"Bölgenin ve dünyanın kaderini belirleyecek kapsamlı bir savaş ufukta belirmektedir. Öyle bir savaş ki bundan kaçınmanın hiçbir yolu yoktur. Bundan kaçınmaya ya da güvenlik uğruna olası tarihini ertelemeye yönelik her türlü girişim, sadece düşmanın kendi planlarına hizmet edecek şekilde gidişatı kontrol etmesini sağlayacaktır. "
Sözde insan hakları kuruluşları, küresel güçler tarafından finanse edildiklerinde etkili sponsorlarının önyargılarını ve önceliklerini yansıtmış oluyorlar. Böylelikle Uluslararası Af Örgütü, gerek Ortadoğu’da gerekse başka yerlerde ABD emperyal çabaları adına yapılan savaş propagandalarının önemli bir kaynağı haline gelmektedir.
Meşhur Direniş Ekseni’ni daha iyi anlamak için, İran’ın devrimci hareketinin ve yönetim sisteminin köşe taşları işlevini görmüş olan prensipleri anlamak gerekir: bu, merhum Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin ifade ettiği haliyle Velayet-i Fakih’tir.
İyi eğitimli olan bu tugayların, seri bir şekilde "zafer tablosunu" elde edebilmek için işgal edilmiş topraklara aniden girebileceğini düşünüyor. Bu sırada, Hizbullah'ın yüzlerce savaşçısının, yerleşim bölgelerinden veya kontrolünü ele geçirdiği askeri üslerden birinde "Hizbullah sancağını" yükseltmesi, bu savaşın başını ve sonunu belirleyecek olan zafer tablosunu sağlayacaktır.
Suriye sahnesini izleyen bilgi sahibi gözlemciler, Reuters’ın sözde Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin – İngiltere’deki Coventry’de bulunan bir daireden yönetilen tek kişilik örgütün – boş sözlerini aktarmaya ne kadar hevesli olduğunu hatırlayacaktır.
IMF tahminlerine göre, önümüzdeki beş yıl boyunca petrol varil fiyatının 50 dolar civarında kalması halinde bu beş yıllık süre içinde Suudi Arabistan hazinesi tükenecek. Ülke hazinesi bu yıl da GSYİH’de %20’lik bir bütçe açığıyla karşı karşıya. IMF analistlerinin değerlendirmelerine göre Suudi Arabistan, petrol varil fiyatı en az 106 dolar olmadığı sürece bütçesini dengeleyebilir durumda olmayacak.
Böylesi tek bir açıklamayla, Brookings Enstitüsü aslında Esad’ın kendi halkına karşı değil, IŞİD’e karşı mücadele verdiğini kabul etmiş oluyor. Çok net görülüyor ki, Brookings, siyasetçiler ve Batılı diğer stratejistler IŞİD’i ve onunla birlikte doğrudan askeri müdahaleyi, nihayetinde Suriye’yi yenmek ve tamamen ele geçirmek için kullanacakları son hamle için bir kaldıraç olarak görüyorlar.