Murray Bookchin anarşist komünite için aziz gibi bir şeydir. Sosyal ekoloji, özgürlükçü belediyecilik ve komünalizm olarak kavramsallaştırdığı fikirleri, kendisini solcu olarak tanımlayan çok sayıda insan üzerinde kalıcı etki yaratmıştır. Bununla beraber çok da dillendirilmeyen bir şey var ki, o da, Bookchin’in birçok anarşist ve liberteryen sosyalist gibi emperyalizm karşısında hoşgörülü bir mahcubiyet içinde olmasıdır.
Biz iki cephe ile karşı karşıyayız: Amerika, Siyonist rejim ve bazı Arap ülkeleri liderlerinden -ki geçmişte İran Şahı da bu topluluk arasında idi- müteşekkil istikbar cephesi ve ezilenler, yurtlarından atılanlar ve Filistin, Lübnan ve Yemen halkı gibi mazlum milletlerden oluşan cephe. Bu iki cephe birbirinin karşısındadır. Bu çatışmanın sembolü de Filistin ve Mescid-i Aksa’dır.
Bölgesel politikalar uzmanı Enis Nakkaş’ın Tahran’da stüdyo konuğu olduğu programa siyaset bilimci Elif Sabbağ İsrail işgali altındaki el-Celil’den, FKÖ Merkez Kurulu Üyesi Nebil Amr da Ramallah’tan konuk olarak katıldı.
Hasan Sivri, FHKC Siyasi İlişkiler Başkanı Semir Loubani ile Beyrut’ta bulunan Mar İlyas Filistin kampında Kudüs gelişmelerini ve İstanbul’daki İslam İşbirliği Konseyi toplantısını konuştu.
Arafat şöyle devam etti: “Ancak benim de bir şartım var, Türkiye’de bu öneri hakkında bir referanduma gidilecek. Eğer Türk halkı bu mabedin inşa edilmesini kabul ederse, bu anlaşmayı ilk önce ben imzalayacağım.” İsmail Cem’in morali bozuldu ve kaşları çatık bir şekilde hızlıca ofisin dışına çıktı.
Nasrallah âdeta çekici temel menteşeye-bağlantı noktasına vurarak şöyle demiştir: "Geldiğiniz ülkeye geri dönün". Seyyid Nasrallah’ın İsraillilere yönelik bu çağrısı, İsrail’de bu konuda ne denli yaygın bir tartışmanın sürmekte olduğunun farkında olan güçlü birinin sözleridir.
İsrail’in ilk başbakanı David Ben Gurion, nadir görülen bir açık sözlülük anında, Arap rejimlerin İsrail’in ilk savunma hattı olduğunu söyleyivermişti. Bu doğru olsa da, Arap yöneticiler bu gerçeği yakın zamanlara kadar kendi halklarından ve geniş Müslüman ümmetinden hep gizlemeye çalıştı. Ancak bir yandan Müslümanlara karşı olan ihanetlerini gizleyememeleri diğer yandan da emperyalizme ve Siyonizm’e topyekün itaatleri nedeniyle, bu gerçek şimdi açığa çıkıveriyor.