Bu ret, ilk bakışta, İsrailli “müttefikinin” Emirlik'teki mevkidaşına veya kendisini, bu sistemleri ve sırlarını koruma yeteneğine güvenmediği anlamına geliyor. Tel Aviv'in Abu Dabi'den sırlarını vermesini beklediği söylenemez; bu daha ziyade İsrail’in, kendi askeri sistemlerine el koyabilecek ve teknolojik sırlarını deşifre edebilecek bir üçüncü şahıs tarafından Emirlikler'in işgali olasılığını dışlamadığı anlamına geliyor.
Mahdi Darius Nazemroaya yazdı...
Hizbullah'taki kardeşlerimize ve dostlarımıza saygı ve sevgimizi belirterek demek isterim ki bir Yemen savaşçısı, iki Hizbullah savaşçısına denktir. Pratik olarak bir örnekle bakalım. Bizim burada 100 savaşçıdan 10 tane keskin nişancı seçebiliyorsak Yemen'de iş tersine döner ve 100 savaşçıdan 90 keskin nişancı çıkar.
El-Ahmarlar, tıpkı Husiler gibi, geleneksel olarak Zeydi’dir. Meseleyi daha da karmaşıklaştıracak şekilde, El-Ahmar’lardan pek çok kişi, Islah Partisi’nin üyesidir. El-Ahmar aşiretinin manevi babası Şeyh Abdullah el-Ahmar, Islah Partisi’nin lideriydi. Islah Yemen’de yaygın olarak “Müslüman Kardeşler” partisi olarak biliniyor.
Devrime – Husilerin bütün Yemenliler için olduğunu söylediği, düşmanlarının ise İran kökenli – olduğuna inandığı devrime – karşı artan intikam duygusunun büyüklüğünü görmek için, yakın zamanda Suudiler tarafından yapılan bazı açıklamalara ve Suudi Arabistan’la bağlantılı medyanın teşviklerine bakmak yeterlidir.
Suud Hanedanı’nın en kötü kabusu gerçek oluyor. Yemen’deki Zeydi Husi isyanının baş döndürücü başarısı, İran’la bağlantıları olan bir Şii grubunu, Suudi Arabistan krallığının yumuşak karnına yerleştirdi ve Suudilerin Yemen’i istikrarlı hale getirip bir Suudi uydusu olarak tutmak için yıllardır yürüttüğü çabaları sildi.
Siyonist rejime bağlı bir sitede emekli bir albay tarafından kaleme alınan bu analizde, Yemen Devrimi ve Husi hareketi ele alındı. Analizin tam çevirisini sunuyoruz.