Komşu ülkeler arasında ve daha geniş Arap ve İslam coğrafyasında sadece Türkiye halifelik fikrini destekliyor olabilir. Ancak Türkiye, IŞİD'inki gibi ya da Şam merkezli bir halifelikten yana değil. Bunun yerine Türkiye, merkezi Ankara ya da başka bir Türk şehri olan “Sünni teknokratik bir halifelik” öngörüyor. AKP liderlerine özgü olan bu kavram, IŞİD'inki gibi şeriat temelli hem de Emevi tarzı bir hilafetin yeniden canlandırılmasını reddediyor.
8.08.2024
21.04.2022
18.07.2021
27.01.2021
25.12.2020
15.12.2020
Begin Sedat Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan çalışmada, BAE ile İsrail arasındaki barış anlaşmasının Ortadoğu'daki stratejik ittifakları değiştirmeyi amaçladığı değerlendirmesinde bulundu. Aynı zamanda söz konusu anlaşmanın, “İran ve Şii hilali” karşısında konumlanan Sünni Arap ve İsrail blokunu resmileştirdiğini ifade etti.
Bu suçun en alt seviyede, bu mübarek evin ‘‘yakılması tehdidiyle” kaldığını kabul etsek dahi yapılan korkunç bir cürümdür. Bu öyle bir evdi ki Hz. Resûlullah (s.a.a.) eşiğine uğrar, kapısının iki kolunu tutar ve bu hanenin halkına “Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzâb, 33) ilahî buyruğunu okurdu.
İbn Teymiyye’nin (Minhâcü’s-Sünne adlı eserinde) bu hadisi inkâr etmeye ve yalanlamaya yeltenmesi cidden şaşılacak bir husustur. Nitekim bundan önceki hadis için de aynı tutumu takınmıştır. Allâme Albanî’nin söz konusu ettiği hadis “Ali’den ne istiyorsunuz? O bendendir ben de O’ndanım!” hadisidir.
Gadir-i Hum, İslam tarihinin en kilit önemdeki ve kader belirleyici noktalarından biridir ve en azından Şiî itikadına göre Resûlullah (s.a.a.) bununla İslam tarihinin geleceğini tayin etmiş ve içinde gündeme getirilen konuda İslam ümmetinden biat ve bağlılık sözü almıştır. Gadir-i Hum’u, Hz. Peygamber’in risalet döneminin Şia’ya kaynaklık eden en bariz hadisesi saymak mümkündür.
Mezkûr rivayet, İslam âlimleri nezdinde sened açısından herhangi bir tartışmaya konu olmamıştır. Senedin sağlamlığı hem Şiî hem de Sünnî ulema tarafından ifade edilmiştir. Bahsettiğimiz hadis, herkesin bildiği ve işittiği “Benimle, Harun’un Musa’yla olan konumunda olmayı istemez misin?” şeklinde bilinen ‘‘Menzile Hadisi’’dir.
İbn Hazm: Bundan dolayı Ömer konuşmaya başladı. Bu da yazının yazılması halinde ümmetin asla sapmayacağı şeklindeki hayrın önüne geçmesine neden oldu. Bu hadisin bizim açımızdan önemi hala devam etmektedir ve kalbimizde bir yaraya dönüşmüştür.