şampanya kadehlerini birlikte kaldırıyorlardı, zira bu olay her iki aileyi de takip eden on yıl içinde aşırı derecede zengin hale getirecekti. 

Libya ve Suriye'de daha belirgin olmak üzere, Suudi Arabistan'ın El Kaide paralı askerler ordusunun kullanımının hem Suudi Arabistan'ın çıkarlarına hem de Batı'nın jeopolitik tutkularına ve bunun parçası olarak dünya çapında rejim değişikliği kampanyalarına hizmet ettiği açıktır. Ve aynı şekilde Batı ve Suudi Arabistan, Rusya-İran-Çin dostu Malezya'da da rejim değişikliği peşindeler. 

Batı'nın Malezya'da destekçi rejim kurma girişimleri

Batı, yıllardan beri Malezya'nın muhalefet adayı Enver İbrahim'i destekleyegeldi.

İçinde Malezya İslami Partisi'nin (PAS) de olduğu Malezya muhalefet koalisyonunun başı olan Enver İbrahim, hayatını Batı çıkarlarına hizmetle geçirdi. Enver İbrahim 1998'de Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Geliştirme Komitesi'nin başkanıydı; Johns Hopkins Üniversitesi'nin İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu'nda ders verdi; Dünya Bankası'nda danışmanlık yaptı ve Neo-Con çizgideki Demokrasi için Ulusal Bağış'ın “Demokrasi Ödülleri”nde ve kuruluşun bağış töreninde panelistlik yaptı. Bu ABD kuruluşunun bağlı kuruluşları, Enver İbrahim tarafından kurulan ve onun siyasi tutkularına hizmet eden sahte demokrasi yanlısı, Batı finansmanlı bir sokak hareketi olan Bersih'i finanse ediyor ve destekliyor.  

Bersih'in sokak aktivizmi, egemen ülkelerin siyasi süreçlerine Batı yanlısı rejimler kurmak için müdahale etmenin “demokrasinin geliştirilmesi” olarak sunulduğu Batı destekli “renkli devrimler” için izlenen küresel yolla uyumlu.  

Enver İbrahim'in Malezyalı “İslamcılarla” bağlantıları, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen Bersih hareketinin Malezya sokaklarına şimdiden aktif bir şekilde ektiği siyasi yıkıcılık ve onun Batılı destekçilerinin jeopolitik bir araç olarak uluslararası düzeyde terörizmi destekleme alışkanlığı, onun muhalefet hareketinin Malezya'nın şimdi, 2013 genel seçimlerinden birkaç ay önce iyi zamanlanmış şekilde yaşadığı militan istikrarsızlaştırmanın suç ortağı olabileceği ihtimalini ortaya çıkarıyor.


Belki de Batı medyasının, aslında çok önem verilmesi gereken bu çatışma hakkında uygun şekilde haberler yapmamasının nedeni budur. Bu militanların uzun zamandır ABD'nin müttefiki olan Filipinlerden sızıyor olması, Filipinler'in şu anda oynadığı, ABD'nin Asya'ya yönelik “dayanağı” ve daha özel olarak da Çin'le bir vekalet çatışmasını kolaylaştırma rolü ve, sahnedeki daha büyük bölgesel meseleleri gösteriyor. ABD,  Aung San Suu Kyi ile Myanmar'da, Thaksin Shinawatra'nın despotik siyasi hanedanıyla Tayland'da ve Enver İbrahim'le Malezya'da destekçi rejimler kurmaya çalışıyor. Daha sonra bu cephe hep birlikte, uzun zamandır planlanan Çin'i kuşatma ve içine alma arzusunun parçası olarak Çin'in çıkarlarına karşı yönelecektir.  
 

Bu, ASEAN'ın altında ve Asya'nın istikrarı ve refahı pahasına yapılacaktır 

Asya'nın geleceği terazide asılı halde duruyor, bu nedene Malezya'nın Sabah'taki silahlı aşırıcılara karşı mücadelesi gibi çatışmalar Batı basınında yer almayabilir, ancak alternatif basında yer almalıdır. Batı'nın vekili Enver İbrahim'de ve onun mevcut hükümete karşı sokakları provoke etme girişimlerinde de temsilini bulan, Malezya kıyılarına kan akıtan delilik, mevcut Anglo-Amerikan uluslararası düzeninin ne kadar tehlikeli olduğunu ve ne kadar uzaklara erişebildiğini gösteriyor.   

Bizler, bu gündemi yürüten şirket-finans çıkarlarını, çoğumuzun gündelik olarak alışveriş yaptığı bu çıkarları tanımlamalı ve dünya çapında halklara karşı kullandıkları ve kullanmaya devam edecekleri haksız etkiyi ortadan kaldırmak için onları boykot etmeli ve ortadan kaldırmalıyız.
 

Çev: Selim Sezer
 

medyasafak.com